Cevaba cevap dilekçesinde ise, müvekkilinin davalıya evi devrederken bağışlama amacı gütmediğini belirtmiştir....
Davalılar davacıların da taraf olduğu bazı işlemlerle 15.5.1961 tarihli bağışlama iradelerinin ortadan kalktığını davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dayanılan senetlerdeki davalılar iradesinin ve bağışlama olduğu kabul edilerek Yeni ... köyündeki 1528, 1518, 1456, 1463, 1466 ve 1419 ile Eski ... köyündeki 1387, 1421, 1291, 1344, 81 ve 1388 parsellerdeki davalılar payının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü davalılardan ... temyiz etmiştir. Davadaki istemin dayanağı, 15.5.1961 günlü “Harici Anlaşma Senedi” başlıklı sözleşme ve aynı tarihli noterde düzenlenen “Re’sen ...”dir. Bu belgeler incelendiğinde davalıların hangi parsellere ilişkin açıklamada bulundukları anlaşılamamakta ise de, murisleri ... ...’dan intikal eden 26 parça taşınmaz dışındaki paylarını davacılara bağışlama taahhüdünde bulunduğu görülmektedir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 22.maddesi hükmünce, bir aktin ileride inşa edilmesine dair yapılan mukavele geçerlidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Bağışlama ve Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış, 290. maddesinde de koşullu bağışlamaya yer verilmiş buna göre; “bağışlamanın bir koşula bağlanarak” yapılabileceği ifade edilmiştir. 288. maddesinde “bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir....
1'de bulunan taşınmazın Belediye adına bağıştan kaynaklanan tapu kaydının iptali ile müvekkil adına yeniden tesciline ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin karşı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
ölene kadar bakma akdi ile devrine yönelik işlemin bağışlama hükmünde olup, dava konusu tasarrufun vergi borcuna ilişkin olduğu 2007 yılından sonra ve ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru 2 yıl içinde gerçekleştiğinden, davaya konu tasarruf işleminin 6183 Sayılı Kanunun 27 ve 28. maddeleri uyarınca iptale tabi olduğunu, 3. kişi yararına yapılan tasarruf tarihine kadar doğmuş ve kesinleşmiş olan vergi borcunun ulaştığı 14.795,91 TL miktar ile sınırlı olarak iptaline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Murisin ölüm tarihi, taşınmazın tapuda kayıtlı oluşu, belgede mirasçılardan üçünün imzasının bulunması ve belge içeriği birlikte değerlendirildiğinde; belgede mirasçılardan ... yer almadığı gibi muris ...’nin belgenin düzenlendiği tarihte sağ olması ve belgede yer almaması, bizzat imzasının da bulunmaması sebebiyle belgenin TMK’nun 677 ve 678. maddelerine göre miras payının devri niteliğinde olmadığı, hukuki sonuç doğurmayacağı, yasada belirtildiği üzere resmi şekilde yapılmamış olmasından dolayı mirastan feragat sözleşmesi (TMK’nun 528 ve 545.maddeleri ile 11.2.1959 tarih 16/14 sayılı YİBK) veya şartlı bağışlama taahhüdü (Borçlar Kanununun 238.m.) olarak da nitelendirilemeyeceği açıktır. Henüz kazanılmamış haktan vazgeçilmesi veya mirasın reddinin de bağışlama olmadığı konusunda duraksama yoktur. Aradan geçen zaman sebebiyle resmi şekilde yapılmayan sözleşmenin geçerli hale gelmesi, hukuki değer kazanması da kabul edilemez....
Bağışlananın, bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması veya yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemesi durumlarında bağışlayan, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir (TBK madde 295)....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar davalı tarafın söz konusu devrin bağışlama niteliğinde olduğunu iddia ettiği ve mahkemece de bu hususin kabul edilerek karar verilmişse de bağışlama kavramının hatalı olarak değerlendirildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, ortada gerçek anlamda bir bağışlama iradesinden söz edilemeyeceğinin açık olduğunu, davalı, dava dışı Erdoğan'ın Kutay ile ortak murisleri olan babalarından kalan mirasta kendisinin yeterince hak elde edemediğinden bahsettiğini, bu durumda dava dışı eski paydaş Erdoğan Kutay'ın söz konusu miras payı hakkından fazlasını aldığı çıkarımında bulunulabileceğini, dolayısıyla tarafların, miras paylarını eşitlemek amacıyla söz konusu satış akdi olarak görünen işlemin bağışlama iradesi ile yapıldığı iddiasında ise de aslında burada dava dışı Erdoğan Kutay'ın, bağışlama iradesinden bahsetmenin mümkün olmadığını, davalı...
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 02.07.2012 gün ve 49-279 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden değil, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bağışlama sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmesi ilişkisi, davacı yüklenici şirket ile dava dışı ..... unvanlı şirket arasında kurulmuş olup, dava konusu değildir. Davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin bağışlama sözleşmesinden kaynaklanmasına göre, kararın temyiz incelenmesinin yapılması görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 07.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının tarafına bağışlama ve hediye amacıyla toplamda 5.750,00- TL gönderdiğini, gönderilen paranın bağışlama amacıyla gönderilmiş olduğunu ve iade etmeyeceğini belirttiğinde ise davacı tarafın tehditlere başladığını, 10/07/2019 tarihinde 2.500- TL gönderip iade etmesi gerekmeyen, yardım ve bağışlama amacıyla gönderilen paradan davacı tarafa iadede bulunmak zorunda kaldığını, iddia edenin iddiasını ispat etmekle mükellef olup davacı tarafın kendisine gönderilen paranın borç ilişkisine dayanan bir bedel olduğunu kanıtlayamadığını belirterek davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....