Mahkemece, dava konusu 2 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydının 1/2 arsa payı oranında miktarının iptali ile (20,5/545) bu arsa payı oranında taşınmazın davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline hükmedilmiştir. Hükmü, davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir. Davadaki istemin dayanağı, davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve yüklenicinin davacıya şahsi hakkını devretmesine ilişkin “alacağın devri” (temlik) sözleşmesidir. Burada öncelikle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve bu sözleşmenin hüküm ve sonuçları üzerinde durulması gerekmektedir. Bir tanımlama yapmak gerekirse; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, yüklenicinin finansını kendisi sağlayarak arsa maliklerine ait arsa üzerine bina yapımı işini yükümlendiği, arsa malikinin ise bedel olarak binadaki bir kısım bağımsız bölümlerin mülkiyetini yükleniciye geçirmeyi vaat ettiği sözleşmelerdir....
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye bırakılan bağımsız bölümün yükleniciden satın alındığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmesi halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Davaya konu olayın, temlik işleminin hukuki niteliği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin borçlarının neler olduğu ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizilğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, maddi ve manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığı, 6502 Sayılı Yasa hükümlerine göre Tüketici Mahkemesi'nin görevli olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine ve dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1)Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın tahsiline ilişkindir....
Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2018 gün, 2018/1 sayılı iş bölümü kararı ile 01.07.2016 tarihinden sonra arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanıp temyiz ya da karar düzeltme talepli olarak Yargıtay'a gelen dosyaların temyiz ve karar düzeltme taleplerini inceleme görevi Dairemize verilmiş ise de; az yukarıda açıklandığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlık arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklandığından karar düzeltme talebini inceleme görevi Dairemize ait olmayıp, benimseyerek temyiz incelemesini yapan Yüksek 23. Hukuk Dairesi'nin görev alanında kalmaktadır. Ancak anılan Dairecede görevsizlik nedeniyle gönderme kararı verildiğinden görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmiştir....
- KARAR - Davacı vekili, taraflar arasında 22.10.2007 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, taraflar anlaşmaya varmadan önce binanın temelinin atıldığını, kaba inşaat olarak bodrum ve garaj katın da başkaca bir inşaat şirketi tarafından yapıldığını, müvekkilinin inşaatın yapımına bodrum kat üzerinden devam ettiğini, kesinleşen mahkeme ilamı ile 13.06.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilerek müvekkiline devredilen tapunun iptal edildiğini ileri sürerek 784 m²'lik inşaat alanına harcanan SSK prim ve işçilik ücreti dahil tüm maliyet bedelinden oluşan şimdilik 70.000 TLnin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslahla dava değerini yükseltmiştir....
Tüm dosya kapsamına göre mevcut üç adet arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi incelendiğinde de arsa sahibine toplamda 6 daire ve bir dükkan verileceğinin kararlaştırıldığı, zemin katta arsa sahibinin payına düşen daire olmadığı, dairelerin zemin üstü katlardan verildiği, zemin katta verilenin dükkan olduğu ancak davacının kendisine dükkan satıldığını ileri sürmediği gibi taraflar arasında gayrimenkul satışına ilişkin herhangi bir sözleşme de bulunmadığı, davacı ile davalılar murisi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi dışında düzenlenen ve içeriğinde paradan bahsedilen tek sözleşmenin 07.12.2015 tarihli adi yazılı sözleşme olup bu sözleşmede de gayrimenkul satışından bahsedilmediği, eş deyişle bu sözleşmenin zemin katta arsa sahibine isabet eden bir dairenin davacıya satışına ilişkin olarak değil muris arsa sahibi ile davacı arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine atfen ödendiğinin anlaşıldığı, arsa sahibinin vefatı üzerine bu kez davacının tek ortağı ve yetkilisi...
A.Ş. ve diğer arsa maliklerine karşı yöneltmiştir. Davalı yüklenici ... A.Ş., ... Ltd.Şti. ve ... Ltd.Şti., arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tarafına bırakılıp, davacıya sattığı taşınmazı arsa maliklerinin kendisinin onayını almadan muvazaalı olarak davalı ...’a devrettiklerini, davaya diyeceğinin olmadığını yanıt dilekçesinde belirtmiştir. Davalı ... ise, davacının dayandığı harici satış sözleşmesinin tarafı ... Ltd. Şti’nin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yer almadığını, taşınmazı tapu kaydına güvenerek harici satış sözleşmesinden önce edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı arsa maliklerinden ... de, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin gösterdiği kişilere tapunun devredildiğini, taşınmazın haricen davacıya satıldığına ilişkin bilgisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer arsa malikleri ise yanıt vermemişlerdir....
Bir iş görerek eseri meydana getirmek ve meydana getirilen eseri iş sahibine teslim etmek (arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, binayı sözleşmeye, amacına ve fen ve sanat kurallarına uygun imal ederek arsa sahibine teslim etmek) yüklenicinin ana borcudur. Kural olarak da aslolan sözleşmenin kararlaştırıldığı şekilde eksiksiz ifasıdır. Aksi halde, sözleşmeden beklenen yararlar dengesi bir taraf aleyhine bozulur. Böyle bir durumda da bir taraf edimini yerine getirmiş kabul edilemez; Yukarıda belirtilen ilkeler ve yapılan açıklamaların ışığında somut olayın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesine gelince; Davalılar arasında resmi şekilde düzenlenen 20.12.1994 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca, davalı yüklenicinin diğer davalının maliki olduğu 166 ada 7 parsel sayılı arsa üzerine bir bina yapım işini yüklendiği ve çekişmeli bağımsız bölümün yükleniciye bırakıldığı görülmektedir....
Eser sözleşmelerinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, taraflara karşılıklı hak ve borçlar yüklemekte; yüklenici, finansı sağlayan arsa malikinin taşınmazı üzerine bina yapma işini üstlenmekte, arsa maliki ise inşa edilecek binadaki bir kısım bağımsız bölümlerin mülkiyetini yükleniciye devretmeyi vaat etmektedir....
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, 818 sayılı BK'nın 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/1-(k) maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Kanunda tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu durumda, davalılar, 6502 sayılı Kanunun 3/1-(k) maddesi uyarınca tüketici sayılamayacağından, eldeki davada uyuşmazlığın, HMK'nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 12....