Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, tapu sicilinin aleniyeti prensibi gereği ve taşınmazın imar planından dolayı sitenin kenarından geçen yürüyüş yolu sebebi ile ayıp iddiasının ileri sürülemeyeceğini, imar planı doğrultusunda ne zaman yürüyüş yolu yapılacağını bilmesinin mümkün olmaması nedeniyle sorumluluğunun söz konusu olmadığını, taşınmazın davacının iddia ettiği gibi değer kaybına uğramadığını, aksine değerinin arttığını, manevi tazminat talebinin de yersiz olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 15.750,00 TL maddi ve 500,00 TL manevi olmak üzere toplam 16.250,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1- Davacının temyiz itirazları yönünden; davacı eldeki dava ile ayıp iddiasına dayalı olarak davalıdan satın aldığı dairede meydana gelen değer düşüklüğü nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etmiştir....

    Davalı vekili katılma yoluyla istinaf talebinde bulunmuş ise de, aslında süresinde istinaf talebinde bulunmakla,istinaf dilekçesinde; kararın istinaf sınırı altında kalması nedeniyle istinaf edilmemiş sayılmasına karar verilmesini ,ayrıca kendiliğinden delil toplanamayacağından davacının istinaf talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, ayıplı kaş yapılandırma işlemi iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....

    Mahkemece, maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile 18.376,18 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bu bedelin 10.000,00 TL sine dava tarihinden itibaren 8.376,18 TL sine ıslah tarihi olan 30/04/2015 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne, her iki davacı için ayrı ayrı 2.500,00 'er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiş; hüküm davacılar ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacılar eldeki dava ile nikah ve düğün törenlerinin gerçekleştirilmesine ilişkin olarak davalı ile aralarında imzalanan sözleşmeye aykırı olarak davalı tarafından verilen ayıplı hizmet nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep etmişlerdir....

      göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair tüm itirazlarının reddi gerekir. 2- Dava ayıplı ifa suretiyle sözleşmeye aykırılık iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir....

        Davacı eldeki dava ile davalıdan satın almış olduğu aracın ayıplı olduğunu savunarak, araç satış bedeli, araçtan sökülüp alınması mümkün olmayan araç için harcanan masraflar ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesi istemi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, dava konusu aracın malikinin davacının babası olan... olduğu, davacının tarafı olduğu alım-satım ilişkisinin bulunmadığı, ayıplı mal veya hizmet iddiasına dayalı dava hakkının araç malikine ait olduğu, davacının bu davada husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde dava konusu aracın ... 4. Noterliğinin 25.12.2015 tarihli araç satış sözleşmesi ile dava dışı...tarafından davacı ...’e satıldığı ve aracın malikinin dava tarihi itibariyle ... olduğu anlaşılmaktadır. Araç maliki ... olduğundan davacının eldeki davada aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır....

          İş Mahkemesi ise, taraflar arasındaki işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan davanın mahkemelerinde başka bir esasla görülmekte olduğu, işbu davanın ise iş sözleşmesinden kaynaklanan bir dava değil, kişilik haklarının ihlali iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde, işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yerinin iş mahkemeleri olacağı düzenlenmiştir....

            Somut olayda, davacı vekilinin, davacının davalı işyerinde santral operatörü olarak çalışmakta iken iş akdinin haksız olarak feshedildiği, davalı kurum yetkililerinden genel başkan yardımcısının müvekkiline yönelik olarak "İsminin ... olması bile onun işten çıkarılmasına yeter" şeklinde sözler sarf ettiği, bu sözler nedeniyle davacının manevi olarak zarar gördüğünü ileri sürerek manevi tazminata karar verilmesi istemiyle dava açtığı, anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, manevi tazminata neden olarak ileri sürülen olayların taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleştiği, dolayısıyla taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığı ve taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve iş ilişkisinden bağımsız, haksız fiil iddiasına dayalı olarak açılmış bir tazminat davası olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

              Manevi tazminat ağır zarar ve ağır kusurun varlığı halinde kişilik haklarının tecavüze uğraması nedeniyle istenebilir. Prefabrik evin ayıplı ve geç teslim edilmesi manevi tazminat isteğine hak vermeyeceğinden kanıtlanamayan nedenlere dayalı olarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın açıklanan bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, hükmün 2. bent uyarınca temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                tazminat talep şartlarının oluşmadığı açık olduğunu, manevi tazminat bedensel zararlar ya da kişilik haklarının zedelenmesi halinde istenebilecek bir tazminat türü olduğunu, davacının bu yönden bir zararının oluşmadığını, dolayısı ile manevi tazminat talep hakkının bulunmadığı açık olduğunu, araç hasarına ilişkin fahiş talebin reddini dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden, masraf ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

                DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacının davalı İke Medikal T6Şti.den satın aldığı protezin ayıplı çıktığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 2. maddesinde kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı belirtilmiş, 3/1. fıkrasında ise; tüketiciyi, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak; tüketici işlemini ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlamıştır. 73/1. maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli...

                UYAP Entegrasyonu