Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Komisyonu’nun 15.06.2011 tarih ve 2011/34 sayılı kararıyla, 5543 sayılı İskan Kanunun 21/2. maddesine aykırılık nedeniyle, hak sahipliğinin ve daha önce alınmış 29.06.1998 tarih ve 1998/14 nolu kararın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı idare, davalı tarafın tahsis gereğince yerine getirmesi gereken koşullara uymadığını ve bu nedenle hak sahipliğinin iptal edildiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu taşınmazın davalılar adına tescilinin dayanağı olan hak sahipliğine ilişkin idari karar, idarece alınan yeni bir karar ile iptal edildiğine, başka bir ifadeyle davalılar adına tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine göre, artık tescilin dayanağı ortadan kalkmıştır. Öyleyse, davalılar adına mevcut kaydın TMK’nın 1025. maddesi uyarınca yolsuz tescil durumunda bulunduğu kuşkusuzdur....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, mükerrer kadastro işlemine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Hakimler Savcılar Kurulu'nun iş bölümüne dair kararı uyarınca; "Mükerrer kadastrodan kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarına" ilişkin istinaf kanun yolu başvurularını inceleme görevi Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine ait olduğu anlaşıldığından, Dairemizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; İş bölümü yönünden Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, Dosyanın görevli Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi....

    -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; tapu iptal ve tescil isteği bakımından son kayıt malikinin kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığına ve bilirkişilerce belirlenen bedelin hüküm altına alınması doğru olduğuna göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 18.40.-TL. onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Maddesine dayalı tapu iptal ve tescil talebi yönünden gerekçeli kararda bu talebin yasal koşulları oluşmadığından bahisle tapu iptal tescil kararı verilemeyeceği açıklanmış olmakla birlikte, hüküm fıkrasında tapu iptal tescil talebine ilişkin hüküm kurulmamıştır.Bu nedenlerle mahkemece gerekçe ve hükmü çelişkili, infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. 2-) Bozma nedenlerine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

        -KARAR- Dava, yalnız tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, davalı ...’un çekişmeli taşınmazı dava tarihinden önce dava dışı ...’e temlik ettiği, bu durumda davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, kayıt maliki ...’in de başvurusu üzerine davaya fer’i müdahil olarak kabul edilmiş olmasının, adı geçene davalı sıfatını vermediği gibi eldeki tapu iptal ve tescil davasının görülebilirliğini de sağlamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığına göre, davacının temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.75.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan annesi...'nin 776 sayılı parseldeki payını kızı ...'ya muvazaalı biçimde devrettiğini, ölen kardeşi Sümer'in çocukları olan davalıların ... aleyhine açtıkları muvazaaya dayalı iptal-tescil davasının kabulle sonuçlanıp kesinleştiğini, hükmen gerçekleşen iptal sonrasında ...'nın, üzerinde kalan ve kendisinin miras bırakan annesi...'den gelen miras payını da içeren payının tamamını davalılara sattığını ileri sürerek, payı oranında iptal-tescil istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, muvazaa olgusunun daha önce görülen 2003/822 esas sayılı davada kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....

            Somut olayda uyuşmazlık, davacı ...’nin davalılardan öre halen evli olduğu, aralarında boşanma davası devam ettiği dönemde ailesinin yardımı ile satın aldığı ancak yabancı uyruklu olduğu için davalı eşi adına kayıtlı taşınmazın muvazaalı olarak diğer davalıya satıldığı iddiasıyla açtığı tapu iptal ve tescil davasıdır.Dava mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan bir dava olmayıp, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davsıdır. Bu durumda, en uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 05.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Sayılı dosyanın dava dışı Mualla Çakar tarafından, davalı T3 aleyhine açılan 1348 parsel sayılı taşınmazın yolsuz tescil sebebine dayalı tapu iptal tescil davası olduğu, eldeki önalım hakkına dayalı tapu iptal tescil davasının açıldığı tarih itibari ile davalı T3 dava konusu taşınmazda malik olduğu ve davacının önalım hakkına dayalı tapu iptal tescil talep etme hakkına sahip olduğu gerekçesi ile davalı tarafın bekletici mesele talebi yerinde görülmemiştir....

              Her ne kadar; mahkemece tapu iptal ve tescil isteği yönünden bir karar verilmemesi doğru değilse de; temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Davalının, temyiz itirazlarının reddiyle temyiz edenin sıfatına göre usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.780.00.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlamaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği- (dolu pafta sistemi) –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)...

                  UYAP Entegrasyonu