iştirak ettiğini, bugüne kadar aracın satış bedelinin davacıya ödenmediğini ileri sürerek, muvazaalı araç satışlarının iptali ile dava konusu aracın davacı adına tesciline, olmadığı takdirde satış bedeli olarak gösterilen şimdilik 725.000,00 TL'nin davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen paylar 6311 No’lu parselin paydaşlarından ..., ... ve ... tarafından davalılara 24.4.2009 tarihinde toplam 90.000 TL bedelle satılmıştır.. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek gerçek satış bedelinin 30.000 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
Rent A Car isimli firmanın sahibi olduğunu, dava dışı Serdar Köycü isimli bir kişinin müvekkilinin iş yerine gelerek araç kiralamak istediğini bunun üzerine ... plaka sayılı Fiat Linea marka aracın kiralanması hususunda sözleşme yaptıklarını, aracı alan bu kişinin daha sonra aracı galericilik yapan ve ... Otomotiv’in sahibi olan davalı ...’e sattığını, şikayeti üzerine yapılan soruşturma sonunda aracın kendisine teslim edildiğini belirterek, araç satış sözleşmesinin ve devamında yapılan ruhsatlandırma işleminin iptalini istemiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, noterde yapılan araç satış sözleşmesinde araç sahibi davacının sözleşme yapma iradesi olmadığı ve sözleşmenin kesin olarak hükümsüz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile araç satış sözleşmesinin ve bu sözleşmeye istinaden trafik tescil müdürlüğünde ... plaka sayılı aracın davalı ... adına yapılan yolsuz tescilin iptali ile aracın yeniden davacı ... adına tesciline, karar verilmiştir....
Noterliğinde 05.05.2015 tarihli 2610 Y.Nolu araç satış sözleşmesinden de anlaşıldığını, Gül taksi durağında satılık taksi durağının olduğunu öğrenmeleri üzerine T6 ile görüştüklerini, kendisinin kredi ve icra takipleri nedeniyle borçlarının bulunduğunu bu nedenle aracını ve durak haklarını sattığını anlattığını, T6 ile yapılan pazarlık sonucunda hem durak hakları hem de araç için 140.000,00 TL’ye anlaşma sağlandığını, toplam 103.761.0 TL’lik ödemelerde bulunulduğunu, ayrıca 05.05.2015 tarihinde makbuz karşılığı elden 35.000,00 TL T6’ye ödendiğini, bakiye 1239 TL ödemeler için yapılan masraflar olduğunu bu bedelin ise makbuzlandırıldığını, cüzi bir bedelle satış yapılmadığını, piyasa rayiçlerine uygun satış yapıldığını, müvekkil diğer davalı T6’nin kredi ve icra takiplerine yönelik borçlarını kapatmış ve bakiye bedeli de elden kendisine ödendiğini, davacı tarafın muvazaalı işlem iddiaları da gerçeği yansıtmadığını, her iki davalı arasındaki satış sözleşmesinin gerçek bir satış olduğundan...
Asıl dosyadan tefrik edilmeyen satış sözleşmesinin, kurucu unsurlarından olan satış bedelini barındırmadığından geçersiz olduğu iddiasına ilişkin dava ile, tefrik edilerek iş bu esasa kaydedilen davanın birlikte görülmesinin gerekli olup olmadığı açısından ise; Görevli bir mahkemece verilecek kararın diğer görevli mahkemedeki verilecek kararı etkiyecek nitelikte olması halinde dahi farklı mahkemelerin görev alanına giren davalarda bir mahkemenin diğer mahkemedeki dava sonucu bekletici mesele yapılması suretiyle bu usulü gerekliliğin karşılanması gerektiği; Kaldı ki somut olayımızda muvazaa iddiası, satış sözleşmesinin bağış sözleşmesi olduğu iddiasına dayalı olup asıl dosyan tefrik edilmeyen asıl dava dosyamızda sözleşmenin satış sözleşmesi olduğunun kabulü halinde SATIŞ sözleşmesi kurucu unsurlarından olan satış bedelini (şeklen) barındırmadığından geçersiz olduğu iddiasına dayanmakta olup, şeklen SATIŞ sözleşmesi olan hisse devri sözleşmesindeki SATIŞ bedelinin ödenmediği iddiasına...
Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değerine dayanılarak davacıların bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1/30 pay 25.10.2011 tarihli satış ile davalıya 30.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, satış bedelini miktar belirtmeksizin daha düşük olduğunu, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Ancak 30.000.00 TL üzerinden harç yatırmıştır....
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; davacı, dava konusu ... ada ... nolu parseldeki .../... payın gerçekte 7.500.-TL bedelle davalıya satıldığını, davalının satış bedelini muvazaalı olarak 20.000-TL gösterdiğini iddia etmiştir. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak mahkemece, bu konuda dinlenilen davacı tanıkları bedelde muvazaa iddiası konusunda görgüye dayalı bir beyanda bulunmamışlardır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, davaya konu aracın noterlikte yapılan satış sözleşmesinden sonra Trafik Tescil Müdürlüğüne başvuruda bulunulmuş olmasına rağmen aracın üzerinde haciz olması sebebiyle aracın davacı üzerine tescilinin yapılamadığını, buna rağmen Maliye Bakanlığının araç ile ilgili ÖTV'leri davaya konu iptali istenen noter satış senedine istinaden davacıdan talep ettiğini, bunun üzerine Maliye Bakanlığına başvuran davacıya noter satış senedinin yetkili mercide iptali ile ÖTV'lerin terkin edileceğinin bildirildiğini, 01/05/2010 tarihli Karayolları Trafik Yönetmeliği gereği aracın davacı üzerine tescilinin yapılması gerektiğini, ancak aracın davacı adına tescil edilemediğini ve araç sahibinin halen T5 olarak görüldüğünü, satış senedini düzenleyen noterliğin aracın üzerinde haciz olduğunu bilmesine rağmen satış senedini düzenlediğini ve davacıya...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 31/07/2014 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle aracın trafik kaydı ile taşınmazın tapu kaydının iptali ve satış yetkisi verilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 31/03/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa nedeniyle araç trafik kaydı ile tapunun iptali ile davalı borçlu adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı, davalının 2350 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1/3 hisseyi 11.06.2014 tarihinde satın aldığını, dava konusu payın satış bedelinin önalım hakkını engellemek amacıyla resmi senette 500.000,00 TL olarak gösterilmek suretiyle davalıya satıldığını, gerçek satış bedelinin 200.000,00 TL olduğunu iddia ederek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, resmi senette gösterilen satış bedelinin gerçek satış bedeli olduğunu, yüklenici olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir....