Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Diğer yönden, kural olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Yargılama sırasında dava konusu aracın dava dışı üçüncü şahısa satılmış olması da bu sonucu değiştirmez. Davacının, satın aldığı araçla ilgili olarak Trafik Şube Müdürlüğü'nce tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, TRAMER kayıtlarını inceleme, TRAMER'e SMS atarak bilgi edinme yükümlülüğü de yoktur. Davalı taraf, satış öncesinde davacıyı aracın hasarlı olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini ispatlayamamıştır. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır....

A.Ş. arasındaki sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.m.4/4 uyarınca, ayıba ilişkin zamanaşımı süresi belirlenmiş olup, yasada ayıba karşı sorumluluğun piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yıl sonra zarara ilişkin talep hakkının ortadan kalkacağı şeklinde düzenlenmiştir. TBK 146. maddesinde de “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükümleri bulunmaktadır. Buna göre, davalılar Meram Belediyesi ile ... A.Ş arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve ifanın imkansızlaştığı 17/08/2011 tarihinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Davacı vekili 14/12/2021 tarihli dilekçesiyle, 67.000,00 TL olarak talebini (sözleşme bedeli) ıslah etmiş olup; bu talebe karşı davalı ... vekili tarafından ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Diğer davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı yönünden bir itirazının olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır....

    Dava sözleşme ve tespit tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülgâ BK 355 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu iskele ve rıhtım yapım işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak eserin ayıplı ifa edildiği ve gizli ayıpların sonradan ortaya çıktığı iddiasıyla, ayıpların giderim bedeline ilişkin olarak açılmış tazminat davasıdır. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 818 sayılı BK'nın 359-363 maddeleri arasında düzenlenmiştir. 818 sayılı BK'nın 360. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. 818 sayılı BK'nın 359/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir....

      Aksi halde, teslime rağmen eserin ayıpları devam eder ve yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğu ortaya çıkar. Görülüyor ki, davadaki istemin dayanağı yüklenicinin ayıba karşı tekeffül sorumluluğudur. Eserdeki ayıpların varlığı da tüm dosya kapsamıyla sabittir. Dosyada yer alan ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2005/329 esasında kayıtlı dava dosyasının incelenmesinde, yüklenicinin 12.08.2004 tarihli iş teklifi yazısına dayanarak ödenmeyen iş bedelinin eldeki davanın davacısı iş sahibinden istediği, yargılama sonucu mahkemenin davayı kısmen kabul ederek 2.907,80 TL iş bedeli alacağının iş sahibinden tahsiline karar verdiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır....

        İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, 6502 Sayılı yasadan kaynaklanan ayıba dayalı alacak istemine ilişkindir. HSK'nın 564 ve 586 sayılı İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri işbölümüne ilişkin kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a karşı istinaf inceleme görevinin 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu belirlendiğinden, dairemizin bu istinaf başvurusunu incelemeye görevli olmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....

        Aynı madde gereğince, alıcının genel hükümlere göre, uğramış olduğu zararlar nedeniyle ayrıca tazminat talep etme hakkı da mevcuttur. Bütün bu anlatımlardan da anlaşılacağı üzere davacı 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Buna göre “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”...

        İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, ayıplı hizmet nedeniyle davacının bedelde indirim isteminin kabulüne, 62.452,44 TL alacağın davalıdan tahsiline, ispatlanamayan maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; tarafların istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının manevi tazminat talebinin reddine, ayıp nedeni ile bedelde indirim ve maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 1.000 TL ayıba dayalı indirim bedelinin ve 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir. 1) 6763 sayılı Kanun ile 6100 sayılı HMK'ya eklenen ek 1. madde uyarınca; aynı Kanun'un 362 nci maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 01/01/2020 tarihinden itibaren 72.070 TL’ye çıkartılmıştır....

          Mahkemece, dava konusu aracın garanti süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığı, ayıba dayalı talep yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu araç hafif ticari nitelikte kamyonet olup buna göre davacı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde tanımlanan tüketici kapsamında sayılamaz. Bu durumda uyuşmazlık konusu ticari iş mahiyetinde olup görevli mahkeme TTK’nun 4. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemeleridir. Mahkemece görev dava şartının yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 21/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            -KARAR- Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının satmış olduğu malzemelerin eksik, yanlış ve hatalı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davalının dava konusu malların eksik, yanlış ve hatalı olduğuna ilişkin tespit ve karşılıklı teyiti içeren belge sunmadığı, takip konusu faturalara ilişkin reklamasyon ve iadenin bulunmadığı, tam tersine bu malların ilaveler yapılarak kullanıldığı, ayıba ve ayıp ihbarına ilişkin dosyada belge olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile takibin 66.824,84 TL üzerinden devamına, %40 icra inkar tazminatı olan 26.729 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Mahkeme gerekçesinde belirttiği gibi davaya konu taşınmazdaki ayıp gizli ayıp dahi olsa öğrendiği tarihten itibaren derhal satıcıya ihbarda bulunulması yasa gereği olup ayıbı öğrendiği 18/06/2013 tarihi olduğu halde davayı 12/09/2014 tarihinde açtığı davalıya ayıba ilişkin herhangi bir ihbarda bulunmadığı davalının ayıbı gizlediğine dair ve ağır kusuruna ilişkin ispatının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça emsal olarak gösterilen aynı taşınmazda bulunan başka bir bağımsız bölüme ilişkin ve aynı sebebe dayalı ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/361 Esas, 2014/552 Karar sayılı kararda mahkemece ayıbın süresinde ihbar edilmemesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2015/13125 Esas 2016/10368 Karar sayılı kararıyla onandığı görülmüştür." gerekçesi ile davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu