Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, ayıplı mal satımı iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. Mahkemece alınan raporlar çelişkili olup, son rapora istinaden sonuca gidilmiştir. Ayrıca davalı tarafın bilirkişi raporlarına itirazları somut olarak değerlendirilmemiştir. Dolayısıyla dava konusu kantar ve sacın yerinde incelenerek, gerektiğinde labaratuvar ortamında da inceleme yapılması sonucu kantarda üretim hatasının bulunup bulunmadığı, zararın meydana gelmesinde müterafık kusurun bulunup bulunmadığı, hasarın sadece kancada oluşması nedeniyle ana makinanın çalışır vaziyette olup olmadığı, kancanın değiştirilmesi halinde makinanın çalışır vaziyete gelip gelmeyeceğinin de tespitinin yapılması için yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak davalı itirazları da değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir. Ayrıca kabule göre de zarara uğrayan sacın hasarlı hali ile değerinin tazminat miktarından mahsup edilmemesi doğru olmamıştır....

    nin sağlayıcı konumunda bulunduğu, davacıya ayıplı mal verilmesinin söz konusu olmadığı ancak; davacının aracına davalı T3 çalışanı tarafından motorin yerine benzin konulması şeklinde gerçekleşen olayda, T3'nin diğer davalı Petrol Ofisi’nin bayisi olarak satış yaptığı ve hizmet verdiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarda tespit edilen yararlanma amacı bakımından tüketicinin beklediği faydaları ortadan kaldıran maddi eksiklikler içeren hizmet sözkonusu olduğu, ayıplı hizmet bulunduğu, sağlayıcı ve bayi ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu oldukları ve sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesinin bu sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, (H.G.K.’nun 19.09.2012 tarih 2012/13- 153 E., 2012/598 K. sayılı ilamı) dikkate alındığında davalı tarafın istinaf istemi yerinde bulunmamıştır....

    yapılan hazırlıklarının boşa gittiğini, davacı firma yetkilileri ile müvekkili firma arasında e-mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere teslim edilen 3 parça üründen 1 tanesinin Hollanda 'ya uğramadan doğrudan ABD üzerinden Türkiye de müvekkili şirkete teslim edildiğini, sunulmayan bir hizmet veya kötü hizmet sonucunda müvekkili adına kesilen hizmet bedeli Navlun faturalarının müvekkili tarafından kabul edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

      SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu emtianın ofis ve evlerde kullanılan panjur malzemeleri ve sistemleri olduğunu, ancak davacı tarafından taahhüt edilenin aynısı olmadığını, usulüne uygun bir hizmet alınmadığını, davacı şirkete yapılan ödemenin avans ödemesi olduğunu, usulüne uygun bir hizmet alınamamasına rağmen verilen peşinatın da geri alınamadığını, icra takibi olması sebebi ile derdestlik itirazında bulunduklarını beyan edip davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki mal alım satım ilişkisine dayalı ödenmeyen bakiye alacak ile ihtarname masrafının tahsili istemine ilişkindir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin endüstriye dayalı kimyasal dezenfektanlar üreten bir işletme olup davalı şirketten ürün satın aldığını, ancak alınan ürünün ayıplı çıktığını, bu durumun davalı şirkete bildirilip noter kanalı ile ihtarname gönderildiğini, ancak müvekkili şirketin zararının telafi edilmediğini beyan etmiş ayıplı ürün bedelinin ve fire haline dönüşen 6000 kg'lik ürünün maliyeti olan 14.293,80 TL zarar bedelinin 14.08.2012 tarihinden itibaren toplamda 18.061,15 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada Mersin 2. Asliye Hukuk ile Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kaçak elektrik kullanım iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tarafların T.T.Y.'nın 18. maddesi anlamında ticari şirket oldukları, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı, Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verildiği, davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmadığı gibi, davanın tüketici mahkemesi sıfatıyla da açılmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda; davanın genel hükümlere göre açıldığı, 4077 Sayılı Yasa kapsamında bulunmadığı, kaçak elektrik kullanımı iddiasına dayalı olduğu, iş bölümü itirazında bulunulmadığı anlaşılmakla, ilk açıldığı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

            İzmir 8.İş Mahkemesinin, davalı şirket ile diğer yüklenici firmalar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı ilişkinin muvazaaya dayanmadığı yönündeki kesin hükmü karşısında davacının, dava konusu yaptığı ve muvazaa iddiasına dayalı fark alacak taleplerinin de reddi gerektiği anlaşılmakla... ” denilerek davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı veilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 22.02.2018 tarihli bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

              - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı şirkete özel güvenlik ve koruma hizmeti verildiğini, müvekkili tarafından bu hizmetlerin karşılığında davalıya faturalar tazmin edildiğini, ancak davalı şirketin aldığı hizmet karşılığını ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının sürekli ayıplı hizmet verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                Somut uyuşmazlıkta, davacıya ayıplı mal verilmesi söz konusu değildir, ancak; anılan kanunun ‘Ayıplı Hizmet’ başlıklı 13. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; “Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplıdır.’’ Buna göre; davacının aracına davalı T5 şirketinin çalışanı tarafından motorin yerine benzin konulması şeklinde gerçekleşen olayda, T5 şirketinin diğer davalı Aytemiz Akaryakıt AŞ'nin bayisi olarak satış yaptığı ve hizmet verdiği hususunda bir uyuşmazlık da bulunmaması karşısında, sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarda tespit edilen yararlanma amacı bakımından tüketicinin beklediği faydaları ortadan kaldıran maddi eksiklikler içeren hizmet söz konusu olduğundan, ayıplı hizmet bulunmaktadır....

                Tüketici mahkemesi özel bir mahkemedir ve görevleri 4077 Sayılı Yasadan kaynaklanır. 4077 Sayılı Yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 4. maddesinde ayıplı mal satışı düzenlenmiş olup, uyuşmazlığın da ayıplı mal satışı iddiasına dayandığı anlaşılmakla, aynı yasanın 23. maddesi gözönünde bulundurulduğunda, davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince İstanbul 2. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu