Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamı ve toplanan deliller dikkate alındığında davalı yüklenicinin gemiye yapmış olduğu bakım ve onarım sırasında ayıplı iş yaptığına, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olup davacı tarafından süresinde ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin mahkemenin kabulü doğru olup bu nedenle davacının gemide oluşan arızanın giderilmesi amacıyla ayıplı monte edilen parçanın değiştirilmesi için yaptığı giderlerin tahsiline karar verilmiş olmasında bir yanılgı bulunmamaktadır....

    Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Ayıp ihbarının ayıba karşı sorumluluktan doğan dava için öngörülmüş olan zamanaşımı süresi geçmeden önce yapılmış olması gerekir. TBK m. 231’e göre, “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” Mahkememizce BA/BS değerlendirmesi, ayıp ihbarı ve davalı defterleri ile ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde inceleme yapmak üzere ek rapor alınmasına karar verilmiş olup tekstil mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; açık ayıp nedeniyle tutanakla elden imzalı ayıp ihbarının yapıldığı, davacının 15.000,00 TL reklamasyon faturası bedelini davalıdan talep edebileceği, ayıp olduğu iddia edilen 166 kg kumaşın ayıplı olduğuna ilişkin tespit raporu ve kumaşın incelemeye sunulmadığı belirtilmiştir....

      Davalı vekili istinafında, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkemenin ek rapor talebinin reddine karar verdiğini, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. Davacı vekili taraflar arasındaki eser sözleşmesine göre davalı tarafın ayıplı ifası sebebiyle sözleşmeden dönüldüğünü ve davalıya ödenen bedelin tahsili sebebiyle alacak talebinde bulunmuş, davalı dava konusu edilen ürünlerde ayıbın bulunmadığını, süresinde ayıp ihbarının yapılmadığını iddia ederek davanın reddini savunmuş, mahkemece dava konusu edilen ürünlerin ayıplı olarak üretildiği ve davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu gerekçesiyle ödenen bedelin davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır....

        kapsamına göre; davacının ayıp ihbarını süresinde yapmadığı ayrıca davalının makinenin satıcısı olmadığı ve buna göre garanti süresi içinde ayıp ihbarına gerek olmadığına dair ilkenin somut olayda uygulanamayacağı ve bakım ve onarıma dair davalı tarafça davacıya verilen ayrıca bir garanti taahhüdünün de olmadığı da gözetilerek açılan davanın reddine karar verilmiştir....

          Davalı vekili, analiz raporunda organik madde miktarının sonuçları ile davacı tarafın tanıtım ve kullanma kılavuzlarındaki değerlerin birbirini tutmadığını, davacı şirketten satın alınan kimyasalların aktif maddelerinin düşük olduğunu, davacıdan satın alınan ürünler sebebiyle bu kimyasalların kullanıldığı derilerden üretilen ürünler sebebiyle davalı firmanın zarar gördüğünü ve tanınmış bir marka olarak zarar ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir....

            Tekstil tarafından ciro edilerek davalıya verilmesi ile yapılacağını, davalı tarafından gönderilen kumaşların sözleşmede belirtilen niteliklere sahip olmaması sebebiyle gömleklerin dikilip teslim edildiği kurum tarafından kabul edilmediğini, artan kumaş ve dikilen 18.209 adet gömleğin hala davacı şirkette bulunduğunu iddia ederek kumaş bedeli olarak ödenen 190.406,16 TL, imalat bedeli olarak ödenen 246.804,00 TL ve gecikme cezası olarak ödenen 59.710,00 TL olmak üzere toplam 496.710,00 TL zararın ihtar tarihi olan 16.09.2013 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, ayıp ihbarının süresinde yapılmaması sebebiyle davacının ayıba dayalı haklarını kaybetmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, alacak davası olup, uyuşmazlığın dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise gizli-açık ayıp mı olduğu, süresinde yapılmış ve usulüne uygun ayıp ihbarının bulunup bulunmadığı, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davalıların davacının taleplerinden sorumlu olup olmadığı hususunun ihtilaflı olduğu anlaşılmıştır....

                Kabule göre de; takip konusu alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle likit alacak olduğu gözetilmeden icra inkar tazminatı talebinin reddi yerine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin içtihatlarına aykırı olacak şekilde de takip çıkışı alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetli görülmemiş ise de, bu hususta davacının açık istinafı bulunmadığından eleştiri konusu yapılması ile yetinilmiştir. Tüm bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK'nun 353/1.a-6.maddesi uyarınca delillerin gereği gibi toplanmamış olması karşısında ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- HMK'nun 353/1.a-6 maddesi uyarınca Antalya 12....

                Bu durumda, mahkemece, davacının ayıp ihbarı konusundaki delilerinin toplanması, dinlenmek üzere bildirdiği tanıkların usulünce çağrılıp dinlenerek, ayıp ihbarının TBK'nın 474. maddesi uyarınca süresinde yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının tespit edilmesi halinde, uzman bilirkişiden "dava konusu edilen ürünlerin tamamı üzerinde" bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle rapor alınarak; ürünlerde ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp bulunuyorsa ayıpların gizli mi açık ayıp mı olduğu, ayıbın iş sahibi tarafından eserin kullanılmasını engelleyecek ve eseri kabule zorlanamayacak derecede bulunup bulunmadığı veya bedelden indirim gerektirip gerektirmeyeceği hususları ile ayıbın giderilmesi için gereken bedelin serbest piyasa rayicine göre tespit ettirilerek sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....

                  Davalının gerek sözleşmede niteliği haiz ürünleri kullanmaması, gerekse montajını yaptığı ürünlerin de ikinci el olması sebebiyle bilirkişilerin satış tutarı üzerinden tespit ettiği %30'luk ayıp oranına göre sorumlu olduğu, davacıdan faturada yazılı ve montajı yapılan ürünlerin bedeli alındığından ayıp bedelinin de fatura tutarları üzerinden belirlenmesi gerektiği, davacının sözleşme bedeline göre ödeme yapmaması sebebiyle ayıp bedelinin de sözleşme bedeli üzerinden değil fatura bedeli üzerinden tespitine yönelik bilirkişi kanaat ve hesaplamalarının yerinde olduğu, buna göre faturada TL olarak yazılı tutarların fatura tarihindeki dolar kuru karşılıklarına göre kameralar bakımından satış tutarının KDV dahil 17.822,74.-USD olup, bu tutarın %30'una karşılık gelen ayıp bedelinin KDV dahil 5.364,82.-USD olduğu, omurga switch bakımından satış bedelinin KDV dahil 2.355,44.-USD olup, bunun %30'a karşılık gelen ayıp tutarının KDV dahil 706,63.-USD olduğu, toplam ayıp bedelinin 6.071,45....

                    UYAP Entegrasyonu