"İçtihat Metni" Davacı-karşı davalı ........vek.Av.... ile davalılar-karşı davacılar 1)..... vek.Av...., birleşen dosya davacısı ......A....vek.Av.... ile birleşen dosya davalıları 1) ..i. vek.Av.... aralarındaki asıl dava olan menfi tespit davası ile alacak davası olarak açılan karşı davanın ve birleşen menfi tespit davası hakkında ... 16. Asliye Ticaret Mahkemesi' nden 30.12.2013 gün ve 2013/193-2013/399 E.K. sayılı hükmün yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden asıl ve birleşen menfi tespit davalarının reddi ile karşı dava olarak açılan alacak davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı-karşı davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan arabuluculuk şartının davacılar tarafından yerine getirilmediğini, davacılar ile imzalanan protokol kapsamında açık feragatlerinin bulunması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, huzurdaki dava alacak davası olarak açlmış ise de davanın konusu borcun tespiti olduğundan menfi tespit davası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, menfi tespit davasınında şartlarının sağlanmadığını, tahsilatların da davacılar tarafından düzenli ve zamanında yapılmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacılar tarafına yükletilmesini istemiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan arabuluculuk şartının davacılar tarafından yerine getirilmediğini, davacılar ile imzalanan protokol kapsamında açık feragatlerinin bulunması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, huzurdaki dava alacak davası olarak açlmış ise de davanın konusu borcun tespiti olduğundan menfi tespit davası olarak değerlendirilmesi gerektiğini, menfi tespit davasınında şartlarının sağlanmadığını, tahsilatların da davacılar tarafından düzenli ve zamanında yapılmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacılar tarafına yükletilmesini istemiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/570 Esas- 2013/472 Karar sayılı kararına dayanılarak başlatılan ilamlı takipte, borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda takibe konu menfi tespit ilamının kesinleşmeden takibe konulamayacağından bahisle 9364.79 TL yönünden takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, menfi tespit ilamı kesinleşmeden takip yapılamayacağı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi üzerine; hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Menfi tespit ilamının İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulması olanaklı değildir. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin ayrıca takibe konu edilmeleri de söz konusu olamayacaktır....
Mahkemece, bozmaya uyularak son ödeme tarihi olan 9.10.2009 tarihinden dava tarihi olan 17.2011 tarihine kadar 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve hernekadar hem menfi tespit hem de istirdat talebinde bulunmuş ise de alınan bilirkişi raporu ile de ortaya çıktığı üzere, davalının haksız uyguladığı faiz oranı dikkate alınarak hesaplama yapıldığında davacının takip nedeniyle borcu kalmayıp yaptığı ödemelerden de 4.072 TL fazla ödemesi olduğu anlaşılarak, davacının menfi tespit davasının da istirdat davasına dönüştüğü kanaatiyle hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa dairemizin bozma kararı istirdat olunan miktara yönelik olup, mahkemece davacının menfi tespit talebinde bulunduğuı 4.856,00 TL' lik miktara ilişkinde ayrı bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Menfi tespit davası doğrudan bir alacak talebine ilişkin değildir. Ancak her tespit davası eda davasının öncüsüdür. Eda davası aynı zamanda içerisinde tespit hükmünü de barındırır. Menfi tespit davaları şartları oluştuğunda istirdat talebini de içermektedir. İİK'nın 72/6 madde ve fıkrası ''Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.'' hükmünü içermektedir. Bu nedenle davaya konu çekin ödenmesi halinde davaya İİK'nın 72/6 madde ve fıkrası uyarınca istirdat davası olarak devam edilmesi gerekecektir. Nitekim Arabuluculuk Daire Başkanlığı'nın ''Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk'' başlıklı Mart 2019 tarihli yayınının 142. sayfasında ''Söz konusu gerekçeler dikkate alındığında, TTK'nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar yanında, tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu sonucuna varılmaktadır....
Maddesinin 1. fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm 01/09/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanır" denilmiştir.Netice itibariyle eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu yasal düzenleme ile ortaya konulduğu, bu haliyle menfi tespit talebi yönünden TTK 5/A maddesi kapsamında yer alan arabuluculuğa ilişkin dava şartının mahkemece resen göz önünde bulundurması gerektiği, eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun menfi tespit davası olduğu, davacı yanın dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurması gerektiği, ancak başvurmadığı görülmüştür....
Dava dilekçesindeki anlatım içeriği dikkate alındığında, talebin faize yönelik menfi tespit talebi olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m. 68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim aynı ilkeler, T.C....
Ltd.Şti.nde olan çeke dayalı alacak istemine yönelik başlatılan takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası aynı mahkemede açılmış, iki dava arasındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birleştirme kararı verilerek yargılamaya menfi tespit dava dosyası üzerinden devam edilmiştir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda menfi tespit davasının reddine, birleştirilen itirazın iptali davasının ise kısmen kabulüyle, asıl alacak tutarı 695.000.000.-TL. ile işlemiş faiz tutarı 343.653.700.-TL.ye yönelik itirazın iptaline, takibin bu kısım üzerinden devamına, asıl alacak tutarının % 40’ı oranında 278.00.-YTL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak ve menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı menfi tespit davasının kısmen kabulüne, alacak davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı mirasçıları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatif tarafından usulsüz şekilde borçlu gösterilerek, şekil şartlarına uyulmaksızın ihtarnameler gönderilmek suretiyle ihraç edildiğini, oysa müvekkilinin davalı kooperatife borçlu olmadığını, aksine 850,00 TL alacağının bulunduğunu ileri sürerek, bu miktarın tahsili ile müvekkilinin davalı kooperatife 5.993,33 TL borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının 27.06.2009 tarihinde istifa yolu ile ortaklıktan ayrıldığını, aidat ödemesi de yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....