Maddesi hükmüne göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz....
Maddesi hükmüne göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz....
Maddesi hükmüne göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz....
Davacı tarafın iddiasına dayanak olarak gösterdiği ÇSGB İş Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca düzenlenmiş 10.06.2014 tarihli muvazaa inceleme raporunda; "davalı işyerinde 4857 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddeleri kapsamında yapılan teftiş sonucunda1. bendin a, b, c, d, e, f ve g alt bentlerinde açıklanan toplam 7 adet hizmet alım sözleşmesi ile kurulan asıl - alt işveren ilişkisinde, alt işverenlerin fiili olarak alt işverenlik sıfatının bulunmadığı, gerçek işverenin davalı Belediye olduğu, görünürdeki alt işverenlerin fiili görevinin işçilerin kayıtlarda gösterilmesinden ibaret olduğu" yönünde muvazaalı ilişki tespiti yapılmıştır. Muvazaalı ilişkinin taraflarının dava dışı Kent-Yol A.Ş. ile dava dışı Atlas İnşaat... Ltd. olduğu açıklanmıştır. Söz konusu muvazaa raporuna karşı geçersizliğinin tespiti talebiyle açılan İstanbul Anadolu 24....
mirasbırakanın mal kaçırma niyeti ile düzenlediği vasiyetname ile yasal mirasçılarının saklı paylarına tecavüz ettiğini, ayrıca vasiyete konu iki adet taşınmazdan birinin mirasbırakan tarafından, diğerinin ise davacılar tarafından satış yoluyla üçüncü kişilere temlik edildiğini ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; vasiyetnamenin iptalini gerektirecek herhangi bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davacılar dilekçelerinde; vasiyetnamenin, saklı paya (TMK. md 506) tecavüz amacıyla yapıldığını iddia etmektedirler.HUMK’ nun 76.maddesi uyarınca, dayanılan olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hâkime aittir.Dava dilekçesinde, yasal mirasçıların (alt...
Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemelere göre, alt soyun evlat edinilemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, mahkemece öncelikle evlat edinmek isteyen davacı ...’nin evli olduğu dikkate alınarak, Türk Türk Medeni Kanununun 306.maddesi gereğince davacının eşi ...’nin davaya dahil edilip ve çocuğun annesi Mürşide’nin de rızasının olup olmadığı sorulmak suretiyle evlat edinmeye ilişkin diğer koşulların da varlığı araştırılarak sonuca göre bir karar verilmesi yerine, eksik inceleme ile davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İstinaf Sebepleri Alt soy mirasçılara yapılan kazandırmalar yönünden kuralın denkleştirme yükümlülüğü olduğu halde mahkemenin ispat yükü tespitinde hataya düştüğünü, aksi durumun muris tarafından belirtilmediğini, murisin sağlığında malvarlığının tamamını davalı oğlu ...'e bağışlamış olmakla mal kaçırma iradesini açıkça ortaya koyduğunu, mal kaçırma iradesi sübut bulmasa dahi devrin miras payına mahsuben yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazların davalıya satış olarak değil bağışlama suretiyle devredildiğinin işbu dava açılmadan 2 - 3 ay önce öğrenildiğini, bu nedenle hakdüşürücü sürenin geçmediğini belirtmek suretiyle istinaf etmiştir. C....
HEMŞİRENİN İLAVE TEDİYE ALACAĞI ASIL İŞVEREN / ALT İŞVEREN İLİŞKİSİ DEVLET MEMURLARI KANUNU (657) Madde 36 "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı....
İŞÇİ ALACAĞI DAVASI 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 63 ] 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 41 ] 1475 S. İŞ KANUNU ( 14. maddesi yürülükte ) [ Madde 61 ] "İçtihat Metni" 2.Dava fazla mesai ve vardiya primi alacağına ilişkindir. İstekler hüküm altına alınmış karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacının üç gün bazen dört gün günde 24 saat süre ile çalıştıktan sonra 7 gün dinlenerek davalı idare bünyesinde radyoling istasyonunda güvenlik görevlisi olarak çalışmak üzere görevlendirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İstek konusu dönem 25.2.2001-23.2.2004 tarihleri arasıdır. Söz konusu sürenin bir kısmı 1475 sayılı İş Kanunu diğer kısmı halen yürürlükteki 4857 sayılı İş Kanunu dönemine rastlamaktadır. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 61.maddesine göre genel bakımdan iş süresi haftada en çok 45 saattir....
Davacının davalı T3'nin alt işverenlerinin işçisi olarak çalıştığı, alt işverenlerin destek personel teminine yönelik hizmet ihalesini aldığı ve davacının da temizlik işçisi olarak çalıştırıldığı, davalıyla davanın ihbar edilmesini talep ettiği şirketler arasında 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2.maddesindeki düzenleme doğrultusunda asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulduğu, davacı işçinin işçilik alacaklarından davalı T3 ve alt işverenlerin dayanışmalı olarak sorumlu bulunduğu belirlendiğinden davalı vekilinin husumet itirazı Dairemizce yerinde görülmemiştir....