Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, tarafların murisi olan Hasan Ali Çakır'ın vefatı sebebiyle murisin ödediği borçlarından davalının payına düşen kısmın davalıdan tahsili amacıyla davalı hakkında icra takibi başlatmış, davalının takibe itirazı üzerine ise itirazın iptali davasını açmıştır. Konu ile ilgili yasal düzenleme irdelendiğinde; 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 599.maddesine göre; “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Aynı Kanunun 641. maddesine göre; mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Bununla birlikte tereke borcundan sorumluluk; dış ilişkide (üçüncü kişilere karşı) müteselsil, iç ilişkide (mirasçılar arasında) miras payı oranındadır....

Somut olayda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığı ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıkları, davalılara olan borcunun mirasbırakanın şirketinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kaynaklanıyorsa yukarıda değinilen hususlar ve şirketin akıbeti ile mirasçılar tarafından terekeyi benimseme anlamına gelebilecek işlemlerine konu olup olmadığı araştırılmamıştır. Mahkemece, mirasbırakanın terekesine ilişkin yapılan araştırmalar mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınarak yapılmamıştır. Öte yandan, mirasbırakanın ölüm tarihi itibari ile araç kaydının trafik tescil müdürlüğünden sorulması, murisin alacak ve borçları kolluk marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir....

    Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Dosya içeriğinden borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve müdürü olduğu ... Tekstil ve Tekstil Ürünleri San. Tic. Ltd....

      Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur....

        Somut olayda, mahkemece tüm bankaların genel müdürlüklerine, bulunduğu yerin Belediye Başkanlığı'na murisin ölüm tarihi itibariyle borç-alacak miktarının sorulmadığı, murisin evinde oturan olup olmadığına yönelik zabıta marifetiyle araştırma yapıldığı, ancak murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı taşınmazı bulunup bulunmadığının Tapu Müdürlükleri'ne sorulmadığı, yine ölüm tarihi itibariyle murisin üzerine kayıtlı araç kaydının bulunup bulunmadığının İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne sorulmadığı, mirasçıların yaşadığı adreste zabıta marifetiyle yapılacak araştırmada mirası kabul anlamına gelebilecek davranışları bulunup bulunmadığı, murisin en son adresinde ölüm tarihi itibari malvarlığı araştırması yapılması gerekir iken yapılmadığı anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden, borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu Tipaks Reklam Promas İnş. Pey. Tic. Ltd....

        (Yargıtay 3.HD 2014/5429E – 17304K) Somut olayda; davalıların murisi ... davacı şirkette elektrik aboneliği bulunduğu, murisin 1994 yılında vefat ettiği, vefat tarihinden sonraki 2001/6. dönem ila 2012/4. dönem (dahil)ler arası bu abonelikten elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden toplam 34 adet fatura borcunun tahsili amacıyla davacı ... şirketi tarafından davalılar dahil tüm mirasçılar aleyhine takip başlatıldığı anlaşılmaktadır....

          Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçıların mirası kabul anlamına gelcek davranışlarda bulunup bulunmadığı araştırılması gerekir. Somut olayda, murisin 14.11.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu öldüğü, davalı alacaklı tarafından ise kaza nedeniyle ödenen zararın rücuen tazmini için 28.11.2014 tarihinde Kayseri 7. İcra Müdürlüğü 2014/2095 Esas sayılı dosyada davacıya yönelik takip başlattığı anlaşılmıştır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki rucuen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın ... tarafından reddine,..... tarafından kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile yapılan hizmet satın alma sözleşmesi kapsamında hizmet verdiklerini, dava dışı işçi tarafından işçi alacaklarının tahsiline yönelik açılan davada hükmedilen bedeli icra dosyası kapsamında ödediğini belirterek; bu ödenen 4.926 TL bedelden davalıların sorumlu olduğu miktar belirlenerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 900 TL'nin rucuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ..., davacı ile yapılan sözleşmeye göre işçilerin tüm özlük ve sosyal haklarının ödenmesinde davacının sorumlu olması nedeniyle bir talepte bulunamayacağını belirterek davanın reddini dilemiştir....

              Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, somut olayda hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak temyiz eden davalıların miras payları oranında sorumlu olduğunun hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....

                DAVA Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan ...’nin kendisin evlat edindiğini, murisin maliki olduğu 2991 ada 10 parsel sayılı taşınmadaki 4 numaralı bağımsız bölümünün intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya temlik ettiğini, devrin mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, davalının taşınmazı alacak ekonomik gücü olmadığını, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, bedelin murisin mamelekine girmediğini, vesayet davasında tanıklık yapan davalının dava konusu taşınmazın kendisine devredildiğini gizlediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa tenkisine karar verilmesini istemişlerdir. II. CEVAP Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazı alacak ekonomik gücü olduğunu, muvazaanın şartlarının oluşmadığını, murisin kuaförü olmasının temlikin geçerliliğini etkilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. III....

                  UYAP Entegrasyonu