Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı duruşmaya katılarak; 12/10/2022 tarihli protokol altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, davacıdan maddi ve manevi tazminat, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, talebinin bulunmadığını, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı bir alacak istemediğini, ziynet alacağı bulunmadığını, ilerde bu hususlar ile ilgili dava açmayacağını belirterek anlaşmalı boşanma kararı verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; açılan davanın kabulü ile tarafların TMK 166/3 gereği anlaşmalı olarak boşanmalarına, nafaka ve tazminat talepleri bulunmadığının tespitine, birbirinden katılma alacağı talebi bulunmadığının tespitine, karşılıklı ziynet eşya alacağı olmadığının tespitine, 12/10/2022 tarihli protokolün tasdikine karar verilmiştir....

Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....

    Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....

      Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....

        Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....

          - K A R A R - 24.11.2010 tarihli geri çevirme kararımızda davalıya duruşmanın 16.12.2009 tarihinde yapılacağına ilişkin tebligat evrakına rastlanmadığından tebligat evrakının dosyaya eklenerek birlikte gönderilmesi ayrıntılı olarak açıklanıp istenmiş olmasına rağmen bu karar gereğinin yerine getirilmeden dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır. 24.11.2011 tarihli Dairemiz kararının gereğinin yerine getirilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, Dairemizden verilen geri çevirme kararlarının gereğinin yerine getirilmesinde gerekli dikkatin gösterilmesi yönünde ilgililerin uyarılmasına, 23.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            , bu protokol doğrultusunda boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Ancak; Karar gereğinin yerine getirilmesi için Kat Mülkiyeti Yasası’nın 33. maddesi uyarınca davalıya uygun bir süre verilmemiş olması doğru değil ise de, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin sonuna “Karar gereğinin yerine getirilmesi için davalı tarafa 10 gün süre verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 11.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"Mal beyanında bulunmamaktan sanıklar ... ve ...’in yapılan yargılamaları sonunda; Sanıklara atılı suçla ilgili olarak 5252 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince, gereğinin takdiri ve yerine getirilmesi için dosyanın Ödemiş C.Başsavcılığına gönderilmesine dair ( ÖDEMİŞ ) İcra Ceza Mahkemesinden verilen 1.7.2005 gün ve 647 esas, 879 karar sayılı hükmün incelenmesi C.Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından 1.12.2005 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Sanıklara atılı suçla ilgili olarak 5252 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince gereğinin takdiri ve yerine getirilmesi için dosyanın Ödemiş C.Başsavcılığına gönderilmesine dair verilen kararın temyiz olanağı bulunmayıp, itirazı kabil kararlardan olması ve mahkeme kararında kararın Yargıtay yolu açık olarak verilmesinin de kararın tabi olduğu itiraz kanun yolunu değiştirmemesi nedeniyle C.Savcısının itiraz istemi hakkında itiraz merciince bir karar verilmek üzere mahalline...

                "İçtihat Metni"Mal beyanında bulunmamaktan sanık ...’ın yapılan yargılaması sonunda; Sanığa atılı suçla ilgili olarak 5252 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince, gereğinin takdiri ve yerine getirilmesi için dosyanın Ödemiş C.Başsavcılığına gönderilmesine dair ( ÖDEMİŞ ) İcra Ceza Mahkemesinden verilen 29.7.2005 gün ve 977 esas, 1358 karar sayılı hükmün incelenmesi C.Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından 29.12.2005 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Sanığa atılı suçla ilgili olarak 5252 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince, gereğinin takdiri ve yerine getirilmesi için dosyanın C.Başsavcılığına gönderilmesine dair verilen kararın temyiz olanağı bulunmayıp, itirazı kabil kararlardan olması ve mahkeme kararında kararın Yargıtay yolu açık olarak verilmesinin de kararın tabi olduğu itiraz kanun yolunu değiştirmemesi karşısında, C.Savcısının istemleri hakkında itiraz merciince bir karar verilmek üzere mahalline gönderilmesi için...

                  UYAP Entegrasyonu