Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK'nin 11.02.1998 tarihli ve 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Mahkumiyet Sanığın, plaka ve ruhsatta sahtecilik eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nun 204/1. maddesinde öngörülen cezanın alt sınırının 2 yıl olduğu gözetilmeden temel cezanın yazılı şekilde 1 yıl olarak belirlenmesi, suça konu belge sayısı ve çeşitliliği de dikkate alındığında alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle ceza tayin edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi ve dosya içinde bulunan adli sicil kaydına göre, mükerrir olduğu anlaşılan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması isabetsizlikleri aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, gerekçeli karar başlığına '21.04.2005' olarak yanlış yazılan suç tarihinin, suça konu plakalar ve motorlu araç trafik/tescil belgelerinin sanıkta ele geçirildiği tarih olan '11.06.2006' şeklinde mahallinde düzeltilmesi olanaklı görülmüştür....
Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının ikinci talebi olan gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden çocukla ana arasındaki soybağı doğumla kurulduğundan yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. İkinci talep baba yönünden ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi bulunmadığı durumlarda soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere; baba arasındaki soybağı ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur....
ın 01/11/2011 havale tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen mavi renkli kalemle boyanmış 10.716,00 metrekarelik kısım yönünden tapu kaydının iptaline dair hüküm kurulmadan tescil kararı verilmesi doğru değildir. Bu yanlışlık bozma nedeni ise de düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın hüküm fıkrasının bir numaralı bendinde ve “kısmın ifrazıyla” sözcüklerinden sonra gelmek üzere “ifraz edilen bu bölümün davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile” sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
a ait nüfus kayıtlarının incelenmesinden; Mehmet'in 15/08/1974 doğumlu olduğu, Kazım ve Kafiye'nin 13/12/1963 tarihinde evlendikleri, davacının iddiasının kabulü halinde çocuğun, anne ve babasının evlilik birliğine tescil edileceği, dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağının hakim hükmüyle değil, TMK'nin 282. maddesi gereği kurulacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; davacı vekilinin talebi, bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılır....
Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir. Somut olayda; ..... kayıt yenileme suretiyle...ve ... çocukları olarak nüfusa tescil edilmiştir. Davacı, kızkardeşi Hatice'nin kaydının düzeltilmesini istemektedir....
Ticaret ve Sanayi Odasına herhangi bir ödeme yapmadığını, davacı şirkete oda kaydının silineceğine dair ihtarları içeren tebligatların yapıldığını, buna rağmen davacı şirketin müvekkiline müracaatı olmadığını, bu nedenle 6102 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden davacı şirketin sicil kaydının re'sen terkin edildiğini, yapılan tüm işlemlerin kanun hükümleri çerçevesinde gerçekleştiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; ihyası istenilen şirketin ticaret sicil kaydının 6102 sayılı ...'nin geçici 7. maddesi uyarınca 09/.../2014 tarihinde re'sen terkin edildiği, şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araç hakkında tasfiye işlemlerinin yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile ... Teknik Hırdavat LPG Aletleri Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şirketinin ihyasına, ek tasfiye işlemleri için ...'...
Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, araç satışı sırasında davacının dolandırıldığı ve satış bedelinin ödenmesine rağmen aracın noterde devrinin gerçekleştirilmediği iddiasına dayalı aracın tescil kaydının iptali istemli olup, davacı vekilince ayrıca araç kaydı üzerine başkalarına devrini engellemek üzere tedbir konulması, aracın davacıya teslimi veya yediemin otoparkına tedbiren teslimi ve davalının mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulması talep edilmiştir....
Ancak, mahkemece taşınmazın Hazine adına tescil edilmesinin mümkün olmadığı kabul edildiği halde davalı adına oluşan tapu kaydının iptali ile yetinilerek taşınmazın tescil harici bırakılmamasına karar verilmesi isabetsiz ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının (a) bendinin sonunda geçen tescil talebinin reddine sözcüklerinden sonra gelmek üzere “taşınmazın kadastro dışı bırakılmasına” sözcüklerinin yazılmak suretiyle ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, mahkemece taşınmazın Hazine adına tescil edilmesinin mümkün olmadığı kabul edildiği halde, davalı adına oluşan tapu kaydının iptali ile yetinilerek taşınmazın tescil harici bırakılmamasına karar verilmesi isabetsiz ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının (a) bendinin sonunda geçen tescil talebinin reddine sözcüklerinden sonra gelmek üzere “taşınmazın kadastro dışı bırakılmasına” sözcüklerinin yazılmak suretiyle ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, 25.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....