Miras bırakandan önce ölmüş olan anne ve babanın yerlerini her derecede halefiyet yoluyla kendi alt soyları alır. Somut olaya gelince; dosyada bulunan T.C.'ne ait nüfus kayıtlarının incelenmesinde muris ...'ın 2002 yılında dul ve çocuksuz olarak ölümü ile mirasçı olarak ana ayrı baba bir kızkardeşi.............'in kaldığı.............'in de 2009 yılında dul ve çocuksuz olarak ölümü ile mirasçılarının 2. zümrede bulunan ana ve babası ile bunların alt soyu olduğu, ....'nin babası ... ... ............'ın alt soyunun bulunmadığı, annesi .................'nin nüfus kaydı bulunmadığından ölü olup olmadığı, ölmüş ise alt soyunun olup olmadığı belirlenememektedir. Davacı ...'ın ....'nin ana bir baba ayrı kardeşi olduğunu gösteren vatandaşı bulunduğu Almanya Ülkesi makamlarınca usulüne uygun düzenlenmiş bir belge sunmadıkları, dosya içerisinde bulunan ....'...
Aile Mahkemesinin 15.03.2007 gün ve 2006/623-2007/118 sayılı kararı ile boşandıkları, mahkemece davalı baba ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesisine karar verildiği, ...ve ...'nin velayetlerinin yaşları henüz ana bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle davacı ana ...'...
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba ... ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Çocuğun babası ile yatılı kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmamaktadır. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir....
Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveyniyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde çocuğun bedeni ve fikri gelişimi yanında ana ve/veya babalık duygularını tatmin de önemlidir. Çocuk ile babası arasında yeterli kişisel ilişki kurulamadığı taktirde güven duygusunun oluşamayacağı açıktır. Somut olayda, davacı babanın boşanma karar tarihinde Türkiye’de yaşadığı, yeniden evlendiği ve İsviçre’de yaşamaya başladığı, çocuğu yalnızca yaz aylarında görebildiği anlaşılmaktadır....
Bu dava ana ve kocaya karşı açılır. Eldeki davada çocuklar evlilik birliğinde doğmamış, davacıların annesi Zeliha ile Mahmut 1978 tarihinde evlenmiş ve bu tarihten sonra davacılar tescil edilerek baba ile soybağı kurulmuş ise de, burdaki soybağının kurulması TMK'nin 282/1-2 mad. kapsamında değildir. Çünkü olayda anne çocukların biyolojik babası ile evlenmemiş, başka kişi ile evlenmiş ve yanlış beyana bağlı olarak davacılar annenin evlendiği kişinin çocukları gibi tescil edilmiştir. Bu nedenle de davacıların mevcut kaydının iptaline ilişkin istemleri nüfus kaydının düzeltilmesidir. Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle de kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (TMK'nin mad. 301). Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Davacıların açtığı ikinci dava da babalık davasıdır....
`ın kayyım olarak tayin edilmesine karar verilmiş, bunun sonucunda Karabük Aile Mahkemesince talebin kabulü ile Türk Medeni Kanununun 353. maddesi uyarınca çocuğun malları varsa bununla ilgili tutulacak defterin mahkemeye verilmesi, çocuğun mallarında veya çocuk mallarıyla yapılacak olan yatırımlarda önemli bir değişiklik olduğunda mahkemeye bildirilmesine karar verilmiş, bu karar davalı baba ... tarafından temyiz edilmiştir. Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece, çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler. Kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder (TMK m.352). Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse, hakim, malların korunması için uygun önlemleri alır (TMK m.360, Tüzük m.4/2). Bu önlemlerin neler olduğu Türk Medeni Kanununun 360/2. ve 361. maddelerinde gösterilmiştir....
Bu defa daha dikkatli inceleme yapılarak; 1- ... oğlu ...' ın kardeşlerini, çocuklarını ve torunlarını gösterir aile nüfus kaydının, 2- Davacının murisi ... Kızı ...' nın ana, baba, kardeşlerini gösterir aile nüfus kaydının, 3- ... kızı ... ( ... ) ' ın ana, baba, kardeş ve çocuklarını gösterir aile nüfus kaydının 4- ... İnci ve kardeşleri kayıtlarından yararlanılarak babası ... oğlu ...' in ve dedesi ... oğlu ...' in irtibatlı aile nüfus kayıtlarının merciinden istenerek evrak arasına konulduktan sonra gönderilmek üzere dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 17.11.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması, Evlat Edinmede Ana-Baba Rızası Aranmaması Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, velayetin kaldırılmasına, evlat edinmede ana-baba rızası aranmaması isteminin reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. ... A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 14.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ın müdürlüklerince hazılanan sosyal inceleme raporu ve Komisyon karar tutanağında, evlat edinme hizmet modelinden yararlandırılmasının çocuğun üstün yararına olacağının belirtildiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun) 311 inci maddesi gereği ...'ın evlat edindirilmesi için ana baba rızasının aranmamasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. II. CEVAP Davalılar davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı anne ... ve baba ...'nın evlilik dışı birlikteliklerinden ikinci çocukları olan...’nun 06.08.2021 tarihinde dünyaya geldiği, davalının yeni doğan çocuk...'...