Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nitekim, anılan Kanunda katı atık ve atık su bedeline yer verilmediği gibi gerekçesinde de büyükşehir belediyesine dahil bulunmayan belediyelerin sınırları ve mücavir alanları içinde bulunan binaları kullananlardan su tüketim bedeli üzerinden alınmakta olan atık suya ilişkin çevre temizlik vergisinin kaldırıldığı vurgulanmıştır. Böylece 1.1.2004 tarihinden itibaren Kanun Koyucu tarafından, kanalizasyon hizmetinden yararlananlardan alınması öngörülen atık suya ilişkin çevre temizlik vergisinin (atık su bedeli veya kullanılmış suları uzaklaştırma bedeli) kaldırıldığı, bir başka anlatımla atık su bedelinin vergi niteliğinin ortadan kalktığı anlaşılmakta olup, 2560 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca istenilen atık su bedeli vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm olmadığından abonelik sözleşmesine dayanılarak istenilen atık su bedeline karşı açılan davanın görüm ve çözüm yerinin adli yargı mercii olduğu sonucuna ulaşılmıştır....

    madde hükmünün incelenmesinden, atık su bedeli adı altında belediyelerin bedel tahsil edebilmeleri için bu belediyelerin su ve kanalizasyon hizmetlerinin ayrı bir kanunla düzenlenmiş olması gerektiğinin anlaşıldığı, olayda davalı belediyenin bu hizmetleri ayrı kanunla düzenlenmediğinden, atık su bedellerinin çevre temizlik vergisi kapsamında tahsil edilmesi gerektiği, bu nedenle ödeme emri ile istenilen borcun atık su bedeli olarak değil çevre temizlik vergisi olarak istenilmesinin icabettiği, olayda ise davacının çevre temizlik vergisini de ödediklerini iddia etmesi karşısında tahsil imkanı olmayan atık su bedeli için ödeme emri düzenlenmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek ödeme emrini iptal eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; çevre temizlik vergisi kapsamında olan atık su bedelinin kanalizasyon şebekesinden yararlanıldığı için ödenmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenmektedir....

      Davacı vekili davalıdan önceki dönemde yapılan uygulama gereği atık su sistemine dahil edilmeyen atık suyun parasının iade edileceği konusunda anlaşıldığını, bu kapsamda ... tarafından yaklaşık 24.000 TL'lik iade yapıldığını ancak bakiye kısmın iade edilmediğini öne sürmüş; davalı ise kayıtlara göre mükerrer tahsil edilen bedelin iade edildiğini bunun dışında kayıtlarında davacı tarafından yapılmış fazladan bir ödemeye ilişkin belge olmadığını öne sürmüştür. Davacının talebi kaydi olarak tahakkuk ettirilen atık su bedelinin esasında olması gerekenden fazla olduğu, müvekkilinin atık suyun ancak %50'sini sisteme dahil ettiği kalan %50 kısım için tahakkuk ettirilen ve ödenen bedelin iade edilmesi yönündedir. Davacı bir adet abone kart dökümü ve bir adet su ve atık su ihbarnamesi sunmuştur. Abone kart dökümüne göre davacı tarafından toplam 23.928,37 TL'lik ödeme yapıldığı bunun 22.069,43 TL'sinin atık su bedeli olduğu anlaşılmaktadır....

        Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 90.059,52 TL alacağın tahsiline,15.000 TL.na dava tarihinden,75.059,52 TL.na ıslah tarihi olan 11.05.2010 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı, atıksı bedelinin ödenmediğini belirterek atık su bedelinin ödenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.Davalı ise,kendi çıkardıkları kuyu suyundan ihtiyaçlarını karşıladıklarını,bir kısım aboneliklerinin olduğunu,bu aboneliklerinden dolayı kullanım ve atık su bedelini ödediklerini savunmuştur.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının bu yöndeki savunmaları üzerinde 2012/5026-9003 durulmaksızın, hizmet binasında çalışan ve lojmanlarda oturan kişi sayısı esas alınarak atık su bedeli hesaplanması cihetine gidilmiştir....

          de isabet bulunmadığı, KASKİ Genel Müdürlüğü tarafından ise; istenilen atık su alacağının bir vergi değil sözleşmeye istinaden talep edilen bir ücret olduğu, davanın adli yargıda karara bağlanmasının gerektiği, atık su bedelinin tahsiline ilişkin uygulama İSKİ Kanununa göre yapıldığından talep edilen bedellerde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355/1 maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin olarak yapılan incelemede; Dava, davacının sahibi olduğu otelin kullanım ve atık su ihtiyacının karşılanması için ... su abonesi olduğu dönemde, atık suların %50'sinin atık su kanalına verildiği, bu nedenle atık su bedelinin yarısının tahsil edilmesi gerektiği halde tamamının tahsil edildiğinden bahisle, fazladan tahsil edilen atık su bedelinin ... aboneliğinin devredildiği ...'tan tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından ... ile yapılan atık su bedelinin iadesine ilişkin anlaşmanın ve buna ilişkin yapılan iadenin ve mahsuplaşmanın ispatlanamadığı gerekçesiyle; "davanın reddine" karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

              Maliye Bakanlığının 08/01/1994 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan tebliğin 9. maddesinde de “halen atık su bedeli almakta olan belediyelerce ayrıca bu vergi alınmayacaktır” denilmektedir. Tüm bu açıklamaların ışığı altında atık su bedelinin çevre temizlik vergisi olmadığı, özel hukuk ilişkisine dayalı olarak davacı ......... idaresi tarafından davalı aboneden talep edilebileceği açıktır. ........ Somut olayda, taraflarca 46 bağımsız bölüm için imzalanan 4060741 nolu ve 31/10/1990 tarihli ........ bulunduğu, bu aboneliğine ait 2001 yılı 3, 4, 6, 7, 8, 9, 10, 11. aylar, 2002 ve 2003 yılı tüm aylar, 2008 yılı 11., 12. aylara ait atık su bedelinin ödenmediğinden bahisle davalı hakkında toplam 85.623,37 TL'nin tahsili amacıyla 17/09/2010 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun 04/10/2010 tarihinde 2003 Aralık ayı dahil olmak üzere bu tarihe kadar istenen tüm atık su borcuna ve faizine itiraz edildiği anlaşılmaktadır....

                Davacı vekili dilekçesinde, davalının atık su abonesi olup, 2001-2006 yıllarına ait atık su bedelini ödemediğini, bu süreler içinde kullanılan atık su bedeli olan 1.192.427,80 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, idari yargı tarafından tarifenin iptal edildiği, yerine yeni ve yürürlükte bir tarife bulunmadığı, bu nedenle de atık su bedelinin talep edilemeyeceğini beyan etmiştir. Mahkemece, Danıştay tarafından onanmış idare mahkemesi kararları ile atık su ücret tarifelerinin iptal edilmesi karşısında yürürlüğe konulmuş yeni bir ücret tarifesi bulunmadığı, olmayan bir tarifeye dayandırılarak da, atık su bedeli istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, atık su bedelinden davalının sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır....

                  Uyuşmazlık, davacı yönetimin kaçak su kallanıp kullanmadığı, eğer kullanmış ise kaçak su bedelinin miktarına ilişkindir. Yargılama sırasında dosyaya kazandırılan bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında;" Davacı hakkında tutulan 24/01/2020 tarihli kaçak tespit tutanağı ile kaçak kullanımın tespit edildiği, ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 28. Maddesi 6.fıkrasının C bendine göre 1. Grup iş yerlerinde aylık 10 m3 su kullandığı esasına ve buna bağlı olarak atık suda deşarj edildiğinin hesaplanması gerektiği, 10 senelik kaçak su ve atık su bedelinin yönetmeliğine göre 1200 m3, cezalı bedelin ise 3600 m3 olmak üzere toplamda da 4800 m3 kaçak su kullandığı hesabının doğru olduğu, kaçak tespit tutanağın resmi belge niteliğinde olması nedeni ile aksinin aynı güçteki delil ile ispatının gerektiği, ilgili yönetmelik uyarınca yapılan hesaplamaya göre davalının 62.228,16 TL kaçak su bedelini davalı idareye borçlu olduğu" belirtilmiştir....

                    Rapor düzenleyen bilirkişinin davanın konusunu oluşturan atık su bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı, bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği, atık su bedelinin yukarıda açıklanan yönteme göre, kaçak atık su kullanan birimin türüne, niteliklerine ve çalışan kişi sayısına göre belirlenmesinin gerektiği kuşkusuzdur....

                      UYAP Entegrasyonu