Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 16.06.2015 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar mahkemece, tarafların ortak çocukları 05.12.2005 doğumlu.... ile 18.01.2010 doğumlu ... velayetleri anneye bırakılmıştır. Bu davada ise davacı baba davalı annenin velayet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle ortak çocukların velayetlerinin kendisine verilmesini istemiş mahkemece “velayetin değiştirilmesi şartları oluşmadığından” dava reddedilmiştir. Ortak çocuklar idrak çağındadır....

      Türk Medeni Kanunu 336. maddesinde, evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın, velayeti birlikte kullanacağı öngörülmüş; aynı Kanunun 342. maddesinde ise anne ve babanın çocuğu velayetleri çerçevesinde temsil edecekleri ilkesi yine ayırım yapılmadan getirilmiştir. Emredici nitelikteki bu yasal düzenleme, evlilik birliği içerisinde velayetin kullanılması kapsamında ana ve baba tarafından çocuk adına açılacak tüm davalar yönünden geçerlidir. Buna göre, aslolan eşlerin birlikte dava açmaları ise de, biri tarafından açılacak davaya diğer eşin sonradan onayını bildirip olumlu iradesini ortaya koyması ile velayetin birlikte kullanılması gerçekleşmiş olacağından, onay verilmesiyle de velayetin birlikte kullanılmış sayılacağı Yargıtayın yerleşik içtihatları ve yargısal uygulamada yeterli görülmektedir....

      ın anne ve babasının 21.12.2012 tarihinde boşandıkları, velayetin anneye verildiği, anne ... 26.04.2014 tarihinde vefat ettiği ve ... velayetinin askıda kaldığı anlaşılmaktadır. Davacı baba ... velayetinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Ana veya babası sağ olan çocuğun velayet altında tutulması, velayetin bunlardan birine verilmesi asıldır. Ancak, ana veya babanın velayet görevini yapamayacak olması veya çocuğun velayet altında bulunmasının, çocuğun fikri, bedeni, sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin anlaşılması halinde, çocuk velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi de atanması mümkündür (TMK.md.335). Dosyada babanın velayet görevine engel bir durum bulunmadığı gibi çocuğun velayet altında bulunmasının onun üstün menfaatine aykırı olacağına ilişkin bir olgu ve delil bulunmamaktadır. O halde ... velayetinin davacı babaya verilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

        Sulh Hukuk Mahkemesince, velayetin anneden ya da babadan kaldırılıp kaldırılmayacağının öncelikle değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu, velayet hususunun değerlendirilmesinin de aile mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 1. Aile Mahkemesi tarafından ise velayetin yaş küçüklüğü nedeniyle doğuran anne tarafından kullanılamaması sonucu olarak vesayet ihbarında bulunulduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 337. maddesine göre, “Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir."...

          Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....

          Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlarda göz önünde tutulmalıdır....

          Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, idrak çağındaki çocukların dinlenmesi sonucu oluşturulan SİR raporunda velayetin babadan alınarak davacı anneye verilmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin velayetin değişimi ile ilgili olarak verdiği kararında, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, müşterek çocukların yaşı itibari ile idrak çağında olup, baba yanında kalmak istediğini beyan ettiği, bilirkişi raporunda velayetin baba yanında kalmasının uygun olduğunun değerlendirildiği, raporun usul ve yasaya uygun olduğu, yeniden rapor alınmasını yahut rapora itibar edilmemesini gerektiren bir husus bulunmadığı, velayet düzenlemesinde aslolan çocukların üstün yararı olup, buna göre kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın velayetin değişimine ilişkin olarak yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan...

          Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, velayeti babaya verilen müşterek çocuğun hafta içi anne yanında, hafta sonu ise baba yanında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durum velayet görev ve sorumluluğun örtülü olarak devri anlamına gelir. Ayrıca mahkemece alınan uzman raporu ve çocuğun görüşüde dikkate alındığından velayetin değiştirilmesine ilişkin talebin kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir....

            Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti kendisine bırakılan, bilahare davalının açtığı velayetin değiştirilmesi davası sonucu Karaman Aile Mahkemesinin 2016/1131 Esas 2017/1244 karar sayılı kararı ile velayeti annesine verilen ortak çocuk 04.09.2007 doğumlu Hilmi Tunahan'ın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....

            UYAP Entegrasyonu