Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, davacı tarafından davalı şirketten 10/08/2018 tarihinde ikinci el olarak satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....

Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı ayıp oranında indirim bedeli, maddi ve manevi tazminat istemlidir. Davacı vekili; dava konusu aracın gizli ayıplı olarak davalı şirket tarafından davacıya satıldığını, davacının ailesi ile birlikte tatile çıktığı esnada yolda kaldığını iddia ederek 10.000,00 TL ayıp oranında indirim bedeli ile ayıp sebebiyle uğranılan 1.000,00 TL maddi tazminat ve 15.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Bir başka deyişle davalı ayıp savunmasında bulunmakta, mahkemece süresinde ayıp ihbarı yapıldığının ispatlanamaması nedeniyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarının yapıldığı savunması tanık dahil hür türlü delil ile ispata elverişlidir. Somut olayda davalı taraf cevap dilekçesinde tanık deliline başvurmuş, davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.11.2013 tarihli ara kararı ile delillerin somutlaştırılması için 6100 sayılı HMK'nın 140/5. maddesi gereğince kesin süre vermiş ve bu süreden sonra görevsizlik kararı verilerek dosya esasa ilişkin hüküm kuran Asliye Ticaret Mahkemesine intikal etmiştir....

    O halde mahkemece, konuda uzman başka bir bilirkişiden rapor alınarak araçtaki ayıpların neler olduğu tespit edilerek ve tüm ayıplar birlikte dikkate alınarak nispi metoda göre ayıp oranında bedelden indirim tutarının belirlenmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Dava dilekçesinde;davacının 1,00 TL maddi tazminat talep edilmiş olup, bu talebin hangi zarara ilişkin olduğu davacı tarafa açıklattırılması gerekirken mahkemece bu konuda bir işlem yapılmadığı gibi davacının ıslah talebi olmadığı halde talebi aşar şekilde tazminata hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemenin kabulüne göre de; manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği halde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır....

    Davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi sunularak bedelde indirim yerine ürünlerin ayıpsız misliyle değiştirilmesi talep edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları ve bilirkişi raporuna göre ayıp ihbarının süresinde olduğu ve sözleşmeden kaynaklanan on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı davacının raporda tespit edilen ayıp durumuna göre TBK'nın 227. maddesindeki hangi seçimlik hakların kullanılabileceği değerlendirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 227. Maddesine göre; “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme....

      Davacı vekili, 06/06/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle özetle, ayıp sebebiyle fazla ödendiği belirtilen ayıp sebebiyle bedelde indirim olarak 8.000,00- TL.'nin satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talepli olarak ıslah etmiştir....

      Maddesine göre alıcı ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir. Somut olayda davalı aracı satan olduğundan kendisinden önce olan km düşürme eyleminden sorumdur. Davacı taraf bedelde indirim anlamında tazminat istediğinden davacının 20.000,00 TL tazminata hak kazanmıştır. Ancak dava sırasında aracı 107,500,00 TL'ye satması karşısında davacının zararı 12.500,00 TL olduğundan davanın kısmen kabulüne " şeklinde karar vermiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ Taraflar arasındaki tüketiciyi koruma kanunundan kaynaklanan (malın ayıplı olmasından kaynaklanan) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, 20.8.2003 tarihinde ... plaklı aracı davalı ... şirketinden satın aldığını, araçta sürekli mekanik arızaların çıktığını, ayıplı aracın iadesi ile bedelinin ödenmesi için açtığı davanın kabul edildiğini, temyiz aşamasında, ayıp oranında bedelde indirim veya ücretsiz onarım hakkının değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğunu, bunun üzerine bedelde indirim talep ettiğini, bilirkişi raporu ile 31.923,42TL indirim olacağının tespit edildiğini, davayı açarken aracın yenisiyle değiştirilmesini veya bedelin iadesini...

        Dava, araç satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup aracın ayıplı olması nedeniyle ödenen satış bedelinin iadesi olmadığı takdirde ayıp oranında bedelde indirim yapılarak aradaki farkın ödenmesine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nun 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Bir başka özel yetkiye ilişkin düzenleme ise, 6502 sayılı yasanın 73/5. maddesinde düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre de, tüketici davalarının tüketicinin ikametgahı mahkemesinde de açılabileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Somut olayda, davacının yerleşim yeri ... ilinin ... İlçesi sınırları içerisindedir. Davalının yerleşim yeri ise ... İlinin ... İlçesi’nde bulunmaktadır....

          Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin tamamı parlak olacak şekilde seramik satın aldığını, ancak davacının mat ve parlak seramikler gönderdiğini, döşendikten sonra davacıya ayıbın bildirildiğini, davacının değiştirebileceğini beyan ettiği, ancak müvekkilinin maliyetin artmaması için bedelde indirim hakkını kullanmak istediğini, davacının da bunu kabul ettiğini, buna rağmen davacının kötüniyetli olarak cari hesap dökümüne dayanarak müvekkili hakkında icra takibi yaptığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan şirket davaya katılmamıştır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ayıbın süresinde ihbar edildiğine ilişkin delil sunulamadığı, işsahibi davadışı üniversitenin ayıp nedeniyle davalının taşeronluk yaptığı davadışı temlik alan firmaya yaptığı ödemeden bir kesinti yapmadığı, malzemeyi satın alıp kullanan davalının fatura bedelini ödemesinin gerektiği, davalının...

            UYAP Entegrasyonu