Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş ise de davacı tarafından daha önce açılan ilave tediye alacağı talepli davada davalı ile hizmet alım sözleşmelerinin tarafı şirketler arasında muvazaa olduğunun kabul edildiği ilk derece mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk dairesinin ilamı ile kesinleştiği anlaşılmaktadır. Somut davada da aynı ihale dönemine yönelik talepte bulunulduğu dikkate alındığında söz konusu ihale dönemi için davacı yönünden kesinleşmiş muvazaa tespitine ilişkin hüküm bulunduğundan aynı ihale dönemi için alacağın hüküm altına alınması gerekirken davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan hükmün, yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş ise de davacı tarafından daha önce açılan ilave tediye alacağı talepli davada davalı ile hizmet alım sözleşmelerinin tarafı şirketler arasında muvazaa olduğunun kabul edildiği ilk derece mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilamı ile kesinleştiği anlaşılmaktadır. Somut davada da aynı ihale dönemine yönelik talepte bulunulduğu dikkate alındığında söz konusu ihale dönemi için davacı yönünden kesinleşmiş muvazaa tespitine ilişkin hüküm bulunduğundan aynı ihale dönemi için alacağın hüküm altına alınması gerekirken davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan hükmün, yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, muvazaadan söz edilebilmesi için kural olarak muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, tahsili engellenmek istenildiği iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması gerektiği, diğer anlatımla muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki bir tarihi taşıması gerektiği, daha önce doğan alacağın, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturmayacağı, somut olayda, davalı alacağının, davacı alacağından önce doğduğu, dolayısıyla, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraza ilişkindir. Somut olayda, davalının alacağının dayanağı olan bononun keşidecisi ..., lehdarı ... olup bu bono lehdar ... tarafından ...'...

        Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davacının ikinci talebi niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. 6183 sayıl Yasa’nın 24.maddesi ile paralel olan İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

          İş Mahkemesi dosyasındaki alt işverenler ile asıl işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna dair yapılan inceleme ve araştırma sonucunda muvazaa tespit edildiğinden işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabul edildiği, Yargıtay'ın incelemesinden de geçerek kesinleştiği, ancak bu dosyadaki alt işveren yönünden kesinleşmiş bir muvazaa tespiti ve kararının bulunmadığı, keza hizmet alım sözleşmesinde teknik bakım işinin de yer aldığı ve bizzat davacı tanıklarının da davacının teknik bakım işinde teknisyen olarak çalıştığını beyan ettikleri, davacının sözleşme kapsamı dışında bir işte çalıştırıldığına dair beyanları bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf talepleri yerinde görülmemiştir....

          İcra Müdürlüğü'nün 2013/14330 sayılı takip dosyasına konu alacak ve eklentileriyle sınırlı olarak iptaline, davacı/alacaklıya tasarrufa konu bu taşınmaz üzerinde haciz ve satış istemi yetkisi tanınmasına karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2-Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. BK'nun 19.maddesinde anlamını bulan muvazaa, tarafların 3.kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır şeklinde tanımlanabilir....

            Muvazaalı bir hukuki işlemden bahsedebilmek için; tarafların iradeleri ile beyanları arasında isteyerek yaratılmış bir uygunsuzluk, üçüncü kişileri aldatmak (muvazaa) niyeti, taraflar arasında gizli işlemi yaratan muvazaa sözleşmesi bulunmalıdır. Muvazaa, mutlak muvazaa, nispi muvazaa gibi çeşitli türlere ayrılır. Tarafların gerçekte bir işlem yapmayı düşünmemelerine rağmen, sırf üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla, işlem yapmış gibi gözükmek için, görünürde bir işlem yapmalarına “mutlak muvazaa” denir. Nispi muvazaada ise; taraflar aralarında yaptıkları bir sözleşmeyi kendi iç iradelerine uymayan ve dışarıya karşı yaptıkları başka bir işlemle gizlerler. Eş söyleyişle, nispi muvazaada taraflar görünürdeki işlem arkasında gerçek iradelerine uygun olmayan gizli bir işlem yaparlar. TBK’nın 19. maddesi ile sadece nispi muvazaa düzenlenmiş olup, bu maddede mutlak muvazaa hükme bağlanmamıştır ( Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2018, s. 370)....

            Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2016/52 ESAS 2019/601 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Muris Muvazaası Nedenli) KARAR : İzmir 3....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPUNUN HAKSIZ ELE GEÇİRİLMESİ NEDENLİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, 3621 Sayılı Kanundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 09.02.2012 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 5.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 5.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,22.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu