Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARŞI OY 4857 sayılı İş Kanununun 19.maddesine göre, “Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli sözleşmesi, o işçinin davranışına veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25'nci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.” Bu hükümle, işçinin savunmasının alınması, işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle sözleşmesinin feshi için bir şart olarak öngörülmüş ve salt işçinin savunmasının alınmamasının tek başına, süreli feshin geçersizliği sonucunu doğuracağı ifade edilmiştir.İşçinin savunması, sözleşmenin feshinden önce alınmalıdır....

    Böylece, sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Kanunda, sözleşmesinin feshinde ödenmesi gereken izin ücreti için kesin bir ödeme günü belirlenmiş değildir. Yasada, sözleşmenin feshi anı yıllık ücretli izin hakkının ücrete dönüşmesi, bir başka anlatımla izin ücretine hak kazanma zamanı olarak kabul edilmiştir. İş sözleşmesinin feshedildiği tarihte izin ücreti muaccel olur, ancak faiz başlangıcı bakımından işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekir. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, akdinin haksız feshinden doğan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 9.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 9.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 17.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      hakkında tutanak tutulduğunu, sözleşmesinin tazminatsız olarak feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece, karşı davalının sözleşmesinin karşı davacı okulda çalıştığı sıradaki ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışları sebebiyle haklı nedenle feshedildiği kabul edilmiş ise de, karşı davalının sözleşmesinin 04.04.2014 tarihinde sona erdiği, karşı davacının iddia ettiği 25 öğrencinin okuldan kayıtlarını aldırdıkları tarihlerin ise sözleşmesinin feshinden aylar sonra (Haziran 2014 ve Şubat 2015 tarihleri arasında) olduğu, karşı davalının yeni açılan okulda ortak olduğu tarihin de 15.12.2014 tarihi olduğu, karşı davacının karşı davalının sebep olduğunu iddia ettiği zararlandırıcı olayın gerçekleşme tarihinin 2014-2015 eğitim yılında olduğu, 5521 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıklara bakmakla görevli olan mahkemesinin, sözleşmenin feshinden sonra gerçekleşen zararlandırıcı eylem nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasına bakmakla görevli olmadığı sonucuna varılmıştır....

        Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3. maddesi gereğince bu halde red sebebi ortak olan davalılar yararına tek bir vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak her bir davalı için ayrı ayrı vekâlet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır. 3-Mahkeme kararında sebepsiz zenginleşme nedeniyle alınan bedelin iadesi gerektiği kabul edilerek ödeme tarihlerinden itibaren faiz hesaplaması yapılmış ise de; uyuşmazlık sözleşme ve takip tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 61. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerinden kaynaklanmayıp eser sözleşmesinin ifa edilmemesi nedeniyle feshinden doğduğu ve sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi zorunlu olduğundan ödeme tarihinden itibaren işlemiş faiz hesabı yapılarak alacak tahsiline karar verilmesi...

          İş Mahkemesinden verilen 12.11.2008 gün ve 77/770 sayılı hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. K A R A R Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde, "Yargıtay Kanunu" nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İnceleme konusu karar, (Kıdem tazminatı vs. işçilik alacaklarından doğan faiz talebi ile akdinin haksız feshinden doğan manevi tazminat ) istemine ilişkin olup belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 9.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 26.01.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....

            Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59'uncu maddesinde, sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür....

              Böylece, sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, davacının da açıkça kabulünde olduğu üzere davacının her yıl özellikle Ocak-Şubat-Mart aylarında çalışmadığı, buna rağmen aylık ücretlerinin ödendiği sabittir. Bu durumda olan bir işçinin bu çalışmadığı ve ücretini aldığı dönem için yıllık izinlerini kullandığı kabul edilerek yıllık izin alacağı ücretinin reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava Türü : Alacak YARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucuda verilen Direnme kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu ve Dairemizin 6352 sayılı Kanun'un 40.maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun geçici ikinci maddesi uyarınca öncelikle inceleme yetkisi olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Dairemiz ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık davacının sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediği ve buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Dairemizin “ ..Somut olayda, davacı, ücretleri düzenli ödenmediği için sözleşmesinin haklı nedenle kendisi tarafından feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı işveren ise, davacının devamsızlık yaptığını, devamsızlık nedeniyle işçinin aktinin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu