Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SMMM Bilirkişi ... tarafından ticari defterler ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve itibara layık bulunan rapora göre ; '' Dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davalının 2016 yılı İşletme Defterinin delil vasfının bulunduğu, davalı yanın incelenen 2016 yılı İşletme Hesabı Defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmakla beraber, İşletme Hesabı Defteri yapısı itibarıyla, gerçek borç-alacak ilişkisini tespite imkan vermeyen bir ticari defter olduğundan davalının 2016 yılı İşletme Defterinden davacı yan ile olan borç/alacak miktarı tespit edilemediği, davacı şirket tarafından davalı şirkete 3 adet toplamda 70.467,98 TL fatura düzenlendiği, davalı şirkete ait İşletme Defteri Gider Listesi incelendiğinde; davacı şirket tarafından düzenlenen mezkur faturaların davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, neticeten; mezkur faturaların...

    Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir....

      Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür. Uyuşmazlığın çözümü bakımından somut olayda, davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesi gerekmektedir....

        İNCELEME VE GEREKÇE : Dava; Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir. Davacı tarafın tacir olmadığı ve işin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmadığı, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK'nın 4 maddesine göre, Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın da "ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. Öte yandan, dava konusu uyuşmazlık, TTK 4.maddesi uyarınca yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardan da değildir....

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 04/11/2021 NUMARASI: 2021/307 2021/869 DAVANIN KONUSU: Alacak (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) Taraflar arasındaki davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, alacak istemine ilişkindir. İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesince, "......

            TTK m. 5/1'de yapılan düzenlemede, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir. Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır....

              Öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmemesine rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olarak düzenlenmiştir. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır....

                GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : Dava, işletme hakkı devir sözleşmesi nedeni ile rücuen alacak istemine ilişkindir. 5235 sayılı Yasa m. 35/2 uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi hukuk ve ceza daireleri aralarındaki işbölümü, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 25/06/2020 tarihli ve 564 sayılı kararı ile belirlenmiştir. İşbölümü kararının 21. Hukuk Dairesi'ne ilişkin bölümünün (1) numaralı bendinde "6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan ticari işletme, ticaret sicili ve ünvanı, ticari defterler, acentelik sözleşmesi, şirketler (anonim, limited, kollektif ve komandit) hukukundan kaynaklanan alacaklara ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar, "ın istinaf incelemesinin işbu Daire tarafından yapılacağı belirtildiğinden HMK m. 352/1,a uyarınca, dosyanın 21. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: Dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21....

                  Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 26.02.2009 gün ve 386-35 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık tenfiz istemine ilişkin olup, yanlar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmaması nedeniyle, dosya kapsamından da şirket hisse senetlerinin temlik ve rehninden kaynaklandığı anlaşılmakta olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 11.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 11.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    TL 'nin 22/03/1999 tarihinden itibaren işletme ticari faiziyle birlikte tahsiline, kendisinin ve eşinin haksız tutuklanması nedeniyle sahipsiz kalan ve zayi olan 64 adet büyükbaş hayvandan doğan zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50.000,00 TL sinin 25/03/1999 tarihinden itibaren işletme ticari faiziyle birlikte tahsiline, fiili ihtiyati tedbir konularak 13 seneye yakın yedieminlikte kalan kamyonetten doğan zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 7.500,00 TL sinin 25/03/1999 tarihinden itibaren işletme ticari faiziyle birlikte tahsiline, Toyota marka aracın davalı bankanın icra yoluyla yaptığı satıştan doğan zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.500,00 TL sinin 25/03/1999 tarihinden itibaren işletme ticari faiziyle birlikte tahsiline, ödenen araç vergilerinden doğan zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL sinin olay tarihinden itibaren işletme ticari faiziyle birlikte...

                      UYAP Entegrasyonu