Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/12/2015 gün ve 2014/284-2015/507 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’un 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun ile değişik 427/2. maddesi hükmüne göre, miktar veya değeri 1.000,00 TL'yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir. Bu miktar, karar tarihi olan 10/12/2015 tarihi itibariyle 2.080,00 TL'dir. Davacı vekili, müvekkilinin sigortaladığı aracın davalının sorumluluğunda bulunan aracın kusuru nedeniyle hasara uğradığını, hasar bedelini sigortalısına ödediğini, ödenen tazminatın rucuen tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile takibin devamına karar verilmiştir....

    Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince, murisin temsilcisi olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan temsilcisi olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından, murisin borcundan dolayı, mirasçı olan borçlular hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlular vekili, icra mahkemesine başvurusunda, murisin borcundan dolayı doğrudan mirasçılar aleyhine takip başlatılamayacağını, aksi düşünülse bile, murisin kredi borcuna ilişkin mirasçılara bilgi verilmeden takibe girişilemeyeceğini, murisin mirasçıları olduklarını gösterir ibare bulunmaksızın ödeme emri gönderilemeyeceğini, ödeme emrinde belirtilen faiz alacağının başlangıç tarihinin ve faiz oranının açıkça gösterilmediğini ve borçlulardan ...’in haciz tehdidi ile...

        İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ortak murisin banka hesabından davalının vekaleten para çektiği, kendilerine ödemediği, vekalet görevini yerine getirmediği ve hesap verme yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahisle alacak istemine ilişkindir. Davalı murisin vekili olarak onun sağlığına harcadığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Öncelikle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı 2020/4534 Esas ve 2020/5253 Karar sayılı ilamı gereği mirasçılar arasındaki paya ilişkin dava açılması mümkündür. Davalı yan istinaf talebinde, tanık beyanlarına itibar olunması gerektiğini, çekilen paranın murisin sağlığına harcandığını ileri sürmüştür. Dinlenilen davacı tanıkları, murisin eşi davalının murise hizmet etmediğini kendilerininde yardım ettiklerini, davalı tanıkları ise; davalının murise baktırmak ve tedavi ettirmek için bu harcamaları yaptığını haber vermişlerdir....

        Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 19.01.2017 tarihli 2015/18137 Esas, 2017/369 Karar sayılı ilamıyla "..Murisin aktif malvarlığı araştırmasının ölüm tarihi itibariyle yapılmaması, muris adına kayıtlı araç bulunup bulunmadığının sorulmaması, murisin ...'ne olan borcunun kaynağının ve ölüm tarihi itibariyle miktarının sorulmaması, murise ait tapu kayıtlarındaki vergi borcundan kaynaklı hacizlerin hangi vergi dairesi tarafından konulduğunun, devam edip etmediğinin, devam ediyorsa vergi borcunun kaynağının ve ölüm tarihi itibariyle miktarının sorulmaması, mirasçıların mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarının araştırılmaması doğru görülmemiştir....

          Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince, murisin temsilcisi olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan temsilcisi olarak da şahsi sorumluluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....

            Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının ölüm tarihi esas alınarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüte neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Dosya içeriğinden Kartal Vergi Dairesi'ne ve SGK’ya olan borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı olduğu ... Toplu Tüketim Maddeleri Paz. San. ve Tic. Ltd....

              Somut olayda murisin verdiği vekaletname üzerine vekil olarak ... ile yapılan harici sözleşmeye istinaden taşınmaz bedeli olarak verilen 15.000 TL mirasçı olması nedeni ile davalıdan talep edilmiştir. TMK'nın 641.maddesi uyarınca mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Terekenin borcundan müteselsilen sorumlu olan mirasçılardan birine karşı dava açılabileceği düşünülmeden davalının sözleşmede imzasının bulunmadığından bahisle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                . - 2021/57 K. sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin babasının 24/05/2017 tarihinde vefat ettiğini, muris T10'ın muris olarak terekesinde hiçbir malvarlığı olmadığını yani terekenin hiçbir aktifinin bulunmadığı, müvekkilinin murisin mirasını kabul anlamına gelen herhangi bir işlemde bulunmamış olduğunu sadece ekte sunduğu veraset ilamını çıkardığı veraset ilamının çıkarılmasının mirası kabul anlamına gelmediğini, buna karşın murisin borcundan dolayı başlatılan icra takibinin müvekkillerine yönetilmiş olduğu yapılan bu icra takibi ile murisin borcunun olduğu müvekkillerin ilk defa öğrenmiş olduğunu bu durumun murisin ödemeden aciz içinde olduğu ve terekenin borca batık olduğunu gösterdiğini, murise ilişkin olarak yapılacak malvarlığı araştırması sonucunda terekenin hiçbir aktifinin olmadığının anlaşılacak olduğunu muris hakkında asıl alacağın...

                Davacının, dava konusu tereke borcunu ödemiş olması nedeniyle davalının payına düşen bir kısım ödemelerin iadesi konusunda; 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 599.maddesine göre; “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar." Aynı Kanunun 641. maddesine göre; mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Bununla birlikte tereke borcundan sorumluluk; dış ilişkide (üçüncü kişilere karşı) müteselsil, iç ilişkide (mirasçılar arasında) miras payı oranındadır. Somut uyuşmazlıkta;davacıların murise ait dava konusu borçları ödediği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

                UYAP Entegrasyonu