Mersin 1.Asliye Ticaret Mahkemesi, uyuşmazlığın adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığından bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 29/05/2015 NUMARASI : 2015/312-2015/429 Taraflar arasındaki dava, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın işbölümü yönünden bir karar verilmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 18.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 30.06.2016 gün ve 2014/104-2016/246 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmakta olup, davacılar, davalı ile aralarında kurulan adi ortaklık sonucu dava dışı arsa sahibinden davalı adi ortak adına devredilen bağımsız bölümlerde ortaklık hisseleri oranında tapu iptâli ve tescil isteminde bulundukları ve mahkemece adi ortaklık ilişkisi varlığı kabul edilerek hüküm oluşturulduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi'ne ait olup, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 21/2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/3. maddesi gereğince dosyanın anılan Yüksek Daireye gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3....
mahkemelerinin yetkili olacağı ifade edilmiş olmakla, davalının yetki itirazı özellikle alacak iddiası adi ortaklık sözleşmesine dayalı olmakla haklı görülmemiştir, Davalı şirket vekili, adi ortaklıın fesih ve tasfiye edilmediğini bu nedenle istemin reddi gerektiğini belirtmiş, ortaklık aleyhine açılan davalar sebebiyle yapılacak ödemelerin Ek protokolün 1.2 maddesi uyarınca davacı ortağa ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ise de Yanlar arasında 25 Eylül 2012 tarihinde akdedilen ortak girişim anlaşmasıyla ... ihale edilen .... tünellerinin yapımının taraflarca kurulan adi ortaklık tarafından üstlenildiği ihtalaf konusu değildir. Yanlar arasında akdedilen adi ortaklık sözleşmesinde 1.2 maddesinde Ortak girişyimden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerin %70'inin.... , %30'unun ...'e ait olacak şekilde paylaşmaya ( Katılım Payı) kabul ve taahhüt etmişlerdir. Ortak girişimin Pilot ortağının ......
Davacı vekili yargılamada 04/10/2011 tarihli celsede “ ... adi ortaklık tasfiyesi ile ilgili alacaklarının mevcut olduğu” beyanıyla açıkça tasfiye istendiğini ifade etmiştir. Bu durum karşısında, ortağın ölümü ile adi ortaklık sona ermiş olup, davacı tarafça ortaklığın tasfiyesi ve bu durum sonucunda doğan alacaklarının istenebileceği, davacının tasfiye talebinde bulunduğu, davanın adi ortaklığın tasfiyesine, kar payı talebine ilişkin olduğunun kabulu gerekir. Mahkemece, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekmektedir. Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır....
Davacı açıkça yemin deliline dayandığından davalılara yemin yaptırılmıştır.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı ----- arasında----- otel işletmesi için adi ortaklık kurulduğu yönünde uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı ----- ortaklık için bir kısım taahhütlerde bulunup bulunmadığı, davalı --------- adi ortaklık sözleşme içeriği dışında başka taahhütlerinin olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmış, adi ortaklık sözleşmesinde davacının dava dilekçesi ile talep ettiği alacak kalemlerinin hiç birinin bulunmadığı, 2017 & 2018 yılları ticari defterleri incelendiğinde otelin gelirinin bulunmadığı da görülmüş, davalılara sözleşme dışında başka bir taahhütlerinin olmadığına dair yemin yaptırılmış ayrıca taleplerinin tamamının adi ortakların birbirinden olan ve adi ortaklık nedeniyle oluşan alacaklar olduğundan yani tasfiye sonunda elde edilecek bir alacak kalemine ilişkin talep bulunmadığından adi ortaklığın tasfiyesi yoluna da...
Davalı vekili cevabında, taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, uyuşmazlığın adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığını, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğundan, uyuşmazlığın tarafların ticari ilişkisinden değil, adi ortaklıktan kaynaklandığından, bu durumda TBK'nun uyulanması gerektiğinden ve davada genel mahkemenin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamından, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 15.03.2012 tarihli "protokol" başlıklı adi ortaklık sözleşmesi ile 3 parselde daha önce davacı tarafından başlatılan otel inşaatının tamamlanması için anlaşma yapıldığı, sözleşmeye göre inşaatın tamamlanmasından sonra mülkiyetin 1/2 payının davacı şirkete devrinin yapılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır....
Mahkememizce görev yönünden yapılan değerlendirmede; adi ortaklık sözleşmesinin tarafları gerçek şahıs olup, bu şahısların kurdukları adi ortaklığın tüzel kişiliğinin olmaması, yapılan işin iş bu adi ortaklık yönünden ve taraflar yönünden niteliği, tarafların tacir olmaması ve ticari işletme olarak bir adi ortaklık kurulmamış olması nedeniyle nispi ticari dava söz konusu olmadığı gibi, dava konusu uyuşmazlığın ticaret kanununda düzenlenmediği adi ortaklık ilişkisinin 6098 sayılı TBK'nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, daha çok şahısların şahsi emekleri ve malları ile ortak bir amaca erişmek üzere bir araya geldikleri sözleşme türü ve bu sözleşmeden kaynaklanan ilişki ve tasfiyenin TBK'da düzenlenmiş olduğu, böylece mutlak bir ticari davanın da söz konusu olmadığı mahkememizce benimsenmiştir....
Mahkemece; 18.03.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında davaların ayrılmasına, her iki davalı aleyhine adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacak (4.041,50-TL) talebi ile ilgili olarak açılan davanın bu dosya üzerinden yürütülmesine, dosya arasında mevcut “protokol” başlıklı kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak (cezai şart) talebi ile ilgili olarak her iki davalı aleyhine açılan davanın yeni esas üzerinden yürütülmesine, davacı vekiline davaların ayrılması işlemlerini tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, verilen kesin sürede belirtilen işlemler yapılmadığında davanın usulden reddedileceği ihtarı yapılmış; yine aynı celsede davacı ile davalı ... arasındaki adi ortaklık ilişkisinde tasfiye konusunda herhangi bir düzenleme olmadığından taraf vekillerine ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemeleri için iki haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin sürede belirtilen işlem yapılmadığında tasfiye işleminin mahkemece gerçekleştirileceği ihtar edilmiş...
Sözleşme ilişkisinden doğan hak ve alacaklar kural olarak sözleşmenin taraflarından, sözleşme dışı iş bedeli ise ondan yararlanan kimseden talep edilmelidir. Sözleşmenin yanlarından birisinin adi ortaklık olması halinde ise, adi ortaklığın ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığından, ortaklık adına açılacak davaların birlikte açılması, davayı açan ortağa sözleşmeden doğan hakların temlik edilmesi ya da açılan davaya muvafakat verilmesi gerekir. Somut olayda, davalı olarak gösterilen apartman yöneticiliğinin tüzel kişiliği yoktur. Yöneticilerin sözleşmeyi kat malikleri adına imzaladıklarına dair kat malikleri kurulu kararı olmadığı gibi sonradan icazet verildiği de ileri sürülmemiştir. Sözleşme ve ek protokol konusu iş Kat Mülkiyeti Yasası ve yönetim plânından kaynaklanan yöneticinin kat maliklerinin vekili sıfatıyla yapacağı işlerden değildir. Davada sözleşme ve ek protokolü imzalayan yöneticiler ile yapılan işten yararlanan kat malikleri hasım gösterilmemiştir....