Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şirketinin, şirket paylarının esas sözleşme hükümlerine göre nama yazılı olduğu belirtilmiş olunmasına rağmen şirket tarafından kuruluşundan itibaren nama yazılı hisse senedi çıkartılmadığından paylarının, çıplak pay niteliğinde olduğu ve dosyaya kazandırılan sicil kayıtlarından da; şirketin arttırılan 200.000,00 TL sermayesinden sadece 50.000,00 TL'sinin ödendiği, 150.000,00 TL'sinin ise taahhüt edilmesine rağmen ödenmediği anlaşılmıştır. Hisse senedi bastırılmadığından, şirket paylarının devri, ancak yazılı şekilde akdedilecek devir sözleşmesi ile mümkün olup, taraflar arasında pay devrine ilişkin düzenlenmiş ve imza altına alınmış yazılı bir devir sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu durumda geçerli bir pay devrinden bahsetmek mümkün değildir. Zira, bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payın devri, tasarrufi bir işlem olan alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşecek olup, temlik sözleşmesi ile çıplak pay devralana geçecektir....

    Dava dilekçesinde; davacının davalıya ait kooperatif hissesini 75.000 TL bedelle satın aldığı, sözleşmeye göre satım tarihine kadar ki ödemelerden davalı satıcının, sonraki ödemelerden ise davacı alıcının sorumlu olduğu, ancak hisse devrinden önce arsa sahibi kooperatifin üyesi oldukları kooperatif aleyhine dava açtığı, mahkeme kararı uyarınca kooperatifin 70.000 TL ödeme yapması gerektiği, bu bedelin daire sahiplerinden toplandığı, davacının da her türlü yasal hakkını saklı tutarak 2.125,00 TL ödediği, hisse devri sırasında davalının kooperatif hakkındaki davadan hiç bahsetmeyip gizlediği, ancak borcun devirden önceki döneme ait olduğu ileri sürülerek, ödenen miktarın davalıdan tahsili için yapılan takibe itirazın iptaliyle %40 tazminatın tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece borcun hisse devrinden sonra doğduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Zira, uyuşmazlığın şirket Devir Sözleşmesinin 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. 10. madde hükmünden açıkca anlaşılacağı üzere Temmuz 2012 ayına kadar hak edişler nasıl ki devredene (davalılara) ait olacaksa, maddenin mefhum-u muhalifinden hak edilmeyenlerin de devredenlere (davalılara) ait olacağı sonucu çıkmaktadır. Kaldı ki Bakanlık tarafından yapılan fazla ödemeler, şirketin devredildikten sonraki dönemine ait olmayıp, 25.06.2010-20.05.2012 tarihleri arasına ait borçtur. Borç, şirket devredildikten sonra ortaya çıkmamıştır. Şirket devredilmeden önce var olan ancak bilinemeyen borçtur. Şirketin devrinden önce şirketce alınmış olan fazla ödemenin şirketin devrinden sonra, yeni ortakların oluşturduğu şirketin sorumluluğunda olduğunun kabulü Devir Sözleşmesinin ruhuna aykırıdır. Bu halde, Devir Sözleşmesinin 10. maddesi gereğince Bakanlıkca 25.06.2010-20.05.2012 dönemine ilişkin yapılan fazla ödemeden davalılar sorumludurlar....

        Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne, kooperatif hisse devrinden doğan 408.675,12 TL ile 500.000 TL cezai şartın davalıdan reeskont faiziyle birlikte tahsiline, diğer taleplerin reddine dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur. Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve davalının şirket ortağı sıfatıyla imzaladığı protolün niteliği itibariyle tacir sıfatı taşımamasına göre, davacı vekilinin karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir....

          Davalı vekilinin, dava konusu alacağın tarafların ortaklıklarını bitirirken yapılan anlaşmanın haricinde yapılan eksik ödemelerden kaynaklanan alacak olduğunu, dava konusu alacağın davalı ile müvekkilinin ortak olduğu Mars Profil PVC Kapı Penc. Sist. Ltd. Şti.'nin ve Mars İnş....

            Uyuşmazlık, davalının dava konusu alacak tutarından rücûan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır....

              Şti'nin hissedarı iken şirket hisselerini Düzce 3. Noterliğinin 23/12/2013 tarih ve 14878, 14879 yevmiye nolu hisse devri sözleşmeleri ile Fatih Metek ve Ömer Faruk Metek'e devrettiğini, davalı banka tarafından davacıya Beyoğlu 48....

              Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 25/02/2016 NUMARASI : 2014/122-2016/53 - K A R A R - Uyuşmazlığın adi ortaklık hisse devrinden kaynaklı alacak isteminden kaynaklanmasına göre kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında olup, Yüksek ... Hukuk Dairesinin görevi dahilindedir. 11.04.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı kanunla değişik 2797 sayılı kanunun 60.maddesi uyarınca görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın Yüksek 1. Başkanlığa sunulmasına 16/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                TTSG’de yapılan bu üç tasfiye ilanına göre şirket 05.07.2018 tarihinde tasfiyeye girmiş olup; tasfiye kararı 16.11.2018 tarihinde tescil edilmiştir. Hisse devrinden yaklaşık 3 ay sonra şirketin tasfiyeye girmiş olması, esasında şirketin hisse devrinden sonra faaliyette bulunma amacının kalmadığını göstermektedir. Sonuç olarak, davalının dava dışı...... TEKSTİL firması hisselerinin devri bakımından dava dosyasında ileri sürdüğü; hisse devir bedellerinin gerçek değerini hatırlayamaması, sözleşmede elde edilen hasılatın bir başka alacaklıya ödenmiş olması gibi iddialar davalı tarafından delillerle desteklenmemiştir. Şirket hisse devir sözleşmesinin geçerliliği için TTK’nın 595. maddesinde öngörülen şekil şartı göz önüne alındığında davalılar arasında yapılan hisse devrine ilişkin sözleşmenin geçersiz olduğu anlaşılmakla yapılan hisse devri sözleşmenin muvazaalı olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Yargılama sırasında Davalı ......'...

                  Otopark vekili cevap dilekçesi ile, davanın esası olarak TTK da düzenlenen şirket hisse devri ve taahhütname gösterildiği için öncelikle uyuşmazlığına çözüm yerinin asliye ticaret mahkemeleri olduğundan görev itirazında bulunduklarını, husumet itirazlarının da bulunduğunu, müvekkilinin Medeni Kanunu hükümlerine göre davalılardan ayrı bir tüzel kişiliğine sahip olup dava konusu ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir hukuki işlem bulunmadığı gibi müvekkili tarafından davacıya verilen herhangi bir taahhütname de bulunmadığını, davacının kendi şirket müdür ve hissedarı olduğu döneme ait olan borçlar olduğunu, kendisinin sebep olduğu borçtan dolayı müvekkili şirketten talepte bulunmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek görevsizlik kararı verilmesini, davanın müvekkili şirket yönünden husumetten reddini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu olmaması nedeniyle davanın esastan reddini talep etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu