Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı kadın yararına boşanma davasında hükmolunan tedbir nafakası (TMK m. 169) ile tedbir nafakası davasında (TMK m. 197) hükmolunan tedbir nafakasının tahsilinin, tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde infaz edileceğinin tabi bulunmasına göre, davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadının kabul edilen tedbir nafakası davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Yapılan yargılama ve toplanan delillerle; davacı-davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine kayıtsız kaldığı, eşini ve akrabalarını ortak konuttan kovduğu ve eşini istemediğini söylediği, buna karşılık davalı-davacı kadının da eşine hakaret ettiği ve onu aşağıladığı anlaşılmaktadır....
Sayılı i lamı ile kadın lehine TMK 197. Maddesi uyarınca aylık 400 TL tedbir nafakasına hükmedildiği görülmüştür. Davacı erkeğin dava dilekçesinde, Kdz. Ereğli Aile Mahkemesi'nin 2013/716 E. -2014/410 K....
Kadının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile, mahkeme kararının tedbir/yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden hüküm fıkralarının kaldırılmasına, dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelere göre, kadın lehine TMK.nun 169- 175.maddesi uyarınca 1.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile, TMK.nun 174/1- 2 maddesi uyarınca 100.000 TL maddi ve 80.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Asıl dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ilerine, birleşen dava ise TMK. m. 197 gereğince tedbir nafakasına ilişkindir. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, evlilik süresi, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ile kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın eş yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....
Dairemizce uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan incelemede; Davacı/davalı kadın vekilinin; kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası yönünden kaldırılmasına ve HMK'nın 353/1- b,2. Maddesi uyarınca bu yönden yeniden esas hakkında hüküm tesisine; davacı/davalı kadın yararına asıl dava tarihi olan 05.12.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL tedbir nafakasına (TMK md. 169), tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleştiği tarihte sona ermesine, sair yönlerden verilen hüküm temyiz incelemesi neticesinde kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı-karşı davacı kadın; erkeğin davası, kusur belirlemesi, tazminat miktarları, nafakalar, TMK 162 ve 163.maddesine dayalı boşanma davalarının reddi yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Asıl dava; TMK 166/1.maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'i taleplere, karşı dava; TMK 162, 163 ve 166/1 maddesine dayalı boşanma ve fer'i taleplere ilişkindir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, İlk derece mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı asıl, istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararını kabul etmediğini, davacının tedbir nafakası ihtiyacının bulunmadığını, müşterek eve gelmeyenin davacının kendisi olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 355. maddesi uyarınca re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava; ayrı yaşamakta haklılık iddiasıyla Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı tedbir nafakası talebine ilişkin olup, verilen karara karşı davalı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Davada; yanların 2003 yılında evlendikleri,zamanla davalının tutum ve davranışlarının değiştiği, davacıya karşı şiddete başvurup hakaret ettiği son olarak da başka bir kadınla birlikte yaşamaya başladığı, hatta ortak haneye getirmek istediği , bu duruma dayanamayan davacının da baba evine döndüğü ileri sürülerek davacı ile ortak ... lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi istenilmiştir. Mahkemece; ortak ... yönünden istemin kısmen kabulüne davacı yönünden ise ayrı yaşamda haklılık unsuru ispat edilemediğinden talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. TMK nun 197. maddesine göre; "Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir". Somut olayda davacı "ayrı yaşamda haklılık" olgusuna dayalı olarak tedbir nafakası isteminde bulunmuş olup, bu hususu ispat için de tanık deliline dayanmıştır....
Davalı-karşı davacı kadın vekili; kusur tespitine, erkeğin kabul edilen boşanma davasına, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiğine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava ve karşı dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenine dayalı boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir. Davalı-karşı davacı kadın vekilinin; kadının karar verilmesine yer olmadığına hükmedilen tedbir nafakası talebine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m.186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Tedbir nafakasına, mahkemece re'sen hükmedilebileceği gibi yargılama aşamasında da her zaman talep edilebilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yargılama sonucunda mahkemece; tarafların davacı tarafın müşterek konutunda, davalının annesi ve kardeşiyle birlikte yaşadığı, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına göre davalının evden ayrıldığını ancak hangi sebeple ayrıldıklarını beyan etmedikleri, davalının ortak yaşama ara vermekte haklı olup olmadığının ispat edilemediğinden TMK 197. maddesine göre aylık 600,00TL tedbir nafakasının her yıl ÜFE oranında arttırılması şeklinde nafakaya hükmedildiği anlaşılmıştır....