İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince tensiple kesinleşen kamulaştırma ilamında belirtilen faiz oranının eksik hesaplandığı gerekçesiyle faiz alacağı talebiyle açılan davada, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husus olmadığı gibi davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, kamulaştırma bedelinden doğan faiz alacağı kamulaştırma davasının ferisi niteliğinde olduğundan, kamulaştırmaya ilişkin davalar Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olup ferisi niteliğindeki faiz alacağının da aynı mahkemenin görevinde olması gerektiği, bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevinin Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu, 6100 sayılı HMK’nun 114/1- c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK'nun 114/1- c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli Ankara Batı Nöbetçi Asliye...
Dairemizde yapılan görüşmeler sırasında davacıların talebi her ne kadar Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkin ise de; faiz alacağı davası ayrı bir dava olup kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil davası olarak nitelendirilemeyeceğinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararının burada uygulanmayacağı dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle istinaf isteminin HMK'nın 352. maddesi uyarınca reddolunması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ancak bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Somut olayda davanın hukuki dayanağı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi olması ve faiz alacağı asıl hakka bağlı onun ferisi niteliğinde bir hak olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının devamı niteliğinde dava olması (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/32781E., 2019/9551K....
Dairemizde yapılan görüşmeler sırasında davacıların talebi her ne kadar Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkin ise de; faiz alacağı davası ayrı bir dava olup kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil davası olarak nitelendirilemeyeceğinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararının burada uygulanmayacağı dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle istinaf isteminin HMK'nın 352. maddesi uyarınca reddolunması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ancak bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Somut olayda davanın hukuki dayanağı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi olması ve faiz alacağı asıl hakka bağlı onun ferisi niteliğinde bir hak olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının devamı niteliğinde dava olması (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/32781E., 2019/9551K....
Dairemizde yapılan görüşmeler sırasında davacıların talebi her ne kadar Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkin ise de; faiz alacağı davası ayrı bir dava olup kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil davası olarak nitelendirilemeyeceğinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararının burada uygulanmayacağı dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle istinaf isteminin HMK'nın 352. maddesi uyarınca reddolunması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ancak bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Somut olayda davanın hukuki dayanağı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi olması ve faiz alacağı asıl hakka bağlı onun ferisi niteliğinde bir hak olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının devamı niteliğinde dava olması (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/32781E., 2019/9551K....
Dairemizde yapılan görüşmeler sırasında davacıların talebi her ne kadar Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkin ise de; faiz alacağı davası ayrı bir dava olup kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil davası olarak nitelendirilemeyeceğinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararının burada uygulanmayacağı dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle istinaf isteminin HMK'nın 352. maddesi uyarınca reddolunması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ancak bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Somut olayda davanın hukuki dayanağı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi olması ve faiz alacağı asıl hakka bağlı onun ferisi niteliğinde bir hak olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının devamı niteliğinde dava olması (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/32781E., 2019/9551K....
Dairemizde yapılan görüşmeler sırasında davacıların talebi her ne kadar Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkin ise de; faiz alacağı davası ayrı bir dava olup kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil davası olarak nitelendirilemeyeceğinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararının burada uygulanmayacağı dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle istinaf isteminin HMK'nın 352. maddesi uyarınca reddolunması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ancak bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Somut olayda davanın hukuki dayanağı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi olması ve faiz alacağı asıl hakka bağlı onun ferisi niteliğinde bir hak olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının devamı niteliğinde dava olması (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/32781E., 2019/9551K....
Dairemizde yapılan görüşmeler sırasında davacıların talebi her ne kadar Kamulaştırma Kanunun 10. maddesi uyarınca hüküm altına alınmayan faiz alacağının tahsili istemine ilişkin ise de; faiz alacağı davası ayrı bir dava olup kamulaştırma bedelinin tespit ve tescil davası olarak nitelendirilemeyeceğinden Anayasa Mahkemesinin iptal kararının burada uygulanmayacağı dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olması nedeniyle istinaf isteminin HMK'nın 352. maddesi uyarınca reddolunması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ancak bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemiz çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Somut olayda davanın hukuki dayanağı 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi olması ve faiz alacağı asıl hakka bağlı onun ferisi niteliğinde bir hak olması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının devamı niteliğinde dava olması (Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2017/32781E., 2019/9551K....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacılar vekili, taraflar arasında imzalanan 09.12.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 21.11.2000 tarihli tadilat sözleşmelerine aykırı davranan davalı yüklenicinin inşaatı geç teslim etmesi nedeniyle yoksun kalınan kira alacağı, eksik ve ayıplı imalat nedeniyle eksik iş bedeli ve gecikme faizi alacağının tahsili için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 79.067.00 TL alacağın tahsili için açtıkları dava sonunda... Asliye Ticaret Mahkemesinin ......
Esas sayılı dosyasında saklı tutulan kâr kaybı alacağı ile yine Asliye Hukuk Mahkemesi’nin .. (bozularak gelmekle ..) Esas sayılı dosyasında tahsiline karar verilen alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle uğranılan munzam zararın tahsili talep edilmiş; Mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Munzam zarar nedeniyle alacak istemine ilişkin olarak; dava tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu 105. maddesinde munzam zarar düzenlenmiştir. ( Maddenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki karşılığı 122. maddedir.) Anılan 105. (6098 sayılı T.B.K. 122) madde uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı ödemekle mükelleftir. Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür....
Davacının talep ettiği alacak, davalı bakanlığa bağlı kurumlara sattığı su bedeli ve su bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zammı ve bu gecikme zammına uygulanacak KDV alacağına ilişkindir. Su satımından dolayı tahakkuk ettirdiği alacak, amme alacağı sayılmadığı gibi, su bedelinin geç ödenmesi halinde 6183 sayılı yasada yer ... gecikme zammının uygulanacağına dair yasalarda da bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemece davacı kurumun 6183 sayılı yasaya tabi kurumlardan olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmelerde hüküm yok ise sattığı su bedelinin geç ödenmesinden dolayı gecikme cezası ve KDV isteyemeyeceği ancak temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceği nazara alınarak karar verilmesi gerekir....