Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat-Alacak Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat ve alacak davasına dair karar, taraflar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Tazminat davalarında dava değeri üzerinden nispi temyiz harcı alınması gerekirken temyiz eden birleşen davanın karşı davada kısmen kabul edilmiş davacı-karşı davalı ... vekilinden eksik olarak maktu temyiz harcı alınmıştır. Temyiz edenden eksik harcın tamamlattırılması aksi takdirde temyiz harcı ödenmedikçe temyiz incelemesi yapılamayacağından HUMK.un 434/3. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, ticari satıma konu malların ayıplı olması nedeniyle alacak ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup uyuşmazlık, zararın ne kadar olduğu, belirsiz alacak davası açmanın mümkün olup olmadığı ve ıslah tarihinde zamanaşımının dolup dolmadığına ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6098 sayılı Kanun’un 219 uncu, 227 nci ve 231 inci madderi 3. Değerlendirme 1.Davacı, ticari ilişki kapsamında davalıdan aldığı malların ayıplı olduğunu iddia etmekte ve belirsiz alacak davası olarak açılan davada maddi zararının tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat, 6.500,00 TL cari hesap bakiyesi alacağı ve 50.000,00 TL manevi tazminat talep etmektedir. Davacı vekili bilirkişi raporu sonrası, 05.11.2018 tarihli dilekçesi ile talebini arttırmış ve maddi tazminat talebini 148.835.00 TL olarak beyan etmiştir....

      Maddi tazminat gelince; Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davacılar vekili 23.03.2015 tarihli dilekçesi ile davanın HMK’nun 107 maddesinde yer alan belirsiz alacak davası niteliğinde açıldığından bahisle maddi tazminat istemini artırmış ve mahkemece artırılan bu miktar dikkate alınarak davacı yararına maddi tazminata hükmedilmiştir. Maddi tazminat isteminin niteliğine göre belirsiz alacak veya kısmi dava yoluyla istenmesinin mümkün bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davacının davasının belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığına ve belirsiz alacak davası değil de kısmi dava ise bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilip verilmeyeceğine ilişkindir. Belirsiz alacak davası 6100 sayılı HMK'nun 107. maddesinde düzenlenmiştir....

        Dava, satım akdinden kaynaklanan alacak ve satılana yapılan zorunlu ve faydalı masraflar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacı tazminat istemi konusunda fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle, şimdilik 7.000,00 TL’nin ödetilmesini istemiş olup dava, niteliği itibariyle kısmi dava niteliğindedir. Alacaklı, alacağının tümü için dava açmak zorunda olmayıp, alacağının şimdilik belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Ancak alacaklının böyle bir kısmi dava açması halinde de, alacağın tümü için açılan davalarda olduğu gibi talep edilebilecek alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi zorunludur....

          Somut olayda davacı vekili 12/06/2015 tarihli dilekçesi ile davanın ıslah edilerek HMK'nın 107. maddesi hükmüne göre belirtilen alacak davası olarak görülmesini talep etmiş ancak buna rağmen bir haftalık süre içinde yeni bir dava dilekçesi vermemiştir. Bilahale 01/03/2016 tarihli dilekçesi ile ıslah sureti ile belirsiz alacak davasına dönüşmüş olan davasındaki başlangıçta talep etmiş olduğu maddi tazminat miktarının 20.585,51 TL artırılarak maddi tazminat talebini 25.585,51 TL olarak belirli hale getirdiğini belirtmiş ve bu miktarın hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Her ne kadar mahkemece davacının talebi doğrultusunda maddi tazminat talebinin ıslah ve belirli hale getirme dilekçeleri doğrultusunda tam kabulüne karar verilmiş ise de karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; davacı 12/06/2015 tarihli ilk dilekçesi ile davasını tamamen ıslah ettiği halde yeni bir dilekçe vermemiş ve ıslah hakkını kullanmak suretiyle tüketmiştir....

            KARAR Borçlu vekili, dayanak ilamın iki ve üç nolu bentlerinde hükmedilen manevi tazminat alacak kalemleri için müştereken ve müteselsilen tahsile ilişkin hüküm bulunmadığı halde, icra emrinde vekil edeninin iş bu alacak kalemlerinden de müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu belirterek icra emrinin iş bu alacak kalemleri ile bu kalemlere işletilen faiz yönünden iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, takipteki manevi tazminat alacak kalemleri ile iş bu kalemlere işletilen faizler yönünden kararda kesinleşme şerhi bulunmadığından şikayetin kabulü ile anılan alacak kalemlerinin takipten çıkartılmasına karar verilmiştir. Hüküm alacaklılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. HMK.nun 26. maddesine göre "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya bir şeye karar veremez"....

              Öte yandan kısmi davadaki feragatin bu davada talep edilen miktarla sınırlı olduğu, fazlaya ilişkin haklardan da feragat edildiğinin açıkça belirtilmediği hallerde saklı tutulan alacak kesiminden feragat edilmediğinin kabulünün gerekeceği, saklı tutulan alacak kesimi ile ilgili olarak her zaman dava açılmasının mümkün bulunduğu Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Kaldı ki davacı vekili kısmi davada verdiği 12.07.2009 tarihli feragat dilekçesinde fazlaya ilişkin maddi tazminat talep hakkını saklı tutarak, kısmi dava konusu 100,00-TL maddi tazminat isteminden feragat ettiğini açıkça beyan ettiği gibi, kısmi davada verilen kararda da, maddi tazminat istemi feragat nedeniyle reddedilirken, maddi tazminattan fazlaya ilişkin hakların saklı olduğu da vurgulanmıştır....

                "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve alacak davası yönünden, davalı erkek tarafından ise katılma yolu ile yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili Av. ...'ya ait 14.03.2017 tarihli dilekçe davadan feragat niteliği taşımaktadır. Tarafların boşanmalarına dair hüküm temyiz edilmeden kesinleştiğinden, davadan feragat boşanma hükmü yönünden hukuken geçerli sonuç doğurmaz. Ancak davadan feragat davanın fer'ilerini de kapsar. Bu nedenle feragat gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün kadının açtığı çeyiz eşyası ve ziynete dayalı alacak davası, tazminat talepleri ve yoksulluk nafakasına ilişkin olarak bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                  Başka bir deyişle,manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün değildir. Ancak hukuki nitelendirme hakime aittir. Manevi tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin Yargıtay Dairelerinin istikrar kazanmış kararları bulunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2- 14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Zarar görene tanınmış olan manevi tazminat hakkı kişinin sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması durumunda öngörülen bir tazminat türüdür....

                  İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin ve talep sonucunun hiçbir yerinde maddi tazminat alacağının 2.000TL'den fazla olduğuna ilişkin bir ibare olmadığını, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğunu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğini, bir davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilebilmesi için dava dilekçesinin açıklama ya da talep sonucunun belirsiz alacak davası olduğuna açık ibare ve bilgi olması gerektiğini, dava dilekçesi incelendiğinde davanın tam alacak davası olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Öncelikle açılan davanın türü itibarıyle belirsiz alacak, kısmi dava ya da tam alacak davası niteliğinde olup olmadığı ve dosyaya sunulan ıslah dilekçesi doğrultusunda hüküm kurulmasının davanın türüne göre usul ve yasaya uygun olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu