Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen sözleşmenin iptali ve alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 16/10/2018 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi, Karşı taraf davalılar adına gelen olmadı....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/125 KARAR NO : 2022/585 DAVA : Alacak DAVA TARİHİ : 02/03/2021 KARAR TARİHİ : 27/09/2022 Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; ... tarihli satış sözleşmesi ile karşı taraf şirketin ... şubesi tarafından “... “ özellikli tablette bulunan gizli ayıbın hile ile gizlendiğini, tabletin davacı şirkete satılmış olması nedeniyle davacı şirketin sözleşmeden dönme hakkını kullanarak ayıplı ürünün bedel iadesini, bedel iadesinin mümkün olmaması halinde ürünün ayıpsız bir misli ile değiştirilmesine karar verilmesi, ve temerrüt tarihinden itibaren en yüksek ticari avans faiz işletilmesi talep etmiştir. Davacı vekilinin mahkememizin ... tarihli duruşmasına katılmadığı anlaşıldığından ... tarihinde takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir....
Dava noterde satışı yapılan aracın trafik kaydında ihtiyati tedbir bulunması nedeniyle devrin alınamadığı ve iadesi ile bedelin tahsili iddiasıyla açılmış alacak istemine ilişkindir. Davaya konu aracın 09.07.2002 tarihinde noter huzurunda davalı tarafından davacıya satışının yapıldığı, davacının 30.07.2002 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğu trafik kaydındaki ihtiyati tedbir nedeniyle davacı adına tescilin gerçekleşmediği dosyadaki belgelerden anlaşılmıştır. Dava 19.10.2010 tarihinde açılmış olup, davacı araçta bulunan hukuki ayıbı 30.07.2002 tarihinde tescil başvurusu sırasında öğrenmiştir. Bu tarihten sonra dava tarihine kadar aracı kullanmaya devam ettiği gibi satıcıya karşı da ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu durumda aracı mevcut haliyle kabul etmiş sayılır. Akitten dönme hakkını kullanamaz. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabul edilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki uyuşmazlığın hatalı tespit edildiğini, davanın 6502 sayılı kanun kapsamında çözümlenmesi gereken konut teslimine davet edilen alıcının bu davetten sonra sözleşmeden dönme hakkının bulunup bulunmadığına ilişkin olduğunu, davacının sözleşmeden kendi iradesi ile sebep göstermeksizin dönmesi nedeniyle, %2'lik kesinti yapılıp yapılmayacağının tartışılması gerektiğini, yerel mahkemece Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulandığını, davacının sözleşmeden dönmesinin kötü niyetli olduğunu, davacı alıcının teslime davet edildikten sonra sözleşmeden dönme hakkını kullanması Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen hakkı kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, müvekkili şirket tarafından davacıya Beşiktaş 16....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf arasında imzalanan 05/01/2018 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinde yetkili mahkeme İzmir olarak belirlendiğini, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, gayrimenkul satış vadi sözleşmesinden 8 ay 12 gün sonra dönme bildiriminde bulunulduğunu, tüketici mevzuatına uygun olarak sözleşmenin alıcının sözleşmeden 6 ay ile 12 ay arasındaki dönemde dönmesi durumunda satıcı alıcıdan KDV hariç satış bedelinin %6 'sı kadar dönme tazminatı tahsiline yetkisi bulunduğunu, sözleşmenin 05/01/2018 tarihinde imzalandığını, davacının 17/09/2018 tarihinde ihtar ile dönme bildiriminde bulunduğunu, müvekkilinin 19/09/2018 tarihinde tebliğ aldığını, müvekkili tarafından dönme tazminatı tahsil edilmek suretiyle 180 günlük süre içinde iade edildiğini, bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Bu ceza, uygulama ve doktrindeki söyleyişiyle “dönme cezası” veya “ifa’yı engelleyen ceza”dır. Dönme cezası, Borçlar Kanunu’nun 158/son maddesinde düzenlenmiş olup, amacı ceza ödemek suretiyle sözleşmeden dönmeyi sağlamaktır. Bu suretle taraflardan biri sözleşmede kendisine tanınan bu hakkı kullanarak, yani, ceza ödeyerek sözleşmedeki borcundan kurtulur. Kısaca ifade etmek gerekirse, sözleşmenin vaad borçlusu olan davalı ve karşı davacıların dönme cezası ödemek suretiyle sözleşmedeki edimi ifa’dan kaçınmaları mümkündür. Nitekim, karşı davacılar bu konudaki isteklerini 17.03.2006 tarihli dilekçelerinde mahkemeye sunmuş, ancak davacı vekili 12.05.2006 tarihli dilekçesinde bu isteğe savunmanın genişletildiği sebebiyle muvafakat etmemiştir....
Alınan bilirkişi raporunda eserin onarım bedeli belirlenmiş ise de, onarım ile kullanılıp kullanılamayacağı açıkça belirlenmediğinden, bu husus da ek rapor alınarak, eserin kullanılamayacak kadar ayıplı olmadığının tespit edilmesi halinde onarım bedeli belirlenerek bu miktara hükmedilmesi, eserin kabule zorlanamayacak kadar ayıplı olduğunun tespiti halinde ise sözleşmeden dönme hakkının kullanımının kabulü ile şimdiki gibi eserin iadesi ve bedele hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile bedelin iadesine karar verilmesi doğru olmadığından, verilen kararın temyiz eden davalı lehine bozulması gerekmiştir....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince; davacının milletvekili genel seçimi sonrası milletvekili olamaması üzerine 298 sayılı Kanun hükümlerine göre görevine geri dönme isteminin yeniden atama usulüne tabi olduğu, bu şekilde bir atama isteminde bulunulması halinde değerlendirmenin bakan tarafından yapılması gerektiği, bakanın bu yetkisini devrettiğine yönelik bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı, … Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından tesis edilen dava konusu işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, davacının göreve dönme istemi hakkında işbu karar gereği yetkili idare tarafından bir değerlendirme yapılarak işlem tesis edileceğinden, bu aşamada yoksun kalındığı ileri sürülen parasal haklara ilişkin bir karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, yoksun kalındığı ileri sürülen parasal haklar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
DAVA Davacı, davalılardan müteahhit ... ile aralarında adi yazılı bir taşınmaz satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince 45.000 USD ödeme yapıldığını, yapılan ödeme karşılığında davalı ...' in keşideci, diğer davalının kefil olarak imzasının yer aldığı bir teminat senedinin düzenlendiğini, taşınmazın teslim edilemediğini, bu nedenle sözleşmeden dönme hakkını kullanmak istediğini belirterek şimdilik 100 USD nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır. II. CEVAP Davalılar, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davanın usulden, görev yönünden, zaman aşımı yönünden ve neticeten esastan reddine karar verilmesini dilemişlerdir. III....
Oysa, somut olayda az yukarıda açıklanan nedenlerle her iki taraf da kusurlu bulunduğundan, yüklenicinin kâr kaybına ilişkin alacak isteminin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır. 2-Sözleşmenin 15.maddesinde kararlaştırılan ceza Borçlar Kanunu’nun 158/son maddesinde düzenlenen dönme cezasıdır. Dönme cezası ile sözleşmeden dönülmesinde kusuru olmayan tarafın meydana gelen tüm zararlarının karşılanması amaçlanmıştır. Akdin feshine her iki yan da kusurlu olduğundan, yüklenicinin dönme cezasına yönelik isteminin de reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. 3-Akdin feshedildiği tarihe kadar taraflar arasında 6 adet hakediş düzenlenmiştir. Fesih tarihinden önce düzenlenen 1’den 5’e kadar olan hakedişlerde gösterilen imalât taraflarca kabul edilmiştir....