WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması, davalı kocaya ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir. Kaldı ki, somut olayda davacı kadın vasisi olduğu babaannesine baktığından mütevellit babaannesine ait maaşı almakta, kendisine ait kişisel düzenli bir geliri bulunmamaktadır....

    Davacının temyiz itirazlarına gelince; 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik,su,telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir. Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir....

      Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; davacı tanık anlatımlarından, davacı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacının, müşterek haneden ayrılmakta haklı olduğuna dair, inandırıcı ve kabul edilebilir herhangi bir delili bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ile davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

        bu parayla edinildiğini açıklamış, daha sonra dosyaya sunduğu 23 Mart 2012 havale tarihli dilekçesinde ise; davacının ziynet eşyasından kaynaklanan 2.000,00 TL'yi 394 plakalı aracın alımına kullanmadığını, 2.000,00 TL ile dava konusu malların alınamayacağının açık olduğunu, ziynet eşyaları ile ilgili beyanların gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, “...dava konusu edilen motosiklet evlilikten önce alındığından bu konudaki talebin reddine, ...plakalı araca davacının ziynetleriyle katkıda bulunduğu anlaşıldığından 2.000,00 TL değer artış payının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ait istemin reddine,” karar verilmesi üzerine; hüküm, yalnızca davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Dava; davacı kadın yararına TMK 197. maddesi gereğince tedbir nafakası talebine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2. maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir. 4721 sayılı TMK 183/3 maddesinde "eşler birlikte yaşamak,birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadır." 4721 sayılı TMK 197/3 maddesinde ise ''eşlerden birisi haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerinde de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.'' denilmiştir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır....

          Dava, TMK'nun 166/1- 2 m.sinde düzenlenen genel geçimsizlik nedenine dayalı boşanma, velayet ve fer'i talepleri ile düğünde takılan takı ve paralardan kaynaklanan alacak taleplerine ilişkindir....

          Somut olayda; davacı tarafça başlatılan icra takibi davacı kadına ait TMK 220 ve devamı maddeleri gereğince kişisel mal niteliğindeki düğünde takılan ziynet eşyasından kaynaklı alacak talebidir. Davacı kadının ziynet eşyalarını eşi ve kayınpederinden birlikte istemesine yasal engel yoktur. Eşlerin sonradan boşanması da davanın niteliğini değiştirmeyecektir. Bu haliyle davacının davasının açık bir biçimde Aile Mahkemesinin görevine girdiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince her iki davalı yönünden de Aile Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan davalıların istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

          Dava, ziynet eşyasından kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.(TMK 218- 220) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; TMK'nun 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası, talep konusu miktarın kesin olarak belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması veya bunun imkansız bulunması halinde açılabilir. Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz (HMK 109/2). Alacak miktarının tartışmasız veya açıkça belli olduğu durumlarda belirsiz alacak veya kısmi dava açmakta alacaklının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartlarındandır (HMK 114/h). Diğer yönden HMK madde 33 gereği hakim, Türk Hukukunu res'en uygular. Olayların ve taleplerin açıklanması taraflara, hukuki nitelendirilmesi ise mahkemeye ve hakime aittir. 6100 sayılı HMK'nun 31. maddesinde de hakimin davayı aydınlatma görevi düzenlenmiştir....

          Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır (TMK m.197). Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1- e bendine göre, dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların açık özetlerinin gösterilmesi gerekir....

          Ancak; 1-Olayın hemen ardından verdiği beyanı ve 10.08.2007 tarihli “Teşhis Tutanağı”na göre; sanığın, mağdurun parmağını kıvırarak cüzdanını aldığının anlaşılması karşısında; mağdurun, sanıkları suçtan kurtarmaya yönelik kovuşturma aşamasında değişen anlatımına itibar edilip nitelendirmede yanılgıya düşülerek sanıklar hakkında yağma suçu yerine, yazılı şekilde hırsızlık suçundan uygulama yapılması, 2-Mağdurun, 05.12.2007 tarihli oturumda zaman belirtmeksizin, yağmalanan eşyasından paranın iade edildiğini ve sanıkların etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmalarına rıza gösterdiğini belirtmesi karşısında; mağdura kısmi iadenin ne zaman yapıldığı sorularak sonucuna göre 5237 sayılı Kanunun 168/1 veya 168/2. maddesiyle uygulama yaplması gerektiği gözetilmeden, iadenin kovuşturma aşamasında yapıldığı kabul edilerek hüküm kurulması, 3-Suça doğrudan katılan sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 37/1. maddesi yerine aynı Yasanın 39. maddesiyle uygulama yapılması, 4-Sanıkların, hapis...

            UYAP Entegrasyonu