Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir. Bu geçersizliği, rızası gereken eş konutun bu vasfını devam ettirmesi koşuluyla evlilik birliği süresince ileri sürebilir. Evlilik, boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise, Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin "aile konutuna" sağladığı korunma da sona erer diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Toplanan delillerden, tarafların 14.06.2018 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları anlaşılmaktadır....

    Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuku dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 31.05.2022 günü temyiz eden davalı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı ... ... ve vekili ile davalı ... ... ve vekili gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olarak özgülenen taşınmazın, hak sahibi eş tarafından diğer eşin açık rızası alınmadan devredilmiş olması sebebiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m.194)....

      TMK'nın 193. maddesinde açıkça "kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça ..." denilmiş ve 194. madde hükmü ile de yasa koyucu "aksine" bir hüküm koymuştur. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları da sınırlandıramayacaktır. Başka bir deyişle; yasanın emredici bu hükmü doğrultusunda aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi bir işlemle taşınmazı “tek başına” ayni bir hakla sınırlandıramayacaktır; meğer ki bu sınırlandırma diğer eşin açık rızası alınarak yapılmış olsun. 4721 S. TMK'nın 194/1. maddesi hükmü, rızasının aranacağı eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiş olduğundan sözkonusu rızanın belirli bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebileceğinin ve fakat yasanın lafzı itibariyle rızanın her halde "açık" olması gerektiğinin kabulü gerekir....

      Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi, yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir. Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “açık rızası” şarttır....

      Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunun ipotek edilmesi gibi “tek başına” bir ayni hakla sınırlandıramaz. Bu sınırlandırma “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi, yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak dahi verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin “açık” olması gerekir. Her ne kadar ipotek doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötü niyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin “açık rızası” şarttır....

      Dava aile konutunun üçüncü kişiye devri nedeni ile tapu kaydının iptali ve aile konutu şerhi konulmasına ilişkin olup, aile konutu şerhi konulması talebinin dinlenebilmesi için tapu iptali davasının kesinleşmesi gerekeceğinden mahkemece aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davanın tapu iptali tescili davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, tapu iptali ve tescil dosyasının bekletici mesele yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK'nın 194. maddesi kapsamında, diğer eşin açık rızası olmaksızın aile konutunun devri işleminin iptali ile eski malik adına tescili ve taşınmaza aile konutu şerhi işlenmesi istemine ilişkindir. TMK'nın 194. madde hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi "konulmuş olmasa da" eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir....

      Davalı vekili, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin 584 üncü maddesinde açıkça diğer eşin kefaletinden bahsedildiği, taşınmaz maliklerinin sadece ipotek veren 3. şahıslar olduğu, müşterek müteselsil kefil sıfatlarının bulunmadığı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 194 üncü maddesinin amacının aile konutu sayılan taşınmazlar üzerinde tek başına bir eşin tasarrufta bulunmasına mâni olmak olduğu, taşınmazın arsa vasfında olduğu ve aile konutu olmadığı gerekçeleri ile davanın reddini talep etmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVALILAR : 1-... 2-... DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil-Aile Konutu Şerhinin Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; vekalet ücreti yönünden, davalılar tarafından ise her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması talebinde bulunmuş, bu dava 02.06.2015 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin üçüncü fıkrası, 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı Kanunla değiştirilmiş, yapılan değişikle, aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini, tapu müdürlüğünden isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu değişiklik 6518 sayılı 19.02.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmakla aynı tarihte yürürlüğe girmiştir....

          TMK'nın 193. maddesi hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar 193. madde hükmünde yasa koyucu tarafından eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki münasebetlerinde kendilerine bir özgürlük alanı tanınmış ise de aynı yasanın 194. maddesi hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin açık rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü, “aile birliğinin korunması” amacıyla yine yasa koyucu tarafından sınırlandırılmıştır. Nitekim 4721 S. TMK'nın 193. maddesinde açıkça "kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça ..." denilmiş ve 194. madde hükmü ile de yasa koyucu "aksine" bir hüküm koymuştur. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça” aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları da sınırlandıramayacaktır....

          UYAP Entegrasyonu