Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O hâlde, adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabilir ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabilir. 27....

    (Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319) Dava dosyamızda alacak ve ar kaybı yönünden ispat yükü davacı üzerinde, adi ortaklık ilişkisine dair iddia yönünden davalı üzerinde olup deliller bu muvacehe ölçüsünde değerlendirilmiştir. Adi ortaklık ilişkisi olduğuna ilişkin iddia yönünden öncelikle değerlendirme yapmak gereklidir. Zira adi ortaklığın tespiti halinde taraflar arasında alacak borç iddiası yönünde bir dava olması halinde bu ilişkinin tasfiyesini gerektireceğinden yapılacak araştırma da o yönde özellik arz edecektir. Bilindiği üzere taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulması herhangi bir şekle tabi olmamakla birlikte ispatı yazılı delille mümkündür. Davalı her ne kadar adi ortaklık kurulduğuna dair iddiada bulunmuşsa da konuya ilişkin yazılı delil sunmadığı anlaşılmış. Davacının da bu yönde itirazı olduğu görülmekle ikrarın mevcut olmadığı anlaşılmıştır....

      ortaklığın feshine ilişkin olup şahsi harcamalarını da işyeri üzerinden yapan davalının beyan ettiği mevcut defterler ve demirbaşlar üzerinden tespit yapılmış olup, sipariş defterleri ve müşteri portföyü yönünden bir incelemeye tabi tutulmadığı, alacak yönünden sağlıklı bir veriye ulaşılmasının olanaksız hale gediğini belirterek ,davanın kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava adi ortaklık için davacının yaptığı harcama bedeli ile adi ortaklık kar payı alacağına yöneliktir....

      Bu iddiayı ileri süren taraf adi ortaklık ilişkisi bir sözleşme olduğundan iddiasını 6100 sayılı HMK'nın 200.maddesi gereğince senet (kesin delille) ispat etmelidir. Ancak senetle ispatı gereken adi ortaklık sözleşmesi hakkında yazılı bir delil başlangıcı varsa 6100 sayılı HMK'nın 202.maddesi gereğince ve 203/1. fıkrasında gösterilen istisnai hallerde tanıkla ispat edebilir....

      Zira davacı tarafın hak ve alacak ilişkisi iddiasıyla başvuracağı kişi müvekkilim değildir. davacı şirket, adi ortaklık hisselerini devretmiş olduğunu ve iş bu ortaklıktan kaynaklanan herhangi bir hak ve alacağı kalmadığını peşinen kabul ve beyan ettiğini, davacı şirketin hiçbir alacak borç ilişkisine dayanmaksızın geriye dönük senetler düzenleyerek Adi ortaklığa ait olan taşınmazlara haciz koydurttuğunu, ancak işbu taşınmazlar her ne kadar adi ortaklığa ait ise de tapuda adi ortaklık adına tesisi mümkün olmadığından, söz konusu tapular üzerindeki hacizlerin fekkinin sağlanamadığını, müvekkilinin bu uğurda dava dosyalarına teminat yatırmak durumunda kaldığını, davacının şahsi alacaklıları nedeniyle hem Adi ortaklık hem de müvekkili şirketi zarara uğradığını, söz konusu zararların karşılanması ve adi ortaklığın daha fazla zarara uğratılmasının önüne geçmek adına müvekkili tarafından söz konusu taşınmazların üzerindeki hacizler ile birlikte devralındığını, söz konusu devre rağmen davacının...

        Davacı tarafından ortaklığa konulan sermaye ve yaptığı masraflar ile kar payı yönünden davalı tarafından herhangi bir ödemenin olmadığını ileri sürerek, davalı aleyhine dava açılmış olup, davacı tarafından adi ortaklıkta sermaye bedeli istendiğine göre dava adi ortaklığın feshi ve tasfiyesini içermektedir. Adi ortaklığın ne şekilde sona ereceği B.K.' nun 535. maddesinde, tasfiyenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı da B.K.' nun 538. ve devamı maddelerinde gösterilmiştir. Mahkemece adi ortaklığın feshine karar verildiğinde, ortaklığın mal varlığının ne şekilde tasfiye edileceği karar yerinde gösterilmeli ve tasfiye mahkemece bizzat yapılmalıdır....

          Ortaklar, adi ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan ise müteselsilen sorumlu olduklarından bu çerçevede doğan borçlar nedeniyle alacaklıların haklarını adi ortaklığa dahil haklar üzerinde kullanmaları ve bu kapsamda adi ortaklığın üçüncü kişilerdeki alacakları üzerine de haciz koydurmaları mümkündür. Bu durumdaki alacaklılar bir ortağın alacaklısı olmayıp adi ortaklık nedeniyle ortakların hepsinin alacaklısı durumunda olduklarından haklarını sadece ortakların tasfiyedeki payı üzerinde kullanmak zorunda değillerdir. Adi ortaklığa dahil tüm haklara yönelebilecekleri gibi ayrıca ortakların ortaklık dışındaki mal varlıklarına da yönelebileceklerdir. Zira adi ortakların bu ortaklık çerçevesindeki borçlardan müteselsil sorumluluğu, adi ortaklığa koydukları mal varlığıyla sınırlı olmayıp ortaklığa dahil olmayan malvarlıkları ile de sorumlulukları mevcuttur.....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların tacir sıfatının bulunmaması, taraflar arasında iddia edildiği gibi herhangi bir adi ortaklık veya ticaret yapılmamış olması, farzı mahal kaydıyla bu hususun yargılamayı gerektireceğinin kabulü halinde ise, davacı tarafça dava dilekçesinde ve eklerinde, ortaklığa ilişkin herhangi bir yazılı belge veya delili sunulmadığını ileri sürmüştür. İlk Derece Mahkemesi tarafından, "Taraflar arasında sözlü adi ortaklık sözleşmesi kurulduğu tarafların kabulünde olup, tarih olarak 2009- 2010 başlangıç tarihli olduğu belirtilmiştir, dava tarihi ise 13/07/2016 olup bahsi geçen TBK 147/4 maddesi uyarınca adi ortaklık nedeniyle tarafların aralarındaki sözleşme zamanaşımına uğramış olup, bu sözleşmeden kaynaklı olarak da fesih, tasfiye yoksun kalınan kar talebinin hepsinin zamanaşımına uğraması nedeniyle" davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

            Adi ortaklığın sona erme sebeplerini düzenleyen BK'nın 535 inci (TBK'nın 639 uncu) maddesinin birinci fıkrasında; ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesiyle ortaklığın sona ereceği düzenlenmiştir. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece TBK’nın 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir....

              Mahkemece taraflar arasında 15.05.2008 tarihinde adi ortaklık sözleşmesinin yapıldığı ve davacının 60.000.00 TL ortakılk sermayesi koyarak bunu davalıya verdiği ancak ortaklık zarar ettiğinden kafenin kapatıldığı sabit görüldüğünden davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki 2. bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Taraflar arasında 15.05.2008 tarihli protokol ile adi ortaklık kurulduğu sabittir.Bu protokole göre ... internet cafe...adına kayıtlı olsa da işyerinin ... ve ...'a ait olduğu, bu ortaklıkta %75 ortaklık payı ...'ya % 25 ortaklık payı ...'...

                UYAP Entegrasyonu