Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların dava açılmadan önce delil tespiti istemelerine rağmen sadece hasar tespiti yapıldığını, hasarın kimin güneş enerjisinden kaynaklandığının araştırılmadığını, delil tespitinin davalıya yöneltilmiş olmasının hasardan sorumlu olduğunu göstermediğini, kusur tespiti yapılmadığını, tanık Ahmet Gürses'in (anneleri ile oturan kişi) evde su borusunun patladığını, hasarın ondan kaynaklandığını söylediğini, kusurun davalıya yüklenmesinin doğru olmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLER: Karaman Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2016/6 Değişik iş sayılı delil tespiti dosyası, keşif, vs. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davacıların evinin bulunduğu binada kat mülkiyetinin kurulu olup olmadığı ile davacı taşınmazında meydana gelen hasarın neden kaynaklendiği uyuşmazlık konusudur....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Dava konusu traktörün mülkiyetinin davacıya ait olup olmadığı, harici hisse satımının geçerli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taşınır malın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf yoluna başvurulmuştur. Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20. maddesinde araç satışlarının yöntemi gösterilmiştir. Buna göre, noter satış senedi ile aracın mülkiyeti satın alana geçer. Aynı Kanunun 20/d maddesine göre trafikte kayıtlı motorlu araçların resmi şekilde yapılmayan satış ve devirleri geçersizdir....
Dava, muvazaalı işlemin tespiti, miras payına karşılık gelen satış ve araç kullanım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkili ile davalının kardeş olduklarını, babalarının vefatından önce diğer çocuklarından mal kaçırma kastı ile murisin adına kayıtlı aracın noter kanalıyla satış işlemi yapılmış gibi gösterilerek bedelsiz olarak davalı adına tescil edildiğini belirterek yapılan işlemin muvazaalı olduğunun tespiti ile miras payına karşılık gelen bedelin tahsili ve aracın kullanım bedeli isteminde bulunmuştur. Davalı vekili, murisin vefatından önce müvekkili tarafından bakıldığını, menkul malın zilyetliğinin devri için şekil şartı öngörülmediğinden yapılan işlemin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, murisin vefat etmeden önce aracın satışını gerektirecek bir sebebin olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 4.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 29.04.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 05.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 20.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R Yargıtay 21.ci Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde, "Yargıtay Kanunu" nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, taşınmaz mülkiyetinin tespiti stemine ilişkin olup belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının Yargıtay 14. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 15.9.2008 gününde oybirliği ile karar verildi....
Bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi, açılan davanın niteliğine, isteğe ve kanuna aykırıdır. Kural olarak, geçersiz sözleşmeye dayalı olmak üzere açılan tapu iptali, tescil olmadığı taktirde bedelin tahsili davalarında, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verildiği taktirde 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca herkes verdiğini geri alabilir. 10.07.1940 tarih ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar sayılı YİBK'na göre “haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamaz. Verdiği bedeli kendisine geri verilmeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir....
GEREKÇE: Uyuşmazlık, genel haciz yolu ile ilamsız takipte taşkın haciz nedeniyle araç üzerindeki ihtiyati haczin kaldırılması, olmadığı takdirde İİK'nın 266. maddesi kapsamında ihtiyati haczin kaldırılarak aracın davacıya teslimi şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır....
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının gerek 13.11.2009 tarihli ihtarında gerekse diğer yazılı beyanlarında, mülkiyetinin davacıya ait olduğunu kabul ettiği hususun, davacıya kurduğu sistemin mülkiyeti olup, sistemin yazılım ve kaynak kodlarının mülkiyetinin de davacıya ait olduğunu kabul ettiğine dair hiçbir beyanının olmadığı, kaldı ki aynı taraflar arasında "sözleşme gereği kurulan sistemin mülkiyetinin ve kullanımının davacıya ait olduğunun tespiti suretiyle muarazanın giderilmesi, sözleşme sona erdiği halde teslim edilmeyen yazılım kaynak kodlarının, donanımın ve teknik dokümantasyonun teslimi" istemiyle Ankara 15....