Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2019/1870 sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı alacaklı vekilinin borçlu dava dışı Çelebi Doğan hakkında ilamsız icra yoluyla takipte bulunduğu anlaşılmıştır T.M.K'nun 194.maddesi aynen “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz” hükmünü içermektedir. Yasal bu düzenleme, aile konutunun tapu sicilinde maliki olan borçlunun borcundan dolayı alacaklıların yapacakları icra takibi sonucu satışına engel teşkil etmez. İİK.'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde; borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı ifade edilmiştir. İ.İ.K'nun 82/12.maddesinden faydalanma hakkı sadece icra takip borçlusuna aittir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak K A R A R Dava, dava dilekçesine ve davacı vekilinin 03.03.2011 tarihli oturumdaki beyanına göre, TMK.nun 194. maddesinde yer alan aile konutunun sağ eşe özgülenmesine ilişkin bulunduğundan, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (2.) Hukuk Dairesine ait olması icap eder. Ne var ki; anılan Dairece, uyuşmazlık hakkında görevsizlik kararı verilmek suretiyle dava dosyası Dairemize gönderilmiş bulunduğundan, hükme yöneltilen temyiz itiralarını inceleyecek Dairenin Yüksek Hukuk Başkanlar Kurulunca belirlenmek üzere dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava, aile konutu niteliğindeki taşınmazın, hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan yapılan satış işlemi nedeniyle, tapusunun iptali ile davalı eş adına tapuya tescili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, davalı T3 vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. "...Dava; aile konutu olan taşınmazın, hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalılardan Suzan'a yapılan satış işlemi nedeniyle, tapusunun iptali ile davalı eş ... adına tapuya tescil isteğine ilişkindir (TMK m. 194). Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194)....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulmasına ilişkin olup, toplanan delillerden; tarafların davanın devamı sırasında 16.02.2016 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, bu sebeple dava konusu taşınmazın aile konutu olma niteliğini kaybettiği anlaşılmaktadır....

      Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Somut olayda, davacı eş dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu iddia etmiş, davalı banka ise davalı erkek eş adına iki adet ev bulunduğunu savunmuştur. Mahkemece davacının dinlenilmelerinden açıkça vazgeçmediği tanıkları dinlenilmemiş, dava konusu taşınmazın ile konutu olup olmadığı yönünde bir araştırma yapılmamıştır. Mahkemece, davacı tarafından verilen tanık listesinde tanık olarak gösterilen ve dinletmekten açıkça vazgeçmediği .... ve ...'...

        Türk Medeni Kanununun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanununun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davada...7. Asliye Hukuk Mahkemesi ile ... 2. Aile Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, aldatma ile elde edilen vekaletnameye dayanılarak yapılan taşınmaz satışının hile sebebiyle iptali ve tescili istemine ilişkindir. ...7. Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki ihtilaf aile birliği içinde edinilen taşınmaz mal satışının iptaline ilişkin olup 4787 sayılı Kanunun 5133 sayılı Kanun ile değişik 4/1. maddesi gereğince 4721 sayılı Kanunun 3. kısmı hariç 2. kitabından kaynaklanmakla görev aile mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. ...2. Aile Mahkemesi tarafından ise birleşen...2....

          Türk Medeni Kanununun madde 193. hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanununun madde 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin "açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir....

            SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 8.Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK. 194/1 m). Aile konutunun tapu kaydında aile konutu şerhi olmasa bile, malik olmayan eşin açık rızası alınmamış ise malik eşin ipotek tesisi ile ilgili tasarrufu hükümsüzdür....

              UYAP Entegrasyonu