Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı Bakanlık vekili; ...'ın vefatı ile ilgili olarak hak sahiplerine ödenen meblağın rucuen tazmini talebiyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ... İş Mahkemesinin 2004/258 esasında davalılar ve ... aleyhine rucuen tazminat talebiyle dava açıldığını, Mahkemenin 12/06/2008 tarih ve 2004/258 esas 2008/272 karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulü ile kararda belirtilen meblağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, dosyanın Yargıtay'dan geçtiğini ve kesinleştiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ... 2....

    Davalı vekili, kaza tespit tutanağında davacının olayda tam kusurlu bulunduğunu, düzenlenen ekspertiz raporuna istinaden sigortalıya ödenen miktarın rucuen tahsili için başlatılan takibin itiraza uğramadan kesinleştiğini, dosyaya herhangi bir ödeme yapılmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre,davanın kısmen kabulü ile davacının, davalı tarafça aleyhinde başlatılan takip nedeniyle 3.950,91 TL asıl alacak ve 254.87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.205.78 TL borçlu bulunduğunun tespitine fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddire yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü....

        Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince, murisin temsilcisi olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan temsilcisi olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....

          Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler. TMK’nın 637. maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mirasçı sıfatını taşıyanlar murisin terekesini elinde bulunduran herkese karşı bu davayı yöneltebilirler. Mirasta denkleştirme davası murisin yasal mirasçılarına yaptığı sağlararası karşılıksız kazandırmaların belirli koşullar gerçekleştiğinde geri verilmesini talep etmeyi sağlayan bir davadır. Bu davadan elde edilmek istenen amaç mirasçılar arasında sağlararası karşılıksız kazandırmalar ile oluşan dengesizliğin denkleştirme ile ortadan kaldırılmasıdır....

            Hukuk Dairesinin 2007/2486 Esas - 2008/2819 Karar) -Murise ait taşınmazların 26.11.2011 tarihinde murisin sağlığında ölünceye kadar bakma sözleşmesi gereğince mirasçılardan Hacı Mehmet ASLANHAN’ a devredildiği, bu bakımından taşınmazların terekeye dahil olmadığı ve taşınmazların devredilmesinin terekeyi sahiplenme anlamına gelmeyeceği açık olduğu gibi, murisin aboneliğinin olduğu ve murisin ölümünden sonraki dönemde trafonun mirasçılar tarafından kullanılmasından doğan elektrik borcunun murise ait borç olduğu düşünülemeyeceği için elektrik trafosunun mirasçılar tarafından kullanılarak elektrik borcunun devam etmesi terekenin sahiplenmesi anlamına da gelmez. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/7836 Esas - 2018/11 Karar) -Murisin ölüm tarihi 27.09.2012 olup, murisin ölümünden sonra Aydın ili Efeler ilçesi Efeler Mahallesi 6302 ada - 14 parseldeki taşınmazdaki murise ait payın 31.03.2014 tarihinde mirasçılar tarafından satıldığı anlaşılmaktadır....

            Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince kamu borçlarının murisin; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu şirket borcundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde ilgili şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu olacağı gözetilerek, mahkemece uzman bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin, "ortağı" ve "yasal temsilcisi" olduğu şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların kamu borcundan dolayı terekenin borca batıklığının tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, aksi halde murisin ölüm tarihi...

            Hukuk Dairesinin 2007/2486 Esas - 2008/2819 Karar) -Murise ait taşınmazların 26.11.2011 tarihinde murisin sağlığında ölünceye kadar bakma sözleşmesi gereğince mirasçılardan Hacı Mehmet ASLANHAN’ a devredildiği, bu bakımından taşınmazların terekeye dahil olmadığı ve taşınmazların devredilmesinin terekeyi sahiplenme anlamına gelmeyeceği açık olduğu gibi, murisin aboneliğinin olduğu ve murisin ölümünden sonraki dönemde trafonun mirasçılar tarafından kullanılmasından doğan elektrik borcunun murise ait borç olduğu düşünülemeyeceği için elektrik trafosunun mirasçılar tarafından kullanılarak elektrik borcunun devam etmesi terekenin sahiplenmesi anlamına da gelmez. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/7836 Esas - 2018/11 Karar) -Murisin ölüm tarihi 27.09.2012 olup, murisin ölümünden sonra Aydın ili Efeler ilçesi Efeler Mahallesi 6302 ada - 14 parseldeki taşınmazdaki murise ait payın 31.03.2014 tarihinde mirasçılar tarafından satıldığı anlaşılmaktadır....

            Kanun'un 7. maddesinde, borçlunun ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında da bu Kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, borçlunun ölümünden evvel başlamış olan muamelelere devam olunacağı; 50. maddesinin 2. fıkraşında, borçlunun ölümü halinde terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün için takibin geri bırakılacağı, üç günün bitiminde terekenin borçları için takibata devam olunacağı hükümlerine yer verildiğini, açıklanan Kanun maddeleri gereğince, mirasçılar murisin külli halefi durumunda olduklarını, külli halefiyette mirasçı, hak ve yükümlülükleri itibariyle tamamen ölenin hukuki durumunu kazanmakta, diğer borçları gibi vergi borcundan da aslen sorumlu olduklarını, mirasçılar, murisin yerine kaim olduklarından, vergiyi doğuran olay mirasçıların şahsında gerçekleşmiş sayılmakta olduğunu, mirasın hükmen reddi miras bırakanın ölümü anında ödemeden aczi (borca balıklığı) açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise mümkündür....

            Somut olayda TMK'nın 605 ve devamı maddelerine göre mirası reddetmiş olan mirasçıların varsa alt soylarına miras paylarının intikâl edip etmediği de araştırılmadığından öncelikle yapılması gereken iş murisin, mirası reddeden mirasçılar dışında başka mirasçılarının olup olmadığının araştırılıp, reddetmeyen mirasçı varsa davaya dahil edilmesi, yok ise TMK'nın 612. maddesine göre yukarıda açıklandığı şekilde tasfiye konusunda işlem yapılmak üzere Sulh hakimine bildirim yapılıp atanacak temsilci huzuru ile davaya devam edilmesinden ibarettir. Bu nedenle kararın bozulması uygun bulunmuştur....

              UYAP Entegrasyonu