Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın davaya dahil edilmemiş olması ve sonradan vefat etti ise mirasçılık belgesi dosya kapsamına sunulmadan ve mirasçıları davaya dahil edilmeden yargılamanın bitirilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, davalı murislerin zapta karşı tekeffüle konu satışa ilişkin verdikleri vekaletnamenin, dava konusu satıştan önce başka satışa da konu olduğundan, aslında dava konusu satışın hükümsüz olduğunu, vekilin yaptığı ilk satıştan sonraki satışların müvekkileri açısından sonuç doğurmayacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, zapta karşı tekeffül nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.Dava konusu uyuşmazlık bakımından dava tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 189 uncu maddesinde; "Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey'in akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşı mesul ve zamındır....

    ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre TBK'nın 227.maddesi gereğince talepte bulunabilecek olması, sözleşmenin tarafı olmayan ve araç maliki olmayan davacı T1 ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre talepte bulunamayacak olması sebebiyle davacının, hakkında başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığı kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçelerle davanın kabulü ile Rize İcra Müdürlüğü'nün 2019/6916 Esas sayılı dosyası bakımından davacının 28.000,00 TL asıl alacak ve 48,33 TL işlemiş faiz olmak üzere 28.048,33 TL alacak sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir....

    BK'nun 189. maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir." yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda, ihale yoluyla satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Hâl böyle olunca, davalı belediye zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13- 618 esas ve 2010/668 karar sayılı ilamı da bu yöndedir....

    Mahkemece; dava konusu araç kaydına Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/11651 Hazırlık sayılı dosyasından çalıntı şerhi konulduğu, aracın henüz zapdedilmediği, ceza yargılamasının devam ettiği, zapdedilmeyen araç için zapta karşı tekeffül davasının açılamayacağı, zapt gerçekleştiğinde davacının bu davayı açabileceği, bu aşamada bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Dairece dava konusu araç ile ilgili ceza yargılamasının da devam ettiği dikkate alınarak aracın kimliğinin değiştirilmesi (change) ve hak mahrumiyetine yönelik tedbir kararı nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gerekçesiyle bozulmuştur....

      HUKUK DAİRESİ Uyuşmazlık; geçerli taşınmaz satış sözleşmesi sonrası zapta karşı tekeffülden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 20.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

        Gayrimenkul satımında ölçünün eksik çıkması nedeniyle alıcının satıcıya karşı açacağı davanın yasal dayanağı BK'nın ayıba karşı tekeffül ife ilgili hükümleridir. Ayıba karşı tekeffül davası, BK'nın 217. maddesi yollamasıyla BK'nın 207/1. maddesi gereğince 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Satıcının alıcıyı iğfal etmiş olması halinde, satıcı 1 yıllık zamanaşımı süresinden istifade edemez. Davacının iğfal edildiğine dair bir iddia bulunmamaktadır. Somut olayda, taşımazın satış ve teslim tarihi ile dava tarihi arasında 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu durumda mahkemece, davalının zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlıkta 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle zamanaşımı definin reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2- Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

          Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı tekeffül borcunu düzenleyen Borçlar Kanununun 189. maddesinde, 2010/10909-17415 satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zapt edilmesinden, alıcıya karşı mesul ve zamin olduğu açıklandıktan sonra, devamındaki maddelerde de, (BK.189-193 mad.) bu yükümlülüğün koşulları ve zararın kapsamı konusunda açıklamalar getirilmiştir. Borçlar Kanununun 192. Maddesinde, satılanın tamamen zaptı halinde, satımın münfesih addolunacağı ve alıcının, satıcıdan aynı maddenin 1, 2, 3 ve 4. bentlerinde yazılı zararları isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu hükümlere göre, satılanın tamamen zaptı halinde alıcı, satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semereler düşülmek suretiyle, ... olduğu semenin faizi ile birlikte iadesini isteyebilir. Satım bozulduğuna göre, satıcının mal varlığında satım bedeli nedensiz kalır....

            Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Borçlar Kanununun 214 (eski BK 189) ve devamı maddelerinde düzenlenen, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Somut olayda, noterde resmi şekilde düzenlenen işlemle satış işlemi gerçekleştirilmiş, sonrasında aracın zoralımı ve müsaderesine karar verilmiştir. Aracın zoralımı ve müsaderesi işlemleri sözleşmeyi geçersiz kılmaz. Sözleşme baştan geçerli olarak kurulmuştur. Zoralım ve müsadere işlemleri nedeniyle sonradan ortaya çıkan ifa imkansızlığı durumu sözkonusudur. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşme geçerli bir şekilde kurulduğundan uyuşmazlığa sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanamaz. Yargıtay bozma ilamında zamanaşımının başlangıç tarihi yönünden değerlendirme yapıldığından bozma ilamına uyulmuş olması sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyip bu yönde taraflar yararına kazanılmış hak oluşturmaz. Hâl böyle olunca, davalı zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur....

            Davalı T6 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davaya bakmakla yetkili mahkemelerin de Afyonkarahisar Mahkemeleri olduğunu, dava konusu aracın müvekkili davalı tarafından satılmadığını, taraflar arasında araç satışana ilişkin bir sözleşme olmadığını, bu nedenle davalının TBK'nın 217 ve 219. maddeleri uyarınca zapta karşı tekeffül hükümlerinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin ekspertiz incelemesinde aracın şase numarasının doğruluğunu ve şase numarasının değişiklik yapılıp yapılmadığını inceleme ve tespit etme görev ve sorumluluğunun olmadığını ayrıca şase numarasının ekspertiz incelemesinden sonra değişmiş olma ihtimalinin de bulunduğunu ayrıca araca ilişkin bir müsadere kararı bulunmadığını, bu sebeple ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istenilmiştir....

            karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için geçerli bir kira sözleşmesinin bulunması gerektiğini ileri sürmüş ve kararın kaldırılmasını istemiştir....

            UYAP Entegrasyonu