İş Mahkemesi'nin 2013/1083 Esas ve 2014/1012 sayılı ilamına dayanılarak ilamlı icra takibi başlatıldığını, dayanak ilamda alacak kalemleri ve bu alacak kalemlerine hangi tarihten itibaren ne kadar faiz işletileceği açıkça belirlenmiş olmasına rağmen takibin ilama uygun olmadığını belirterek icra emrinin iptalini talep etmiştir. Alacaklı vekili, takibin manevi tazminat yönünden kesinleştiğini ve tahsil olunduğunu, kararın maddi tazminat yönünden bozulduğunu ve bozma sonrası verilen karara uygun olarak 08/09/2014 tarihli icra emrinin düzenlendiğini faiz hesaplamasının ilama uygun olduğunu açıklayarak şikayetin reddini istemiştir....
Öncelikle belirtmek gerekir ki; manevi tazminat istemi, zararın tekliği ve bölünmezliği ilkesi gereğince kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu sebeple davacının manevi zararlarına karşılık ihtiyati haciz taleplerinin tamamının tek kalemde istenebileceği göz önünde tutularak ihtiyati haciz talebinin kabulü, hacizde ölçülülük ilkesi gereğince kısmen kabul-kısmen reddi veya reddine karar verilmiş olması, ileride hükmedilecek olan manevi tazminat istemi için 6100 sayılı HMK'nın 36/1- b bendi gereğince davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması niteliğinde görülemez. Diğer bir anlatımla ihtiyati hacizde verilen karar ne olursa olsun buna bağlı olmaksızın nihai kararda 22/06/1966 tarihli 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı göz önünde tutularak manevi tazminatın hüküm altına alınması mümkündür....
Mahkemece, davacı tarafça davalı aleyhine İzmir 21.İcra Dairesinin 2014/7059 sayılı takip dosyasının 116.320,51TL maddi tazminat ve 125.000,00TL manevi tazminat ( yani maddi ve manevi tazminat toplamı olan 241.320,51TL asıl alacağın ) yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak toplam miktar üzerinden 24/04/2012 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacıya verilmesi için takibin devamına, alacak likid sayılamayacağından davacı lehine icra inkar tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiştir....
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve maliki oldukları aracın çarpması sonucu müvekkillerinin murisinin vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla manevi tazminat isteminde bulunmuş, ayrıca uğranılan zararı önceden bilebilmelerinin mümkün olmadığını, talep edilen tazminatın takdir hakkının mahkemede olduğunu, bu nedenle davanın 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmiştir. Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine dair verilen 16/09/2015 tarihli karar davacılar vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 17....
Mahkemece, alacak davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3.maddesine göre avukatlık ücretinin üç katı olan 3.000 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davanın süresi, dosyanın kapsamı ve davacının emeği göz önüne alınmak suretiyle tarifede yazılı ücretin üç katı oranında vekalet ücret takdiri, alacağın ve takdir olunan manevi tazminatın miktarına nazaran fahiş olup, dosya kapsamı ile hak ve nesafete uygun değildir. Vekalet ücretinin belirtilen nedenlerle fahiş takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7 maddesi gereğidir....
SONUÇ: Hüküm kısmının 1. fıkrasında yazılı olan "1-Alacak ve manevi tazminat davasında karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken toplam 48,60 TL. (24,30+24,30= TL. harcın peşin yatırılan 183,45 TL. harcın mahsubu ile eksik kalan 159,15 TL. harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına," cümlesinin çıkarılarak hüküm kısmının 1. fıkrası yerine "1-Alacak ve manevi tazminat davasında karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 24,30 TL başvuru harcı ve 24,30TL peşin harç olmak üzere toplam 48,60 TL harcın peşin yatırılan 171,60 TL harçtan mahsubu ile davacı tarafından fazladan yatırılan 123,00 TL peşin harcın isteği halinde davacıya iadesine" rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.10.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı asil 13/03/2021 tarihli celsede alınan beyanında, davalıdan 350.000,00 TL maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir....
İnceleme konusu olan bu olayda maddi tazminattan bakiye alacak miktarı ile manevi tazminat istemine ilişkin dilekçenin verilmesini takiben başvurma harcının yatırıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre ıslah talebiyle verilen dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerektiği ortadadır. Hal böyle olunca da davacının ek dava yoluyla manevi tazminat isteminde bulunduğunun kabulü ile manevi tazminat istemi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek, ek dava dilekçesinin ıslah dilekçesi kabul edilmek suretiyle manevi tazminat hakkındaki isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Tahliye, alacak ve tazminat davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, akde aykırılık nedeniyle tahliye, kira bedelinin tespiti, kira alacağı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
olmadığını, burada ayrıca vurgulanması gereken bir diğer hususunda manevi tazminat taleplerinin kısmi ya da belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağı olduğunu, açılan davanın niteliği, kapsamı davacı ve davalının ekonomik durumları nazara alındığından da ihtiyati tedbir talebinin haklı olmadığının açık olduğunu, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....