Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK'nın madde 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Ancak elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklığa dahil başka bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde iştirak çözülmese dahi satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır. (14. HD. 03.07.2012 tarih, 8165 Esas, 9129 Karar) Elbirliği ortaklarının biribirlerine yaptıkları satış geçerlidir. Zira bu durumda bir ortağın tasfiye payı azalmakta veya kalmamakta bu pay elbirliği mülkiyetinin diğer ortağının tasfiye payına ilave edilmiş olmaktadır....

    Somut olayda davacı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin davalının haksız feshi ile sonuçlanması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Buna göre, davalının 4077 sayılı Kanunda belirtilen “Tüketici” tanımına girdiği, davacının ise “satıcı” konumunda olduğu ve uyuşmazlığın bir tüketici işlemi olan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla, 4077 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/12/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

      İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, taraflar arasında noterden yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince " 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46 Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....

      Mahkemenin davayı zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği kararın Dairemizce bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucu, sözleşmenin ifa olanağının kalmadığı gerekçesiyle sadece bedele hükmedilmiş, bu karar taraflarca temyiz edilmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacının temyiz itirazlarına gelince; Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 (önceki Medeni Kanunun 634) ve Noterlik Kanunu’nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür....

        Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanan tescil isteminin hüküm altına alınabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan bedel ödenmiş olmalıdır. Ancak, bedelden ödenmeyen bir kısım var ise, bu bedel Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca depo ettirilmelidir....

          Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

          Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

            Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez....

              (DERDEST) DAVA KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2022/304E. (Derdest) sayılı kararı aleyhine davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunduğundan, dosyanın yapılan incelemesi sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiller ile karşı taraf arasında Gaziantep 4. Noterliğinin 37843 yevmiye numaralı ve 28/09/2017 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği sözleşme konusu olan Gaziantep İli Şehitkamil İlçesi Beylerbeyi Fıstıklık Mahallesi 649 Ada 2 parsel kain 3.499,93 m2 yüz ölçümlü taşınmaz olduğu, anılan sözleşmenin 21....

              A.Ş. arasındaki 20.04.2004 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve menkul eşya satış sözleşmesi başlığını taşıyan 24.8.2004 tarihli sözleşmenin ... A.Ş. ile dava dışı ... Ltd.Şti. arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan borcun teminatı olmak üzere muvazaalı olarak düzenlendiğini iddia etmiştir. Gerçekten, bir sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak hüküm ve sonuç meydana getirmesi için gerçek niteliği bakımından satış vaadi sözleşmesi olarak kurulmuş olması gerekir. Yoksa, sözleşmenin salt bu görünümü taşıması yeterli değildir. Örneğin; taşınmaz satış sözleşmesinin aslında bağış, karz veya teminat amacıyla yapılması her zaman olanaklıdır. Bunun gibi bir taşınmaz mülkiyetinin ileride geçirilmesi amacıyla taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmış, buna rağmen gerçekte teminat amacı güdülmüşse vaad borçlusu ile vaad alacaklısı arasında yapılan bu işlem muvazaalıdır. Muvazaa, kaynağını Borçlar Kanununun 18. maddesi hükmünden alır....

                UYAP Entegrasyonu