Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Dava, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak açılan alacak istemine ilişkin olup, taraflar arasında kiracılık ilişkisi bulunmamaktadır. Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı kararı ile arada sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davalarının 3. Hukuk Dairesinin görevinde olduğu kararlaştırılmıştır. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    ye kendi istek ve arzusu ile verildiği," ve davacı tarafından öncelikle Kredi Kart sağlayıcısı bankalara karşı süresi içinde itirazda bulunması gerekirken bu itirazları öncelikle kart sağlayıcısı bankalara yöneltmemesi" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Davacı, izin ve bilgisi olmadan üçüncü kişilere ait araçların sigortalanmasına ilişkin poliçe bedellerinin de mail order sistemi ile şirkete ait kredi kartı bilgileri girilerek haksız yere tahsilat yapıldığını, haksız fiilden kaynaklanan sorumluluk nedeniyle sigorta şirket acentesi tarafından gerçekleştirilen haksız fiilden dolayı davalının sorumlu olduğunu belirtmiştir. Davacının kredi kartlarından üçüncü kişilere ait araçların sigorta poliçe bedellerinin haksız olarak ödendiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık üçüncü kişi acentenin işlemiş olduğu haksız fiilden dolayı davalının adam çalıştıran olarak hukuken sorumlu olup olmadığı hususundadır....

      Sebepsiz zenginleşme talebi hukuki nitelikçe, poliçeden doğan hakkı, bunun korunması ve/veya kullanılması için gereken işlemlerin yapılmaması nedeniyle düştüğü veya zamanaşımına uğradığı hâllerde, senet borçlusu nezdinde oluşan sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak, poliçe alacağını elde edemeyen ve bu nedenle mal varlığında hakkaniyete aykırı bir değer kaybı oluşan hâmile, yine poliçe hukuku tarafından tanınmış olan yeni bir haktır. Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için, hâmilin müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır....

        Mahkememizce verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2013/14303 esas - 2013/18067 karar sayılı kararı ile;"...dava konusu uyuşmazlık,davacının borçlu olmadığı bedeli, haciz tehdidi altında davalı alacaklıya ödediği iddiasına dayalı sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir.818 sayılı BK.'nun 61-66.maddelerine (6098 sayılı TBK.'nun 77-82.maddelerinde) sebepsiz zenginleşme,bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir.Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli,zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır....

          Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davası olduğu, 25.10.2004 vadeli bononun 25.10.2007’de bono vasfını yitirdiği, bu tarihten itibaren 25.10.2008 tarihine kadar sebepsiz zenginleşmeye dayalı davanın açılabileceği oysa davacının 27.02.2012 tarihinde icra takibine giriştiği gerekçeleri ile davalı yanın zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu bononun zamanaşımına uğradığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı hükümleri üzerinde toplanmaktadır. Mahkemece olayda 6762 sayılı TTK’nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde bononun zamanaşımı süresi olan 3 yıl artı 1 yıllık sebepsiz zenginleşme zamanaşımının uygulanması gerektiğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yerel mahkemenin bu şekilde nitelendirmesi dosya içeriğine uygun değildir....

            bir dava açılmadığını, bu zorunlu çalışma ile davacıların excel tabloları, bankalardan tüm ödeme dekontları ile oldukça tüm alacak-borcu sistematik bir şekilde görme fırsatına sahip olduklarını ve burada alacakları olduğunu fark ettiklerini, ilk etapta tespit edilen alacak için-----bir icra takibi açıldığını ancak ortaya çıkan diğer banka dekontları ile alacağın ----- fazla ödemeden tespiti ile sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili için dava açma zorunluluğu doğduğunu, tüm belgelerin davalı şirkete gönderilmesine rağmen ----- keşide edilen ihtarname ile borçlu olmadıkları şeklinde yanıt verildiğini beyan ederek fazlaya dair hakları saklı tutularak----ödemenin ---- uyarınca davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Mahkemece davanın kısmen kabulüyle 4.912 TL ecrimisille, 2.386,82 TL sebepsiz zenginleşme tazminatı adı altındaki bedelin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; dava dilekçesinde ecrimisil talep edilen dönem öncesindeki beş yıl için yani 1998 ile 2002 yılları arası için davalıların taşınmazı kullanımından kaynaklanan sebepsiz zenginleşme tazminatı adı altındaki 4.000 TL'nin tahsili istenilmiş ise de, olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise Hakime aittir. Dava dilekçesindeki bu istem de hukuki niteliği olarak haksız kullanımdan kaynaklanan ecrimisildir. Davalılar vekili esasa cevap süresi içerisinde dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur....

                Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Borçlar Kanununun 66. maddesinde sebepsiz zenginleşme davası için biri bir yıllık kısa, sübjektif ve nispi, diğeri on yıllık uzun, objektif ve mutlak olmak üzere iki ayrı zamanaşımı süresi öngörülmüştür. TBK'nın 82. Maddesinde 1 yıllık kısa süre, iki yıl olarak düzenlenmiştir. Bu süre, hak sahibi davacının, zenginleşmeyi geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Davacının geri isteme hakkının olduğunu öğrenebilmesi için zenginleşenin kimliğini, zenginleşmenin kendisine ait olduğunu ve haksız zenginleşmenin miktarını fiilen bilmesi gerekir. Bu şartlar, davacı tarafından kesin veya en azından davanın açılmasına imkan verecek ölçüde bilinmelidir. Sebepsiz zenginleşmede geri alma hakkının doğum anı; sebepsiz zenginleşme ve yoksullaşma olgularının gerçekleştiği andır....

                Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile haksız ipotek bedeli tahsil edilmesi nedeni ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bedelin davalı idareden tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesinin 5. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı ile birlikte ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/49 E. - 2016/676 K. sayılı kararının Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R - Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile haksız ipotek bedeli tahsil edilmesi nedeni ile sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bedelin davalı idareden tahsili istemine ilişkindir....

                  Davalılar vekili 21/03/2017 tarihli cevap dilekçesinde; davanın bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davası olmadığını, davanın banka çalışanın suç teşkil eden usulsüz eylem ve işlemleri sebebiyle açılan sebepsiz zenginleşme davası olduğunu, bu bağlamda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zamanaşımı sürelerinin somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığını, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan davada zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, usulsüz para aktarım ve hesaptan para çekilmesi işlemlerinin tamamının 2001 yılında gerçekleştiğini, davanın açıldığı 2017 yılı itibariyle on yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu