HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK'nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, mükerrer takip nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı ...nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. Maddesinin 1/a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir....
İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Dava, "Menfi Tespit" davasıdır. Somut olayda ; öncelikle çözülmesi gereken sorun aynı zamanda dava şartı olup, re'sen değerlendirilmesi gereken hukuki yararın bulunup bulunmadığı sorunudur. Davalı taraf da ayrıca hukuki yarar itirazında bulunmuş, davacı taraf ise taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinde netlik bulunmadığı için, Konya Asliye Ticaret Mahkemesi'ndeki itirazın iptali ve çekişmeli alacak davalarından sonra bu menfi tespit davasını açtıklarını bildirmişlerdir. Yargıtay . HD’nin 16.06.2020 gün ve ... E. ... K. sayılı emsal içtihadına göre, "Menfi tespit davasının itirazın iptali davasından sonra açılmış olması nedeniyle davalının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususlar itirazın iptali davasında da ileri sürülebilecektir....
Sonuç itibariyle, menfi tespit davasının anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılamamaktadır. Menfi tespit davası İcra ve İflas Kanununun 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı bulunmadığı için artık menfi tespit davası açamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hükmen kesinleşen alacak hakkında İcra Müdürlüğünde yapılan icra takibine karşı itirazla birlikte davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit), haczin kaldırılması ve icra takibinin iptaliyle % 40 tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (3.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır: Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....
Takibin ve itirazın iptali davasının, menfi tespit davasının kesinleşmeden önce açıldığı gözetildiğinde, davacı ...’nin dava konusu kaçak su tutanağına ilişkin olarak takip başlatmakta ve itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kuşkusuzdur. Aynı tutanağa dayanılarak açılan menfi tespit davasında kesinleşen alacak miktarı, diğer bir ifadeyle davalının borçlu olduğu bedel, itirazın iptali davasında dikkate alınarak, talep edilen asıl alacak ve işlemiş faiz hakkında karar verilmelidir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davacının hukuki yararı bulunduğu gözetilerek davanın esası yönünden karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece, taraflar arasında kesinleşen bir menfi tespit davası hükmü mevcut olup, davalının açtığı menfi tespit davasının redle sonuçlanıp, kesinleştiği, söz konusu mahkeme kararında belirlenen hesap üzerinden hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, alacağın kaynağı haksız fiile dayalı olduğu ve likit bir alacak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyizine gelince; dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, icra takip tarihi itibariyle alacak borç durumunun tespiti ile sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek tutanak tarihi itibariyle alacak borç durumunu belirleyen ......