Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/145 Esas KARAR NO : 2022/178 DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 22/02/2022 KARAR TARİHİ : 23/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ...'ın Antalya Genel İcra Dairesi ...İcra Dairesi ... E. sayılı takip dosyaları nedeni ile borçlu olmadığının tespitini, alacak miktarının %20 si oranında İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Eldeki dava bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davasıdır. Hakimler ve Savcılar Kurulu' nun 25.11.2021 tarih 1232 sayılı kararı gereğince Bankacılık Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda Antalya ......

    CEVAP: Davalı vekili, davacının arabuluculuk talebinin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak olarak yapıldığı buna karşılık arabuluculuk görüşmesinde farklı uyuşmazlık konusu üzerinden arabuluculuk toplantısı olduğu bu nedenle tutanağın taraflarınca imzalanmadığını savunarak öncelikle dava şartı yokluğundan davanın reddini istemiştir....

      Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yazılı delille veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi 6098 sayılı yeni Borçlar Kanununun 146. hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir....

        . - DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 30/10/2020 KARAR TARİHİ : 12/04/2022 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Mahkememiz dosyasının İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/09/2021 tarihli 2020/...esas, 2021/351 karar sayılı gönderme kararı ile mahkememiz esasına kaydedildiği anlaşılmıştır....

          İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Diğer taraftan; 6100 sayılı HMK'nın 114/ı-i maddesi gereğince aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmasının dava şartı olduğu, 115. maddesinde, mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, taraflarında dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır....

            İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; 1-Davacı dava konusu bağımsız bölümü davalılar murisi Kamil aracılığı ile satın aldığını, boşanmak üzere olduğundan tescilin Kamil adına yapıldığını, bu hususun Kamil ve eşinin de imzasını taşıyan 28.03.2005 tarihli mektup ile de sabit olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ile adına tescili isteğinde 2010/6676 - 8954 bulunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere aslı ibraz edilmeyip fotokopisi ibraz edilen ve diğer tarafça kabul edilmeyen fotokopi belge üzerinde imza ve yazı incelemesi yapılamayacağı gibi yapılmış olsa bile bu rapora itibar edilemez (Yargıtay HGK’nın 16.03.2005 gün, 2005/13-80 esas ve 2005/149 karar sayılı ilâmı)....

              İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin zimmet suçlaması ile ... Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını, davacının da içinde bulunduğu kooperatif yöneticilerinin cezalandırıldığını, aleyhine çok sayıda tazminat davalarının açılmasından endişe ettiğinden tarafların müşterek murislerinden intikal edecek taşınmazların taksimi ile kendisine düşen taşınmazların tapu kayıtlarının davalı üzerinde kalması konusunda anlaştıklarını ancak davalının devretmediğini ve davacı aleyhine müdahalenin men'i davasını açtığını belirterek ... Köyü 912, 951 sayılı parsellerin tamamının, 2166 parsel sayılı taşınmazın 9/14 hissesine ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir....

                İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı ile davalının imzasını taşıyan tarihsiz belgede, dava konusu taşınmazın 1/2‘sinin davacıya devredeceğinin kararlaştırıldığı, bu belgenin davalı tarafından inkar edilmediği, yukarıda değinilen ilkelere göre inanç sözleşmesinin bu yazılı belgeyle ispatlandığı ve davanın inanç sözleşmesi çerçevesinde kabulüne karar verilmesi gerekirdi. Mahkemece, davanın bu gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerekirken, muris muvazaasının varlığından bahisle kabulü doğru görülmemiş ise de, davanın kabulü, sonucu bakımından yerinde olduğundan hükmün belirtilen gerekçeyle onanması gerekmiştir....

                  İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı, taşınmazın 1/2 payının kendisine ait olduğuna ve ileride mülkiyetin kendisine devredileceğine dair açıklamaları içerir davalı imzasını taşıyan 03.07.2000 tarihli "Sözleşme" başlıklı belgeye dayanmıştır. Davalı ise, belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını savunmuştur. Mahkemece, ... ... Laboratuvar Amirliğinin “...03.07.2000 tarihli belge altındaki imzanın ... eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmek mümkün olamamıştır…” kanaatini içeren 19.02.2014 tarihli raporuna itibar edilerek ve davalının kısmi kabulü nazara alınarak hüküm kurulmuştur. 2659 sayılı ... Kurumu Kanununun 21. maddesinde Fizik İhtisas Dairesinin görevleri sayılmıştır....

                    DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak KARAR TARİHİ : 04/11/2021 KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2021 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dosya üzerinde yapılan ön incelemede, davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu