KARAR Davacı, davalı ile yapılan taşınmaz satışına ilişkin sözleşmede taşınmazın net ve brüt kullanım alanı 84,39 m2 olarak taahhüt edilmesine rağmen dava konusu taşınmaz üzerinde yaptıkları ölçümde 65 m2 kullanım alanı olduğunu tespit ettiklerini, eksik teslim nedeniyle doğan zararına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1000 TL nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında yapılan taşınmaz satış sözleşmesine göre davacı tarafından satın alınan taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan kullanım alanına haiz olmadığı iddiasına dayalı olarak taşınmazın değer kaybından doğan zararın tazmini istemine ilişkindir. 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür....
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu oturma grubunun ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın gizli ayıp olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı, davacının mobilyanın ayıpsız benzeri değiştirilmesi ve terditli olarak bedel iadesi talebinin haklı olup olmadığı noktasındadır. Davanın Hukuki Niteliği: Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı ayıp iddiasına dayalı bedelin iadesi istemine ilişkin tazminat davasıdır. Davanın Hukuki Sebebi: Türk Borçlar Kanunu(TBK)'nun 227. maddesindeki; "Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme....
- K A R A R - Davacı vekili; davacı şirketin, TMSF tarafından ihale usulü satışa çıkarılan taşınmazı 1.890.000,00 TL ödeyerek satın aldığını, satın alınan taşınmaz üzerinde yaptırılan incelemede depreme dayanaklı olmadığının tespit edildiğini, bu ayıp nedeniyle taşınmazdan beklenen yararın elde edilemeyeceğini, taşınmazın depreme karşı dayanıklı olmadığı hususunun satış şartnamesinde belirtilmediğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin ayıp oranında iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ...Ş. vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı .... vekili; uyuşmazlığın kamu ihalesinden kaynaklanması nedeniyle idari yargının görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2006 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, karşı dava ise satış vaadi sözleşmesinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 24.02.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 28.08.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve pay tescili istemine ilişkindir. Karşı davada ise; satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı iddiasına dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 28.08.1996 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir....
Mahkemece, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. maddesi uyarınca mülkiyetin alıcıya devrine kadar alıcının herhangi bir koşul gerekmeksizin faizsiz olarak taşınmazı davalıya devredebileceği, davacı tarafından taşınmaz için ödenen bedelden dava tarihine kadar işlemiş kira bedelleri ve yıpranma payı tutarı düşülmek suretiyle bulunan 75.688,39 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; davacının talebi sözleşmenin 5. maddesine değil hukuki ayıp iddiasına dayanmaktadır. Mahkemece, davanın ayıp iddiası değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı olarak sözleşmenin 5. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, davacının sair ve ek karara yönelik, davalının tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Davacı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı oluğunu ileri sürerek iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Dava, muvazaa iddiasına dayalı uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 günlü ve 2013/1 sayılı kararı uyarınca 1.2.2013 tarihinden itibaren Yargıtay 17.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı Bakyapı...A.Ş.vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın ıslah edilen bölümü bakımından ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, dava konusu konutun, örnek daireye, tüm tanıtım materyallerine, katalog ve kat planlarına, onaylı projesine, tapu kayıtlarına uygun imal edildiğini, sözleşme tarihi itibariyle 4077 sayılı Yasa'nın uygulanması gerektiğini, davacının iddiasına konu ayıbın açık ayıp niteliğinde olup 30 gün içinde ihbarda bulunulması gerektiğini, ancak davalı tarafından bir ayıp ihbarı yapılmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talep doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, davacı ile davalı Bakyapı ...A.Ş. arasında düzenlenen 07/04/2013 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi kapsamında ayıp iddiasına dayalı tazminat isteğine ilişkindir....
Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.01.2014 gün ve 2011/358-2014/4 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Taraflar arasındaki uyuşmazlık gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında eksik ve ayıp iddiasına dayalı tazminat isteminden kaynaklandığından ve tarafları tacir olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 09.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, ancak araç üzerindeki haciz kaldırılmadan, araç ayıptan ari hale getirilmeden davacı ayıp iddiasına dayalı olarak davalılardan talepte bulunamaz, maldaki ayıp iddiasına dayalı bedel iadesi ve tazminat isteminin yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Satışa konu araç üzerinde, dava tarihinden önce 2006 yılında, davacının SGK ve OGS borçları nedeni ile haciz işlemi uygulandığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi dosya kapsamı ile de bu husus sabittir.Dava konusu aracın her türlü takyidattan ari olarak tesliminin mümkün olmaması nedeniyle,bedel iadesi ve yenisiyle değiştirilmesi istenemez ise de,bu durumda talep 4077...
Aracın km sinin düşürülmesi iddiasına dayalı davalarda yargıtay 13. Hukuk dairesinin ve dairemizin benzer kararlarında tüketicinin 6502 sayılı TKHK ve 6098 sayılı TBK'nın 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklı olduğu, davacının talep edebileceği tazminat miktarının ise uzman bilirkişiler aracılığıyla nispi hesaplama yöntemi ile tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, ayıp nedeniyle değer kaybının tazmini istemi davalarında satılanın tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin satış tarihi itibarıyla gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oranın satış bedeline uygulanması gerektiği zikredilmektedir. (yargıtay 13....