Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava adi ortaklıktan doğan alacak ve ecrimisil davası olarak açılmış ise de, taraflar arasında görülen İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/403 esas 2004/600 karar sayılı dosyasında aynı iddia ile görülen mülkiyetin tespiti ve ecrimisil davasında Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2004/2286 esas 2004/3026 karar sayılı ilamına ve bu ilama uyularak verilen karara göre adi ortaklık olmadığı, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacağını isteyebileceği belirtilerek arsa payı üzerinden ecrimisile hükmedildiğinden, kesinleşen bu duruma göre, dava sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak ve ecrimisil davasıdır. Buna göre dosyanın temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ:Dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 10.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu tadilatların yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın taşınmaz malikine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Davacının daireye yaptığı faydalı ve zaruri giderleri sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve davalının mal varlığına geçmiş olması başka bir deyişle dava konusu mecuru tahliye etmiş olması gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/84 Esas 2012/235 karar sayılı ilamınına göre eldeki davanın davalıları ... ve ... tarafından davacı aleyhine 1723 nolu parsele ilişkin haksız işgal nedeniyle tazminat davası açıldığı davanın reddine karar verildiği ve yine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/131 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından eldeki davalılar aleyhine tespit ve zilyetlik davası açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davalarında zamanaşımı 1 ve 10 yıldır. 22.2.1991 gün ve 1990/1-1991/1 sayılı Yargıtay İBK. da da vurgulandığı gibi; iade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Malvarlığı henüz zenginleşene verilmeden, davalının sebepsiz iktisabından ve bunun doğal sonucu olarak geri almaya ilişkin dava hakkından bahsedilemez. Dava hakkının doğmadığı hallerde ise BK.nun 66. maddesinde öngörülen zamanaşımının uygulanması düşünülemez....
Neticeten Mahkememizce yapılan değerlendirmede; süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekle ilgili olarak kambiyo hukukundan kaynaklanan hakların yitirileceği, taraflar arasında temel ilişki varsa alacaklı bu çeke yazılı delil başlangıcı olarak dayanabileceği, alacağını her türlü delille kanıtlayabileceği, temel ilişki bulunmaması halinde ise; hamilin sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanarak keşideci hakkında alacak talebinde bulunmasının mümkün olduğu, davacı hamil ile davalı keşideci arasındaki hukuki ilişkinin 6102 sayılı TTK 732. maddesinde öngörülen sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükümlülüğü keşidecide olup, keşidecinin sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlaması gerektiği, taraflar arasında temel ilişkinin görülemediği, davalı tarafın sebepsiz zenginleşmediğine delil olarak dayandığı ticari defterlerini verilen kesin süre ve ihtara rağmen sunmadığı, davacı tarafın defterlerinin davalının...
Dava konusu alacak, sosyal yardım ödemelerinden eksik gelir vergisi kesilmesi nedeniyle davalıya yapılan fazla ödemenin tahsiline ilişkindir. Fazla ödemenin idarenin bir şart tasarrufuna dayanmadığı, salt hatalı ödemeden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. TBK'nın 77/1. maddesine göre, zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı TBK'nın 79 ve 80. maddelerinde "aynen geri verme ilkesi"ne göre düzenlenmiştir. Sebepsiz zenginleşme, geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir....
Bilindiği üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Somut olayda ise; davalı alacaklı, takip borçlusu şirketin adresine haciz için gitmiş, bir kısım malları haczetmiş; davacı haciz mahalline gelerek kendisinin şirket yetkilisi olduğunu beyanla haciz tutanağını imza etmiştir....
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin, başka bir kimsenin zararına, malvarlığının sebepsiz artışından faydalanmasıdır. Daha dar bir anlamda, borç olmayan bir edimin iadesinden de bahsedilir. Sebepsiz zenginleşme borcun kaynaklarından biridir ve kanuna dayanır. Gerçekten de zenginleşenin fakirleşen karşısında bir borcu vardır ve bu borç kanunun kendisine dayattığı bir borçtur. Eğer ilki diğerine zenginleşmeyi iade borcu altına girerse, borç sözleşmesel ve iradî bir hâl alır. Sebepsiz zenginleşme rejimi, TBK 77 ilâ 82’de düzenlenmiştir. Hükümler iki kategoriye ayrılabilir: Sebepsiz zenginleşme borcunun şartları, TBK 77 ve 78’de belirlenmiştir, TBK 81 ve 82 de bu kapsama dâhil edilebilir. - Sebepsiz zenginleşmeden doğan borcun hükümleri, TBK 79 ve (ikincil olarak) 80’de düzenlenmiştir. Borç kaynakları içinde sebepsiz zenginleşme kurumu özel bir yere sahip olup uygulama alanının tespit edilmesi, belli basit olasılıklar haricinde güçlük teşkil eder....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve Alacak K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık haricen satın almaya dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde de sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tazminat isteğine ilişkin olup, yargılama sonunda davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep ettiği tazminat isteğinin kabulüne karar verildiğine ve hüküm davalı tarafça bu yönü ile temyiz edildiğine göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (13.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 05.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Davacı ... almış olduğu kamulaştırma kararına dayanarak davalıya ödeme yapmış, ancak ödemenin dayanağı olan kamulaştırma kararının İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile yapılan ödeme sebepsiz kalmıştır. Bu durumda davacı ancak ödediği satış bedelini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir. Ayrıca, zamanaşımı borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar. Taşınmazın zilyetliği alıcıya (davacı Belediyeye) devredilmiş ise, zilyetlik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeye başlamaz....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava, sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacının üçüncü kişiye karşı açtığı müdahalenin men’i ve kal davasında, üçüncü kişiye ait binanın taraflara ait üç yere birden tecavüzlü olduğu ve tümünün yıkılması gerektiğinin belirlenmesi karşısında davacının tüm yapının enkaz bedelini ödemesi üzerine men ve yıkıma karar verildiği, davacının davalı taşınmazlarına tecavüzlü yerin enkaz bedelini davalılardan rücuen istediği anlaşılmaktadır....