Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını da ayrıntılı olarak tekrarla, müvekkilinin davalının evi satabileceği düşüncesiyle mecbur kalarak ve borçlanarak daha önce taşınmaz verilerek ödemesi yapılan eve ikinci kez ödeme yaptığını, davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğini, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması zorunluluğu doğduğunu, tanık beyanlarının da iddialarını ispatladığını, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır. Dava, sebepsiz zenginleşme sebebine dayalı alacak talebine ilişkindir....
Bu durumda dosya içeriğine, temyiz isteminin kapsamına göre; şekle aykırı taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklı sebepsiz zenginleşme nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, temyiz itirazlarını inceleme görevi Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi ve Başkanlar Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıdaki yasal düzenleme de dikkate alındığında dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 02.11.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Ayrıca, 4721 Sayılı T.M. K'nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu tadilatların yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın taşınmaz malikine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır....
Borçlar Kanunu'nda sebepsiz zenginleşme hükümleri "Borçlar Kanunu Madde 70-78" arasında yer almaktadır. Bu kavram, bir kişinin başka bir kişinin zararıyla malvarlığının artmasını ifade eder. Yani, bir kişi başka bir kişinin haksız veya sebepsiz bir şekilde zenginleşmesi durumunda, bu artışın iadesini talep edebilir. sebepsiz zenginleşme, genellikle şu temel şartları içerir: Haksız Zenginleşme: Bir kişi, başka bir kişinin haksız bir şekilde zenginleşmesini kanıtlamalıdır. Bu, genellikle kişinin bir hata sonucu veya başka bir haksız eylem nedeniyle başkasının malvarlığını artırması anlamına gelir. Haksızlık: Haksız zenginleşme iddiasıyla, kişinin malvarlığının artışının haksız bir şekilde olduğunu kanıtlanmalıdır. Örneğin, bir hata sonucu fazla para almak veya bir sözleşme ihlali nedeniyle bir avantaj elde etmek gibi Malvarlığının Artışı: Sebepsiz zenginleşme davası açabilmek için, diğer kişinin malvarlığının arttığını kanıtlamalıdır. Bu artış, genellikle parasal bir değeri ifade eder....
Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu mal varlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir. Sebepsiz zenginleşmede sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur. Görüldüğü gibi, sebepsiz zenginleşme, ikincil (talî) niteliktedir ve mal varlığındaki azalmanın başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Başka bir anlatımla aynı olayda, aynî haktan (istihkak davası), zilyetlikten, sözleşmeden, sözleşme benzeri hukukî ilişkiden veya haksız fiilden kaynaklanan bir talebin ileri sürülmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanı bulamayacaktır....
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 21/12/2021 KARAR TARİHİ : 25/01/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili bankadan kullandığı krediler nedeniyle yüksek miktarda borcu olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine İstanbul 3.İcra Dairesinin 2020/19743 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibi devam ederken müvekkili bankanın .......
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Dosyanın incelenmesinden; dava dışı Y... M..'in davalı kooperatiften çektiği ticari kredinin teminatı olarak davacının takipten önce sattığı taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, dava dışı Y... M...'in davalıya olan kredi borcunu ödememesi nedeniyle davacı ve Y... M... aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, davacının bu borcu ödediği, sebepsiz zenginleşenin dava dışı Y... M... olduğu anlaşılmakla, iş bu davada davalıya husumet yöneltilmesi doğru olmayıp, husumet nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru değilse de; sonuç itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, 04.06.2015 günü oybirliğiyle karar verildi. ....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355.maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak ve haksız icra takibine maruz kalınması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Türk Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir....
Sebepsiz zenginleşmede ise; sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi sözkonusudur. Sebepsiz zenginleşme alacaklıya 2.derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Bunun bir sonucu olarak da, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunması olanaklı değildir. Nitekim, aynı ilkeler HGK. 13.06.2007 tarih, 2007/18-330 E. 2007/350 K.ve 17.02.2010 tarih, 2010/13-93 E. 2010/88 K.sayılı kararlarında da benimsenilmiştir. TBK.nun 147/5. maddesinde (818 sayılı BK md.126/4.maddesi) vekalet sözleşmesine dayanan alacakların, başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır....