Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği, Hükmün Dairemizce 07/05/2019 gün ve 2018/5345 Esas, 2019/3508 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, 05/07/2012 gün ve 6352 sayılı Yasa ile 5521 sayılı Yasaya eklenen geçici 2.maddesi uyarınca yapılan incelemeye ve Dairemiz bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin 10 gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerektiği anlaşılmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesi ile eski eşi olan davalıya evlilik esnasında kalem kalem belirttiği belli miktar paraları borç olarak verdiğini ileri sürerek toplam 93.707,11 TL para alacağının faizi ile birlikte tahsilini, davalının haksız fiili nedeniyle menfi ve müspet zararları nedeniyle 10 bin TL tazminat ile yine, uğramış olduğu manevi zararlar nedeniyle 50 bin manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece bu istekler "borç ilişkisinden olduğu ispatlanamayan ve evlilik birliği içerisindeki kazançla ilgili uyuşmazlık" olarak nitelendirilerek Aile Mahkemesi görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir....

      Tazminat ve rücu istemli davalarının, kusur oranlarının ve tazminat miktarının belirsizliği nedeni ile belirsiz alacak davası olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, Bağ-Kur sigortalısı ....’un hak sahiplerine ödenen gelir nedeniyle Kurum zararının belirsiz alacak davası olarak açabileceğinin gözetilmesi ve esasa girilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerekitirir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/06/2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

        İş kazası nedeniyle tazminat ve rücu istemli davalarının, kusur oranlarının ve tazminat miktarının belirsizliği nedeni ile belirsiz alacak davası olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece: davalının eylemi sonucu kasten öldürülen Tarım Bağ-Kur sigortalısı Ş...A...’un hak sahiplerine ödenen gelir ve cenaze yardımlarından oluşan Kurum zararının belirsiz alacak davası olarak açabileceğinin gözetilmesi ve esasa girilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerekitirir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Mahkemece hükmedilen tazminat 2.460,57 TL olup, her ne kadar tazminat miktarına yönelik 12/06/2017 tarihli açıklama dilekçesi ile miktarın 19.500 TL olduğu belirtilmiş ise de gerek bu miktar üzerinden harcın yatırılmamış olması gerekse de bilirkişi raporu alındıktan sonra davacı vekilinin 24/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile alacak miktarının istinaf dilekçesinde de belirttiği üzere 4.310-TL olduğunu belirtmesi ve akabinde bu miktar üzerinden harcı yatırmış olması karşısında alacak konusu miktarın 4.310 TL olup hükmedilen miktarın 2.460,57 TL olması nedeniyle reddedilen ve davalı ... yönünden hükmedilen miktarın HMK'nın 341/2. maddesi gereğince, karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı (3.560,00 TL) altına kaldığından, kabul edilen miktar açısından her iki taraf yönünden de karar kesin olduğundan, kararın kesin olması halinde ilk derece mahkemesince bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarih 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararının kıyasen uygulanması yoluyla Dairemizce de karar...

            Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

              Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

                Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir.Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kaza tarihinden aksi halde dava tarihinden başlayarak işleyecek ticari faiziyle veya yasal faiziyle ile birlikte toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacının, trafik kazası sonucu meydana gelen gerçek zarar miktarı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli değildir. Esasen davacının kaza sonucu oluşan maluliyeti nedeniyle tazminat miktarının tespiti, yapılacak yargılama sırasında alınacak ATK ilgili ihtisas kurulunun raporuyla belli olduktan sonra bilirkişi incelemesi ile belli olacağından, görülmekte olan davanın belirsiz alacak davası olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır....

                  Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

                    Zira, bu iddia ve gerekçeler yasal dayanağı olmayan davayı kabul edilebilir hale getirmediği gibi, açılacak alacak ve tazminat davaları ile birlikte İİK nun 264/1 maddesine göre istenecek ve mahkemece kabul edilecek ihtiyati haciz kararı ile yukarda ileri sürülen muhtemel tehlikede ortadan kaldırılabilir. Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...

                      UYAP Entegrasyonu