Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ... vekili, müvekkili tarafından 1978 yılında unvanlı ticari işletmenin kurulduğunu, daha sonra ağabeyi olan davacıyı da yanına alarak firmayı Adi ortaklık olarak işlettiklerini, 1992 yılında kendi sermayesi ile dava dışı le birlikte davalı şirketi kurduklarını, davalı şirket ile adi ortaklığın birleştiği iddialarının doğru olmadığını, davacının da davalı şirkete ortak olmak istemesi nedeniyle aralarında 30/03/1992 tarihinde sözleşme imzalanmış ise de daha sonra bu sözleşmeden vazgeçildiğini ve adi ortaklığın 1 yıl daha faaliyetine devam ederek 1993 yılında tasfiye edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmelerin inançlı işlem niteliğini taşımadığını, davacının davalı şirketin kuruluş aşamasına katılmadığı ve sermaye taahhüdünde bulunmadığından hissedar olmasının mümkün olmadığını, adi ortaklığın tasfiyesinden sonra davacının davalı şirkette 1998 yılında emekli oluncaya kadar işçi olarak çalıştığını, işçi olarak çalıştığı şirkette aynı zamanda ortak olduğu iddiasının yasal...

    Noterliğinde 05269 Yevmiye numarası ile onaylanan adi ortaklık sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre aralarındaki kar ve zarar paylaşımının T1 için %20, T3 için ise %80 olacağını, belirtilen miktarların ödendiğini ve şirketin fiilen hizmete başladığını, davalı ile davacı arasındaki sözleşme gereğince davacı müvekkili tarafından sermaye olarak 2.000.00 TL ödendiğini ancak davacı şirketin kurulduğu 28 Kasım 2012 tarihinden itibaren hiç kar payı almadığını, davalının müvekkiline gelir giderleri inceleme fırsatı verilmediğini, müvekkilinin herhangi bir kar olup olmadığı konusunu denetleyemediğini, buna rağmen müvekkilinin büyük bir sabırla şirket masrafları için harcamalar yapmaya devam etmişse de artık maddi olarak karşılayamayacak duruma gelmesiyle birlikte 28.11.2013 tarihinde göndermiş olduğu ihtarname ile 28.12.2013 tarihi itibari ile sözleşmeyi fesih ettiğini bildirmiş ve bu fesihten kaynaklı alacaklarını talep ettiğini ancak davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, ilk olarak...

    varlığı kabul edilmiştir. 4- Bununla birlikte, Mahkemece yukarıdaki gerekçeyle çelişki oluştururcasına, davalı/karşı davacının işten ayrıldığı 01.01.2007 tarihi itibariyle ortaklık ilişkisinin son bulduğu, ilişkinin 2 yıl sürmemesi nedeniyle davalının hisse talep hakkının bulunmadığı kabul edilmiş ise de, protokolün imzalandığı tarihten, son bulduğu tarihe kadar olan dönem yönünden işletmenin kârından davalıya %25 kar verileceğine ilişkin hüküm nedeniyle davalı/karşı davacıya kâr payı ödemesi yapılıp yapılmadığı kararda tartışılmamıştır....

      Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında 07/11/2013 tarihli adi ortaklık sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeye göre idareci ortağın davalı olduğu, resmi işlemlerin de davalı idareci ortak üzerinden yürütüldüğü, davacının idareci ortağın hesap vermemesi ve kâr payı dağıtmaması nedeniyle adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini talep ettiği anlaşılmaktadır....

      Şti. arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkili ile adı geçen şirket arasında sözleşmeye konu inşaatın birlikte yapımı hususunda adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu, adi ortaklık anlaşması uyarınca parsel üzerindeki B blok inşaatının müvekkili tarafından yapıldığını ancak inşaat devam ederken adi ortaklık ilişkisinin feshedildiğini ve B blok inşaatının tamamının müvekkile devredildiğini, daha sonra arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu parselin hissedarları arasında çıkan ihtilaf nedeniyle mahkemece parselin ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verildiğini, taşınmazın üzerindeki B bloğun yapı değerinin 433.659,00 TL olarak tespit edildiğini, taşınmazın tespit edilen muhammen bedelinin %35,1 kadar yüksek bir fiyatla 8.590.000,00 TL'ye satıldığını, bu durumda B bloğun da 585.000,00 TL yapı bedeli ile satılmış olduğunun kabulünün gerektiğini, bu miktar üzerinden davalının payına düşen meblağın 16.924,00 TL olduğunu, davalının bu bedel üzerinde...

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/18 Esas KARAR NO: 2023/626 DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ: 11/01/2021 KARAR TARİHİ: 29/09/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin %10'luk ortaklık payının bedelini ödemesi akabinde davalı firmada bifiil çalışmaya başladığını, müvekkilinin üzerine düşen ortaklık payının ödemesini yapması ve davalı firmada ortak gibi çalışması nedeniyle davalı firmadaki ortaklık payının kendisine noterden devir işlemlerinin yapılarak devrini gerek firma sahibi --------- gerekse -------- eşinden istediğini, müvekkilinin ortaklık payının devir işlemlerinin yapılması isteği her iki tarafça da geçiştirilmiş ve sürekli ertelendiğini, davalı firmada 10 aya yakın çalışan müvekkilinin tüm ısrarlarına karşın firmanın %10'luk ortaklık payının...

          Bu tanımlardan adi şirketin –ortaklığın- unsurları; kişi, sözleşme, katılım payı, amaç, affectio societatis (müşterek gayeye ulaşmak için birlikte çalışmak unsuru) şeklinde belirtilebilir (Barlas, Nami, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, ..., 1998 s.13). Kişi Unsuru: Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişidir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Eldeki davada iki gerçek kişi ve bir tüzel kişinin bir araya geldiği gözetilerek, adi şirketin varlığı için aranan kişi unsurunun, uyuşmazlık konusu olayda bulunduğu kabul edilmelidir Sözleşme Unsuru: Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde adi ortaklık tanımlanırken, "şirket bir akittir ki..." denilmektedir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu öncelikle adi şirket ilişkisinin akdi bir ilişki olduğunu kabul etmiştir....

            Bozmaya uyan Mahkemenin 30.12.2019 tarihli ve 2018/343 E., 2019/1298 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalı tarafından ortaklığa ibraz edilen çeklerin avans ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiği ancak çeklerden 19.000,00 TL’nin karşılıksız çıkması nedeniyle iade edildiği, diğer çeklerin ise tahsil edilemediği, bakiye ortaklık mal varlığı değerinin tespit edilememesi nedeniyle sermaye payı ve kar payının da talep edilemeyeceği gerekçesiyle; davacının davalıya icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur. 2....

              Adi ortaklık sözleşmesi; karşılıklı borçları kapsayan bir sözleşme olmayıp, herkesin belli bir amaca ermek için bir takım borçlar altına girdiği bir sözleşmedir. Bu sözleşmeden doğan borçlar, hukuk bakımından birbirinin karşılığı sayılmaz. Ortaklık sözleşmesinde, karşılıklı borç yükleyen (satış veya kira gibi) sözleşmelerde olduğu gibi BK'nın 81 inci (TBK'nın 97 nci) maddesi uyarınca, bir akidin borcunu yerine getirmemesi halinde öbürünün de borcunu yerine getirmekten kaçınması söz konusu edilemez. Bir tarafın katılım payı koyma borcunu yerine getirmekten kaçınması diğer tarafa ancak, BK'nın 535 inci maddesinin yedinci fıkrası (TBK'nın 639 uncu maddesinin yedinci fıkrası) uyarınca ortaklığın haklı sebeple feshini isteme hakkını verir ve ortaklık mahkeme kararı ile ortadan kalkar. Ortaklığın feshi, diğer tarafça istenmemiş ise ortaklık sözleşmesi yürürlükte kalır....

                Açıklanan madde hükmüne göre; adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları oranında ortaklara paylaştırılmalıdır. Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, toplam gelirden, toplam gider düşülmüş, bulunan miktara davacının başlangıçta koymuş olduğu sermeye payının eklenmesi sonucu bulunan miktarın yarısı davacının kar payı olarak belirlenmiştir. TBK'nun 643.maddesine uygun bir şekilde yapılmayan kar payı hesabının da kabule göre hükme esas alınması doğru görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu