Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/11/2021 NUMARASI : 2021/308 ESAS, 2021/313 KARAR DAVA KONUSU : Analık Davası KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Suriye ülkesinde 01.04.2016 tarihinde Rıdvan isimli çocuğunun doğduğunu, Rıdvan isimli çocuğun müvekkilin 7. Çocuğu olduğunu ve müvekkiliyle birlikte kaldığını, çocuğun doğumuna ilişkin Suriye resmi makamlarından alınan herhangi bir belge olmadığı için çocuk ile anne arasında soybağı ilişkisi kurulamadığını, bu nedenle çocuğun, annenin nüfus kütüğüne kaydının yapılamadığını ileri sürerek müvekkilinin, çocuğun annesi olduğunun tespiti ile çocuğunun, annenin yabancı nüfus kütüğüne kaydının yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/83-180 sayılı kararı ile annesi ... ile babası ...'ın boşandığını, boşanma ilamında nüfusta kaydı olmayan ... adı ile geçen çocuğun kendisi olduğunu, boşanmadan sonra babasının kendisini ... adı ile nüfusa kaydettirdiğini, 1977 yılında ...'daki yangından dolayı nüfus kayıtlarında bu bilgiler yer almadığından annesi ile arasında bağ kurulamadığını, ayrıca annesi ve ailesi tarafından kendisine ... adı ile hitap edildiğini bildirerek ... Asliye Hukuk Mahkemesinin .... sayılı boşanma ilamında velayeti babası ...'e verilmiş nüfusta kaydı olmayan ... ile davacı ...'ın aynı kişi olduğunun ve ...'ın annesinin de ...Yılmaz olduğunun tespitini istemiştir....

    kaydının bulunmadığını, müvekkilinin hak kaybınnı giderilmesi için Nüfus Müdürlüğüne 18/04/2016 tarihinde dilekçe ile başvuruda bulunduklarını ve bir netice alamadıklarını, bu sebeple müvekkilinin annesinin Emine Uluçay olduğunun tespiti ile Aile kütüğü ve Nüfus kayıtlarının buna göre düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 292/1. maddesinde, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ve ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde hâkimin incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar vereceği hükmü bağlandığından, mahkemece sözkonusu hüküm çerçevesinde annelik iddiası ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulü doğru görülmemiştir....

      SGK olarak birleştirilmesi sonucunda, katılan kurumca ödeme yapılmadan önce basit bir denetimle durumun ortaya çıkartılabileceği gibi, sanık tarafından denetim imkanını ortadan kaldıracak şekilde ve durumu gizlemeye yönelik kuruma karşı aldatıcı herhangi bir eylemin bulunmadığı“ belirtildiği gibi somut olayda da, mahkemece sanıkların alınan savunmalarında, genel olarak bir kısmının aslında babalarının zorunlu olarak Bağ-Kur sigortalısı olduklarını bildiklerini ancak babalarının herhangi bir şekilde prim borçlarını yatırmadıklarından Bağ-Kur sigortalarının devam edip etmediğini bilmediklerini, bir kısmının da babalarının Bağ-Kur sigortalısı olduğunu bilmedikleri, kendilerinin SSK sigortalısı olarak anne ve babalarına kendilerinin bakması nedeniyle, Bağ-Kur İl Müdürlüğünden aldıkları belgeyle anne ve babaları adına sağlık karnelerini çıkardıklarını, gerçek dışı beyan vermek ve kamuyu zarara uğratmak kastlarının olmadığını beyan ettiklerinin anlaşılmasına ve Bağ-Kur yetkililerinin istenilen...

        Mahkemece tanık beyanı ve kolluk araştırması esas alınarak ... olan anne adının ... olarak değiştirilmesine karar verilmiş ise de, ...'nin nüfus bilgileri kayda geçirilmemiş, ayrıca ... ile davacı arasında bağ da kurulmamıştır. Nüfus kaydındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunda olduklarından davacıdan annesi olduğunu iddia ettiği ...'nin kimlik bilgileri sorularak nüfus kaydı getirtilip, sağ ise ...'nin kendisinin, ölü olduğu takdirde tüm mirasçılarının davalı sıfatı ile yargılamaya katılmaları sağlanıp iddia ile ilgili olarak DNA testi de yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          Mahkemece alınan 29.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda “davalı annenin şahsi ilişki konusundaki motivasyonu, mevcut yaşam koşulları ile sağlık durumu hakkında yeterli bilgi edinilememiş olması sebebiyle anne ile çocuk arasında ilk aşamada yatılı olmayan ve tarafların müşterek olarak uygun göreceği bir yetişkinin eşliğinde şahsi ilişki kurulmasının, anne ve çocuğun yalnız olarak görüşmesinin daha sonraki dönemlerde değerlendirilmesinin uygun olacağı” yönünde kanaat bildirilmiştir. Mahkemece, kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde yatılı olmayacak şekilde, 1 yıl bitiminde ise yatılı olmayı da kapsayacak şekilde kademeli kişisel ilişki tesis edilmiştir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararı olup ana ve babalarıyla düzenli şekilde ve gözetim olmaksızın kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakları mevcuttur....

            Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 14.03.2013 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile “…Kamu düzenine ilişkin olan eldeki davada; davacının isteminin öncelikle 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25. maddelerine göre, Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemi olarak değerlendirilmesi gerektiği, mahkemece, yukarıdaki açıklamalar ışığında davacının 1479 sayılı Yasanın 24. ve 25. maddesi kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının araştırılması, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi,” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur. Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davacının nüfus kaydında annesi olarak görünen ... ile ...'nün (...) aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, nüfus kaydında anne adının ... olarak geçtiği halde annesi ile arasında bağ kurulmadığını bildirerek, nüfus kayıtlarındaki hataların düzeltilmesi suretiyle, annesi olarak görünen ...'nin ... ve ... kızı ... olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, nüfus kaydının anne yönünden düzeltilmesi istemine ilişkindir....

                ı hastanede doğurduğu ve babasının, eşi ... olduğu halde nüfusa babası davalı ... annesi de davalı ... olarak tescil edildiğini ileri sürerek, bu hatanın düzeltilip ...'ın kendi nüfusuna anne adı ...baba adı ... olarak tescilini istemiş; mahkemece yapılan yargılama sonunda ...'ın davacı ... ile ... 'ın çocukları olduğunun tespitine, ... ile gerçek anne ve babasının nüfus kayıtlarına gerekli şerhin düşülerek her iki kayıt arasında bağ kurulmasına karar verilmiştir. Oysa; 1-...'ın babası olduğunun tespitine karar verilen ve sağ olduğu anlaşılan davacının eşi ... Arslan'ın yöntemince davaya dahil edilerek diyeceklerinin saptanmaması, 2-Kabule göre de; Davada tespit ile birlikte düzeltme de istenildiği halde ...'ın gerçek annesi olarak davacı, babası olarak da ...'ın nüfus kaydına nakline hükmedilmesi gerekirken sadece bu hususun tespiti ile yetinilmesi, Doğru görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu