Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayımızda, davacının maliki olduğu 1626 ve 1637 parsel sayılı taşınmazlara sınırdaş 1641 ve 1642 parsel sayılı taşınmazların 13.05.2020 tarihinde satıldığı, bu kapsamda davacının sınırdaş parsellerin satışı nedeniyle önalım haklarının doğduğu, 1626 ada 1637 parsel sayılı taşınmazların tam maliki olan davacının, taşınmazına sınırdaş olan 1641 ve 1642 parsel nolu taşınmazların tamamının davalıya satılması nedeniyle, davacı tarafın hak düşürücü süre içerisinde yasanın kendisine tanıdığı şufa hakkını kullandığı, gerek önalım hakkının doğduğu satış tarihi gerekse bu hakkın kullanıldığı dava tarihi itibarıyla sınırdaş arazi malikine önalım hakkı tanıyan 5403 Sayılı Kanunun 8/i-2 maddesi yürürlükte olup, yürürlükteki yasal düzenlemeye göre mevcut olan önalım hakkının yasal değişiklik nedeni geçmişe etkili şekilde ortadan kalktığına ilişkin düşünce, 7255 sayılı Kanunun 31/b maddesindeki yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğine ilişkin açık yasal düzenleme ve bu konudaki kanun...

Önalım hakkı kullanılınca paydaş payını yasal önalım hakkını kullanan diğer paydaşa devretme yükümlülüğü altına girmektedir. Böylece önalım hakkı taşınmaz mülkiyetinin dolaylı sınırlama biçimlerinden birisidir. Bu hak kullanılmadığı sürece ortada bir kısıtlama olmayıp, önalım hakkının kullanılmasıyla birlikte ortaya çıkar. Yasal önalım hakkının kullanılması, ancak paydaş olmayan birisine yapılan satışta söz konusu olur. Önalım hakkı eskisi gibi irade bildirimi ile değil, ancak alıcıya karşı dava açılarak kullanılabilir. Bu hakkın dava dışında kullanılması olanaklı değildir. Önalım davası yenilik doğuran bir dava, kararı da yenilik doğuran bir karardır. Davalı, kurucu-yenilik doğuran haklardan sayılan şuf'a (önalım) hakkını kullanmıştır....

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/07/2021 NUMARASI : 2018/100 2021/256 DAVA KONUSU : Tazminat (Tapunun Haksız Ele Geçirilmesi Nedenli) KARAR : Taraflar arasında görülmekte olan Tazminat (Tapunun Haksız Ele Geçirilmesi Nedenli) istemine ilişkin açılan dava hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi başvurucu davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle : Davacıların maliki olduğu Antalya İli, Manavgat İlçesi, Örenşehir Köyü 124 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak Manavgat Orman İşletme Müdürlüğü tarafından taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı iddiası ile Manavgat 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/106 Esas sayılı dosyasına dava açtığını, yapılan yargılama sonunda taşınmazın tapu kaydının iptaline ve taşınmazın orman vasfı ile hazine adına tesciline karar verildiğini ve verilen hükmün 12/09/2014 tarihinde kesinleşerek davacılar adına olan tapu kaydının iptal...

(AYM, E.1988/7, K.1988/27, 27.09.1988) Önalım bedelinin makul süre içerisinde depo edilmemesi ve vadeli bir mevduat hesabında değerlendirilmemesi nedeniyle davacıyı, amaç dışında zenginleştirecek ve alıcı davalıyı da fakirleştirecek yorum ve sonuçlardan kaçınılmalıdır. Hakkın kullanılması hiç bir zaman davalının zararına olmamalıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2.maddesinde "adına payın tesciline karar verilmeden önce" ibaresi bulunmakta olup önalım davalarında paranın nereye ve ne zaman yatırılacağı hakimin takdirine bırakılmıştır. Mahkemeler ise çoğunlukla önalım bedelini nemalandırmaksızın mahkeme veznesine yatırılmasına karar vermektedir. Bunun yerine resmi bir bankanın mevduata uyguladığı en yüksek getiri sağlayacak şekilde vadeli hesaba yatırılmasına karar verilerek paranın değer kaybetmesinin önüne geçilmiş olacaktır....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasaya ve usule uygun önalım hakkını kullanmaktan vazgeçtiği halde tapu iptali ve tescili açan davacının haksız kötü niyetli yasaya ve usule aykırı davasının reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

ın yasal mirasçısı olduğunu, tapuda gösterilen bedeli depo etmeye hazır olduğunu belirterek önalım hakkının tanınması ve davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise duruşmalara katılmamıştır. Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanununun 640.maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.11.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, dava konusu 122 ada 2, 122 ada 3, 122 ada 4, 581 ada 34, 581 ada 35, 581 ada 36 parsel sayılı taşınmazlarda hisse sahibi olduğunu, dava dış... taşınmazdaki hisselerini davalı ...'...

      Davalılar vekili, müvekkili ...’nun satış tarihi olan 26.05.2014 tarihinden önce taşınmazda hissedar olduğunu, bu nedenle müvekkiline karşı önalım hakkı kullanılamayacağını, davacının dava tarihinden önce müvekkilleri tarafından davacı aleyhine açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasında önalım bedelinden daha fazla tazminat ödeyeceğini bildiğinden kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, bu davanın açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasıyla birleştirilmesi gerektiğini beyan ederek ve bedelde muvazaa iddiasında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, önalım bedelinin kesin süre içerisinde depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapunun haksız ele geçirilmesinden kaynaklanan tazminat davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 07/04/2021 gün ve 2020/8905 Esas – 2021/4997 Karar sayılı ilama karşı taraf vekillerince verilen dilekçeler ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R – Davacılar vekilinin karar düzeltme dilekçesinin temyiz defterine kaydedilirken Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 25.01.1985 gün ve 1984/5 esas 1985/1 sayılı kararı uyarınca karar düzeltme harcı hesaplanarak temyiz edenden istenip istenmediği araştırılarak harç istenmiş ve yatırılmış ise makbuzunun, istenmesine rağmen harç yatırılmamış ise, bu konuda mahkeme kalemince tanzim edilen belge varsa, bu belge dosya içine konulduktan, Mahkeme kalemince belge tanzim edilmemiş...

          Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Yüksek Mahkeme uzun süredir istikrar kazanan kararlarında fiili taksim halinde önalım hakkının kullanılamayacağına karar vermesinde bizce bir haklılık vardır....

            UYAP Entegrasyonu