"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan nama ifaya izin talebine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacılar davalarında, davalı yüklenici ile aralarında 15.06.2000 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlendiğini, kendilerine düşen görevleri yerine getirmelerine ve inşaat süresinin dolmasına rağmen inşaatın bitirilmediğini belirterek eksiklerin giderilmesi için gereken...
- K A R A R - Davacılar vekili, taraflar arasında 05.05.2006 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yüklenicinin inşa ettiği binada eksik ve ayıplı imalatlar bulunduğunu, iskan ruhsatının alınmadığını ve binanın müvekkillerine süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek öncelikle müvekkillerinin geç teslimden, eksik ve hatalı imalatlardan kaynaklı zararlarının tespiti ile iskan için gerekli tüm harçların ödenmesi işlemlerinin yapılabilmesi için halen müvekkilleri adına kayıtlı sözleşme gereği yükleniciye verilmesi gereken 13 nolu daireye ilişkin satış yetkisi verilmesi ile BK'nın 97. maddesi kapsamında nama ifaya izin verilmek suretiyle satış bedelinden zarar kalemlerinin tahsili ve inşaatı tamamlamaya yetki verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 10.000 TL'den 86.246,21 TL.ye yükseltmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 29/04/2014 NUMARASI : 2010/973-2014/129 Taraflar arasındaki nama ifa davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 29.03.2005 tarihli kök, 13.03.2006 tarihli ek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin bulunduğunu, davalının süre dolmasına rağmen yapı denetim firması ücretini ödeyerek iskan ruhsatını almadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile geriye kalan teminat dairesinin satılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiş, 24.05.2012 tarihli dilekçe ile nama ifaya izin verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....
Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmesi halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Davaya konu olayın, temlik işleminin hukuki niteliği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin borçlarının neler olduğu ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir. Temlik, alacağın ona bağlı bütün (yan ve öncelik) hakları ile birlikte devralana geçmesini sağlar ve bu işlem yapılırken borçlunun rızası alınması gerekmez. Temlik, hatta borçlunun muhalefetine rağmen geçerli olarak doğar ve hükümlerin hasıl eder....
Kararı, asıl davada davacılar- karşı davada davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı eksik ve ayıplı işler bedeli ile cezai şartın tahsili ve nama ifaya izin istemine ilişkindir. Davacı arsa sahipleri vekili tarafından dava dilekçesi ile davalı yüklenici şirket namına ifaya izin istenmiş, ancak mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. HMK'nın anılan maddesi uyarınca hakim, tarafların tüm talepleri hakkında bir karar vermek zorundadır....
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yapı denetim firmasına davacı tarafından ödenen ücret de, nama ifa kapsamında hesaplamaya dahil edilmiş ise de, mahkemece bu kalem çıkarılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, nama ifaya izin kararının hüküm fıkrasında, eksik ve ayıplı ... kalemlerinin her birinin ve tespit edilen masraf bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, HMK'nın 297/.... maddesine aykırı olarak, infazda tereddüte yer verecek şekilde genel ifadelerle nama ifaya izin verilmesi de doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen (yasa gereği) BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ....06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki nama ifaya izin ve alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen 2010/528 E. sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2012/... E. sayılı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
sadece eksik bırakılan bölümlerle ilgili giderim bedelinin tahsiline hükmedilip nama ifaya izin ile ilgili herhangi bir karar verilmemiş olmasına rağmen davacının nama ifaya izin ve satışa yetki verilmemesine yönelik bir temyizinin bulunmadığı, davalı yüklenicinin eksik ve kusurlu işlerin giderim bedeline yönelik temyiz itirazlarının da kapsamına, alınan bilirkişi raporu ve mevcut delillere göre yerinde olmayıp tarafların temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekirken davacının temyizinin bulunmaması ve re’sen bozma nedeni yapılması mümkün olmamasına rağmen nama ifaya izin ile ilgili Dairemiz uygulamalarından söz edilerek hükmün yazılı şekilde bozulduğu bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü uygun bulunmuştur....
Asıl dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı nama ifa ve cezai şart alacağı; birleşen dava ise yükleniciye satış yetkisi verilmesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki 09.01.2006 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenicinin, süresinde inşaatı tamamlayıp arsa malikine teslim etmediği ve bu suretle temerrüde düştüğü açıktır. Keza, davaya konu 1 ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin sözleşme gereği yükleniciye ait olduğu hususunda da çekişme bulunmamaktadır. Asıl davada, ...'nın 113. maddesi uyarınca inşaattaki eksik ve kusurlu işlerin giderilmesi ile yapı kullanma izin belgesi alınması için gerekli masrafların karşılanması amacıyla 1 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin satışı ile nama ifaya izin talep edilmiştir. Mahkemece, istem konusu masraflar avans olarak belirlendikten sonra nama ifaya izin verilmişse de masrafın karşılanması amacıyla 8 nolu bağımsız bölümün satışına izin kararı verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen alacak davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 10.05.2013 gün ve 2013/768 esas, 2013/3106 karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: - KARAR - Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenicinin binayı eksik bıraktığını ve süresinde teslim etmediğini ileri sürerek, üç adet daire için kira zararının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının, nama ifaya izin için açtığı davadan önce binayı fiilen teslim aldığını, fiilen teslim aldığı döneme kadar oluşan kira bedelinin de yine önceki davada hüküm altına alındığını bu nedenlerle artık tazminat talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir....