DAVA : Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 26/05/2022 KARAR TARİHİ : 07/09/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı .... ...... dava dilekçesinde özetle; davalı ....Kooperatif üyesi olduğu dönemde aidat ödemelerinden kaynaklı faiz alacaklarının fazla tahsil edildiğini belirterek 13/12/2021 tarihinde yapmış olduğu ödemenin fazla olan 23.262,49-TL'nin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğünün ... sayılı icra takibi ile borçlu göründüğü dosyada alacaklı olan tarafla karşılıklı 150.000,00 TL'ye kadar anlaşma, sulh, ibra yapıp yapmama konusunda ve bu işlemler için kooperatif üyelerinden hisse başı 3.658,00 TL ödeme yapma, bu anlaşma veya kooperatif için kooperatife ait taşınmazın 70.000,00 TL'den az olmamak üzere satışına karar verilip, yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiği, dosya kapsamından yönetim kurulunun genel kurulda verilen bu yetkiyi kullanmadığı gibi, kooperatif genel kurulu tarafından sermaye arttırımına ilişkin karar verilip davalı ortağın taahhüt ettiği ortaklık payını ödemediğine ilişkin bir iddia da bulunulmadığı, sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararı alınıp kooperatif ortaklarının kooperatifin borcu nedeniyle sorumlu olduğu miktarlar belirlenmeden kooperatifin borcu nedeniyle ortaklar hakkında takip yapılıp dava açılamayacağı gibi, mahkemece kooperatif kayıtlarının incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporu ile, hiç bir kooperatif...
ün kooperatifin çalışma sistemi içerisinde mesaj içeriğine uymadığını ve Şubat ayı içerisinde ... tarafından ya da hissesini sözlü olarak devredeceğini bildirdiği davacı tarafından kooperatif hesabına herhangi bir tutar ödenmediğini, bir kişi tarafından tüm kooperatif ortaklarının mağdur edildiğini, devir evrakının kooperatife postadan iadeli taahhütlü olarak gönderildiği beyan edilmesine rağmen herhangi bir yazı ve belge alınmadığını, bu hususun araştırılması gerektiğini, davacı hakkında alınmış bir karar bulunmadığını, davacının gönderdiği 522.500,00 TL. tutarındaki ödemenin yönetim kurulu tarafından ... adlı bir ortak olmadığı için iade edildiğini, kooperatif yönetim kurulu dava dilekçesi ile konudan haberdar olduğu için durumun Haziran ayındaki genel kurulda görüşüleceğini, 2.000.000,00 TL değerindeki bir dairenin 530.000,00 TL. bedelle alındığının kabulünün hayatın akışına uygun düşmediğini belirterek, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet...
in, davacı kooperatifin karar defterinin ... tarih ve ... karar sıra nolu yönetim kurulu kararı ile kooperatif üyesi ...'dan ... pafta, ... ada,... parselde ... Blok ... kat ... ve ... nolu bağımsız bölüm hissesini tüm hak ve alacaklarıyla birlikte devir aldığını, hissesini devir eden ...'ın 1. hissesini kooperatif karar defterinin ... tarih ve ... sıra numaralı yönetim kurulu kararında belirtilen "kooperatifimize anahtar teslimi şartlı üye almak için müracaat eden ... ve ...'ın durumunu görüştü, varılan mutabakatla ...'ın 2 hisse karşılığı, ...'ın bir hisse karşılığı şartlı üyeliklerinin kabulüne oy birliği ile karar verildi" kararı ile, 2. hissesini karar defterinin ... tarih ve ...sıra numaralı yönetim kurulu kararında belirtilen "kooperatifimizde 2 hisse karşılığı şartlı üyeliği bulunan ...'ün bir hissesini ...'a devir istemini görüştü, varılan mutabakatla ...'ün 1 adet hissesinin ...'a devredilmesine" kararı ile kazandığını, buna göre Kooperatif yönetiminin ...'...
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun "Ortaklığa Girme Şartları ve Ortak Sayısı" başlığını taşıyan 8. maddesi uyarınca ortaklığa kabul yönetim kurulu kararı ile gerçekleşir. Ancak, yönetim kurulu kararı ile ortak olunması halinde ortak, ana sözleşme ile kendilerine yüklenen tüm edimleri yerine getirmek zorundadır. Kooperatif üyeliği, kooperatif yetkili organlarının açık kabulü ile gerçekleşebileceği gibi bu hususta açıkça bir karar alınmasa da kooperatifin bu kişi ile üye sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, ödemeleri kabul etmesi, inşaatlarda kullanması gibi olgularla zımnen de gerçekleşebilir. (Yargıtay 23....
ın davalı kooperatif ... Yapı Kooperatifi’nin 1996-1997 yıllarından itibaren ortağı olarak kooperatif bünyesinde yer aldığını, neredeyse 25 yılı aşkın işbu sürede müvekkil ... kooperatif bünyesinde aktif olarak birçok görevde bulunduğunu, kooperatif yönetim kurulunun değişmesiyle birlikte müvekkiline gönderilen ihtarname ile birlikte müvekkilin üyeliğinin başka bir kooperatif ortağından devir suretiyle gerçekleştiği, kooperatif üyeliğini devreden şahsın kooperatiften istifa ettiğine ilişkin bir belgenin bulunmadığı, kooperatif üyeliğinin kabulüne ilişkin imza atan dönemin yönetim kurulu üyesi ...'nin ilgili tarihte kooperatif ortağı olmadığı, yazılı başvuru usulünün uygulanmadığı ve Kooperatif ana sözleşmesinin 11....
Somut olayda da; davacının 12 no.lu daire yönünden ihracına ilişkin 02.05.2011 tarihli yönetim kurulu kararının, davacının kooperatifte kayıtlı bulunan adresine 20.05.2011 tarihinde usulünce tebliğ edildiği çekişmesiz olup, bu sebeple davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerekmektedir. Dolayısıyla, Davacı ... ...'in davalı kooperatif yönetim kurulunun 30.09.2020 tarih ve 9 sayılı Kararı ile kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin iş ve işlemlerinin konu ile ilgili cari mevzuat hükümlerine uygun olduğu, Bu sebeple de Davacı ... ... vekili tarafından Mahkemeye sunulan 30.09.2022 tarihli Dava Dilekçesinde yer alan:”Kooperatif yönetiminin davacı ... 'in üyeliğinin düşürülmesine dair alınan yönetim kurulu kararının iptali ile davacının hukuksal olarak kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin tespitine Karar verilmesi...” yolundaki talebinin yerinde olmadığı;" şeklinde görüş bildirmiştir....
Bir üyeliği, raporun üst kısmında açıklandığı gibidir “Davacının 809 ada 1 parsel C blok 2 nolu daireyi 11.09.2007 tarihinde ...’dan devraldığı, davacının bu üyeliği daha sonra 20.07.2015 tarihinde devir sözleşmesi ile ......’e devrettiği dosyadaki belgelerden ve üye kayıt defterindeki bilgilerden tespit edilmiştir. “- Diğer üyeliği de dava konusu üyeliktir. Davalı kooperatif bu üyeliği kabul etmese de aidat toplamış ödenmeyen aidatlar için ihtarname yollamıştır. Davacı dava konusu daireye doğalgaz gibi abonelikleri kendi adına tahsis ettirmiştir....
Sayfasında yayınlanan 31.03.2017 tarih ve 2017/02 nolu yönetim kurulu kararı ile; Kooperatifi borç altına sokmaya ve ilzam edecek her türlü sözleşme senet, makbuz, çek ve belgeyi imzalamaya ….vs. yetkiler kullanmaya Kooperatif başkanı ...’un imzasının yanında 2. Başkan ... veya muhasip üye ...’in kooperatif ünvanı üzerine atacakları üç imzadan iki imza ile 1 yıl temsil ve ilzam edilmesine karar verilmiştir. Ayrıca 29.04.2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında ise yeni yönetim kurulu üyeleri seçilmiştir. Dolayısıyla anılan yönetim kurulu üyelerinin görevleri 29.04.2017 tarihinde sona ermiştir. Dava konusu bono 28.04.2017 keşide, 17.05.2017 vade tarihli, lehdarı kooperatif yönetim kurulu üyesi ... olup çift imzalıdır. Belirtmek gerekirse ticaret sicil ilanına göre kooperatif adına düzenlenen bononun kooperatifi ilzam edebilmesi için kooperatif başkanı ...’un imzası yanında yönetim kurulu üyelerinden birinin imzası bulunması zorunludur....
Asliye Hukuk Mahkemesince, daha önce davalı kooperatifte yönetim kurulu üyeliği yaptığı belirtilen davacılar tarafından, davalı kooperatife karşı manevi tazminat talebi ile dava açıldığı, açılan davanın HMK'nın 14. maddesi kapsamında özel hukuk tüzel kişisi olan davalı kooperatif ile ilgili açılmış dava niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda tüzel kişinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir. .... Asliye Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlık konusu davada, davalı kooperatifin yönetim kurulu üyeliği sıfatı ile davayı açmış olduğu, HMK'nın 14. maddesindeki kesin yetki kuralının koşullarının olayda bulunmadığı ve genel yetki kuralları davada geçerli olup, kişilik haklarının ihlalinde davacının ikametgah mahkemesininde yetkili olduğu gibi, yetki itirazında da bulunulmadığı gerekçesi ile yetsizlik yönünde hüküm kurmuştur....