Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve her ne kadar mahkemece, 5846 sayılı FSEK'nın 68. maddesi uyarınca, rayiç bedelin 3 misli arttırımı ile tahsil talebinin mahkemenin takdirinde olduğu karar gerekçesinde belirtilmişse de, Dairemizin 27/12/2011 tarihli 14831/17744 sayılı kararında da belirtildiği üzere, rayiç bedelin 3 katına kadar arttırımı talep hakkı eser üzerindeki hak sahibine ait bulunduğundan, bu yöne ilişkin gerekçe yerinde olmamakla birlikte, mahkemece talep edilen rayiç bedelin 3 katına da hükmedildiğinden bu hususun neticeye bir etkisinin olmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir....
Bilahare, davacı vekilince bu kez bilirkişi raporu sonrasında 10.02.2015 harç tarihli "talep arttırımı" adı altında dilekçe verilmiştir. Bir davada taraflardan her birinin ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği, ancak eldeki uyuşmazlıkta davacı tarafın, mahkemenin usulüne uygun olamayan ara kararı uyarınca ilk talep arttırımını yaptığı, dolayısı ile bu talep arttırımının dikkate alınmaması gerektiği gözetilmemiştir. Davacı tarafın 2. talep arttırımı ise ıslah olarak yorumlanmalı ve ıslah dilekçesine itibar edilerek, dava kısmi dava olarak görülüp, yargılama buna göre yapılmalıdır. Bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.480.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. F) SONUÇ: Hüküm fıkrasının ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına ilişkin bendlerinin tamamen çıkarılarak, yerlerine; "2-1.263,09 TL. ihbar tazminatının 750,00 TL.'...
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2 maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2 maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2 maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/03/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/03/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
hakkında kurulan hükümlere yönelik incelemede: 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, sanık hakkında TCK'nın 116/1. maddesi gereğince, konut dokunulmazlığını bozma suçundan belirlenen 6 ay hapis cezasının aynı yasanın 119/1-c maddesi ile arttırımı sırasında, cezanın 12 ay yerine aleyhe olacak şekilde 1 yıl olarak belirlenmesi, TCK'nın 62.maddesinin uygulanıp sonuç cezanın 10 ay olarak belirlenmesi nedeniyle sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır....
Mahkemece, arttırımı kabul edilen nafakanın yıllık tutarı karar tarihi itibariyle istinaf kesinlik sınırı olan 8.000 TL'yi aşmadığından davalının istinaf dilekçesinin HMK'nun 341/2- 4 ve HMK 352. maddeleri gereğince usulden reddi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, arttırımı kabul edilen nafaka miktarı itibarıyla mahkeme kararı kesin olduğundan davalının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....