Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Her ne kadar haciz doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleri ile müvekkilin aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle haciz işlemine diğer eşin açık rızası şarttır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 SAYILI TÜRK MEDENİ KANUNUNUN İKİNCİ KİTABINDAN (MK. MD. 118- 494) KAYNAKLANAN BÜTÜN DAVALARIN AİLE MAHKEMESİNDE BAKILACAĞINI, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Müvekkilin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçersiz olması nedeniyle 4271 sayılı Kanun 194. Maddesine dayanılarak aile konutu üzerine konulan haczin kaldırılması talep edildiğinden kanunda açıkça belirtildiği üzere uyuşmazlığı çözümlemekte aile mahkemesi görevlidir....

Dava, aile konutu niteliğindeki taşınmazın hak sahibi eş tarafından diğer eşin rızası alınmadan, davalı üçüncü kişiye yapılan devrinin iptaline yöneliktir (TMK m. 194). Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Kural olarak dava konusu taşınmazın, üçüncü şahsa yönelik devrinin iptaline karar verildiği zaman, taşınmazın, devirden önceki malik olan davalı eşin mülkiyetine döneceği doğaldır. Toplanan delillerden, dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu, davacı kadının açık rızasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan sebeple, davanın Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi gereğince kabulü ile tapu kaydının iptal edilip tekrar önceki malik davalı eş ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi doğru olmamıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tapu Kaydının İptali-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.03.02.2010 (çrş.) (Muhalif) (Muhalif) KARŞI OY YAZISI Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından başkasına devri, diğer eşin açık rızasına bağlıdır....

      DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, tanık beyanları, yaptırılan zabıta araştırmaları ve dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Davanın REDDİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı;hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraf teşkili kamu düzeni ile ilgilidir. Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir (HMK m.27). Dava Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde düzenlenen aile konutunun tespiti ve bu iddiaya dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Davanın niteliği gereği davacının eşi, eş ölü ise mirasçılarının davada yer alması zorunludur....

      GEREKÇE : Dava, TMK nun 194. maddesine dayalı ipoteğin kaldırılması talebine ilişkin olup, ilk derece mahkemesi kararı davalılardan T4 tarafından tamamı yönünden istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanunu'nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerini diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek, eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “Aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz....

      Her ne kadar tapuda aile konutu şerhi olmasa da taşınmazın aile konutu olduğu ve davacının satışa açık rızası olmadığı anlaşılmakla yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun olarak davacının Tapu İptal ve Tescil istemli davasının kabulüne karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Sonuç olarak; Duruşma sürecini yansıtan tutanak ve belgelere göre, davanın esasıyla ilgili ve tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı anlaşılmakla; Davacı kadının istinaf başvurusunun HMK. 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulü ile hükmün tümüyle KALDIRILMASINA, yerine gerekçeye uygun olarak "davanın kabulüne" ilişkin yeni hüküm OLUŞTURULMASINA karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır.Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma '' emredici '' niteliktedir.Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşması ile de ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak '' belirli olan '' bir işlem için verilebilir. TMK'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, TMK'nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü '' aile birliğinin korunması'' amacı ile sınırlandırılmıştır.Aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde aile konutunun ipotek edilmesi gibi '' tek başına '' bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma '' ancak diğer eşin açık rızası alınarak '' yapılabilir....

      Türk Medeni Kanunu'nun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte, Türk Medeni Kanunu'nun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerini diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek, eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “Aile birliğinin korunması” amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “Açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki haklarını sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunu ipotek edilmesi gibi “Tek başına“ bir ayni hakla sınırlayamaz. Bu sınırlandırma “Ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı dava dilekçesinde, aile konutu olarak kullandıkları taşınmazı davalı eşin mal kaçırma kastı ile muvazaalı olarak devrettiğinden bahisle tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu, işbu davanın hukuki dayanağının TMK'nın 194. maddesi değil muvazaa nedenine dayalı tapu iptal tescil davası olup TBK'daki muvazaa genel hükümlerine göre genel mahkemede görülmesi gerektiği, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

      İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; TMK m.194’te yer alan düzenlemenin aile konutunda yaşayanları koruyan sosyal bir hüküm olduğunu, uygulamada ve Yargıtay kararlarında borçlunun haline münasip evi olan aile konutunun haczinin kabil olmadığının kabul edildiğini, aile konutunun haczedilmezliğine ilişkin kuralın sadece borçluyu değil, eşini ve onunla yaşayan ailesini de korumaya yönelik bir düzenleme olduğunu, haczedilmezliği düzenleyen İİK m. 82 b. 12’de yer alan “borçlunun haline münasip evi” ifadesinin Yargıtay kararlarında ve öğretide “borçlunun ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna uygun konut” olarak anlaşıldığını, müvekkilinin iki reşit olmayan çocuğu olduğunu ve ikisinin de okul çağında olduğunu, çocuklarının derslerini evde çalışabilmeleri için ayrı müsait alana ihtiyacı oldukları düşüldüğünde müvekkilin evinin 4 kişilik bir aile için hayatlarını sıkıntı yaşamadan devam ettirebilecekleri 150 metre kare büyüklüğünde haline münasip bir ev olduğunu...

      UYAP Entegrasyonu